Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

21.YÜZYILIN KURBANLIKLARI

30 Ekim 2013 - 09:58

21.YÜZYILIN KURBANLIKLARI         

 

“Kurban olmak” önemli bir adanmadır kültürümüzde. Kime neye ve niçin kurban olacağımıza- adanacağımıza biz karar veremeyiz. Üstelik kurban olunmaya değer kavramlar ve ulvi ideallerin olması gerekir öncelikle.

Kurban olunacak değerler üzerine sosyal medyada tartışma yapmak neredeyse mümkün değil. Zira sosyal medya kurban olunacak değerleri değil kurbanları yetiştiriyor daha çok!

Bir gün sosyalleşmek uğruna geçen zamanı geri almak isteğimizde, bir gün bize ençok lazım olan zamanı arayıp bulamadığımızda bilgisayar, telefon ve bilmem hangi teknolojik aletlerde geçen onca boş zamanı çok arayacağız diyorum. Sosyalleşme uğruna yalnızlaşan insanlar ne kadar sıkıcı olur ve ne kadar da konuşma melekelerini yitirmişlerdir bunu anlamak için zamanın geçmesine gerek kalmadı artık! Şöyle bir etrafımıza bakarsak kurbanlık adaylarını  gönüllü ve hem de boyunlarını, zihinlerini tuşlara adamış gönüllerin bir hayli fazla olduğunu görebiliriz!

Acaba biz kurban mıyız?

21. Yüzyıl insanı kurban mı?

Dünyayı yöneten büyük şirketlerin devasa teknolojik gelişmelerin kurbanları bu günün ve yarının gönüllü kurbanları mıdır?

Günümüzün kurbanlıkları her zaman sosyal medyada, her yerde karşımıza çıkabilir. Teknolojik kurbanlıkların bedeli de o kadar fazla değil üstelik. Kurban seçilenler daha çok genç gönüllüler. Saatlerce, günler ve aylar, yıllarca kurban olmanın dayanılmaz güzelliklerinden dem vurabilirler sosyal medyada! Hem de hiç tanımadıkları insanlarla yapabilirler konuşmalarını!

Kurban olunan onca değerimiz nereye gitti? Nasıl unutuldu, unutturuldu? Geri getirilmesi, yeniden hatırlanması, yaşatılması mümkün değil midir? Bu ve buna benzer onlarca soru var insanların zihninde. Kurban  olmak için hayata geldiğine inanan ve günümüz değerlerinin üzerinde yaşayan, derin ülkülerin peşinde koşan insanlarda!

“Kurban olmak; bir kimse ya da bir şey için kendini feda etmek.” Şeklinde açıklanabilecek bir deyim.

İnsan olmaya çalışan herkes bir kurban adayıdır!

Günümüzde ilk akla gelebilecek kurbanlık adaylarını bir çırpıda sıralarsak:

Analar,  öğrenciler, askerler, işçiler, şehirliler, kızlar, erkekler, teknoloji bağımlıları, bir parti, fikir ya da ideolojiye bağlımlılar…teknoloji ve marka bağımlıları…para, makam ve unvan uğruna hayatını; tüm değerlerini adayabilenler…

Daha kimler kimler…Kim kime kul köleyse bir bakıma onlar kurbanlık adaylarıdır. Günümüz modern toplumunda bir şekilde birilerini kurban olarak seçmekte ve kendi hizmetinde çalıştırabilmektedir…

An gelir çeker gider insanlık.  Kurbanlıklar da geri gelir belki diye beklersin. An gelir Kurban  olursun...an gelir farkına varmadan birilerinin elinde kurbanlıksındır!

Sahil boyu denizin hafif sesi...an gelir giden atlılar geri döner...

umulanlar günün birinde mutlaka gelir ve kapıda kalmamak için çırpınır...

Pişman olanlar daha çok dünyada boş beleş yaşamalarına yanarlar.

Ölenlerin pişmanlığı dünyaya dair midir… Yoksa ölümden beklentileri sonsuzluğu düşlemelerinden mi?

“Ey rahat-ı can isteyen kurban olandır can sana” diyor Niyazi Mısrî.

 

Gençler hangi değerler için kurban ediliyor bunun hesabını kim verecek?

Kurban olarak yetiştirilen ve daha çok gençlerin hedeflendiği eğitim politikaları zaman içinde zorunlu gönüllüler tarafından verilmeye başlandı bu ülkede.

Haçlı ve siyon gizli kimlikleriyle Osmanlıdan itibaren içimizde eğitimin, hayatın tam ortasında merkezi ellerinde bulunduranların şekillendirdiği eğitim politikaları Avrupa'nın gönüllü kültürel, ekonomik kurban adaylarını çoğaltmaktan başka bir işleve sahip olamadı maalesef!

Vatana, bayrağa, namusa, dine, söze, aileye, adanmışlığa kurban olabilecek kaç kişi var bu ülkede ?

Kalp bir nevi Kabe ise gerçek Kabe’yi yaşayanlardansınızdır. Kabe’yi yaşamak kurban olmaya aday olmaktır. Kurban olmak için önce aday olduğunu açıklamak gerekir...

“İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye.” (Cemil Meriç)

Çarşılar, sokaklar, caddeler, şehirler kurbanlıklarla dolu 21. Yüzyılda!