Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

ÇAYBAŞINDAKİ ÇINARLAR

17 Nisan 2012 - 23:23

 

 

ÇAYBAŞINDAKİ ÇINARLAR

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

Çınar ağaçlarından kuruyan dallarından çıplak köklerine doğru süzülen yağmur suları Çaybaşı deresini ırmağa çeviren sel sularına karışıp kırmızı köprüye doğru akışına devam ediyor.

Çınarların, yüzyıllar ötesinden getirdiği hatıraların haşmeti ile tutunmaya çalıştığı kökleri dere boyunca sıralanmış cansız bedenler gibi yeşermek için beklemeye devam ediyor.

Kimisi taş duvarların ortasında bir yerlere tutunmuş ha düştü ha düşecek vaziyette duran çınar ağaçlarının çoğu Kır Kahvesinden Kırmızı Köprüye doğru tek sıra halinde dizilmiş hazır ol vaziyette beklemeye devam ediyor.

Medeniyetimizin sembol ağaçlarından olan çınarların Osmanlı için ayrı bir önemi vardır.

Osman Beyin rüyasını yorumlayan Şeyh Edibali Osmanlı Devletini çınar ağacı gibi uzun bir ömür biçmiştir.

Bursa’da, Edirne’de, İstanbul ve Manisa gibi Osmanlı devletinin siyasi ve sosyal hayatına yön veren şehirlerde bulunan devasa çınar ağaçları adeta Osmanlı ruhunu devam ettirmektedir.

Anadolu’da beylikler döneminden itibaren mevcudiyetini koruyan çınar ağaçlarının Osmanlının gelişini müjdelediğini söylemek mümkündür.

Türk kültüründe kutsiyet atfedilen çınar ağacı Oğuz Kağan destanında “ana” olarak ifade edilmiştir.

Anadolu’ya gelen Türklerin çınar, servi, kavak, söğüt gibi ağaç kültürünü de beraberinde getirmesi bir inancın hayat görüşünün sonucudur.

Evliya Çelebi Van şehrinden ağaca çıkan bir sincabın toprağa değmeden Ege sahillerine gelebildiğini anlatırken belki mübalağa yapar ancak işin gerçeği Anadolu’nun ormanlarla, çınar ağaçlarıyla kaplı olduğudur.

Manisa dağındaki anıt çınar ağacı, Ulu Cami önündeki çınar ağacı ve Beydere Köyünde, Akhisar, Gördes… Çınar ağaçları Saruhan Sancağının çınar ağaçlarıyla çevrelenmiş olduğunu gösterir.

21.07.1983 de 2853 sayılı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu da anıt niteliğini taşıyan ağaçların koruma altına alınması karara bağlanmıştır. Ayrıca bu karar 28.06.1988 günü 25 numaralı karar ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından da teyit edilmiştir.

Konunun yasal çerçevesi bir yana yüzyıllardır medeniyetimize renk katan ve özümüzden ayrı tutmadığımız anıt ağaçların korunması bir insanlık borcu olarak değerlendirilmelidir.

Mutlu Mahallesindeki çınar ağaçları istasyonun altındaki Rum evinin önündeki tarihi ağaç ve buna benzer nice ağaçların koruma altına alınması ve bölgenin ıslah edilip düzenlenmesi gelecek adına ümit verici adımlardan sayılmalıdır.

Hatıralarda kalma ihtimali bulunan tarihi, kültürel ve tabiat varlıklarının korunması bir zihniyet, kültür enginliği olarak kabul edilir.

Modern insana düşen görev çevresini imar etmesidir.  Yıkmadan mamur hale getirmektir. Yoksa Çaybaşı deresindeki ağaçların çıplak bedenlerinin çığlığı Mutlu Mahallesi Muhtarlığının yanı başında kepçenin vurduğu darbelerin altından çıkan tarihi eserlerin yıkılmasını durduracak kadar güçlü değildir!  

Ünlü seyyah Moltke Manisa için bakınız neler demiş:

"Manisa'da mola verdik. Hanın önündeki çınar ağacına bayıldım. Galiba Türklerin geleneği, mezarlığa koyu renk servi, kahvehane gibi istirahat edilip keyif çatılacak yerlere çınar dikmek. Doğrusu çok güzel bir gelenek..."

            Manisa’da kimsenin mola vermeyi aklından dahi geçirmemesinin altında yatan gerçekler bulunup çıkarılmadan şehre dair bir şeyler yapabildiğini sanmak boşuna çabadır!