Anadoludaki köyümden sohbetlerimiz-11
Merhametin yolculuğu
Uzun zaman oldu. İnsanlar, olaylar, Dünyamızda hızlı geçen zamanda biz neredeyiz? Neler yapıyoruz? Televizyonda haberde neler var? Pazarda caddede sokakta yolda insanların birbirlerine iletişimini, davranışlarını gözlemliyorum. Düşünce gücünü bu yöne yormayı odaklanıyorum. Savaşlar, bir bardak suya muhtaçlar, bir tas sıcacık çorbaya hasretler hatta bir sıcak oda içinde yatağında konforlu uyumayı hayal edenler; yok diye avunup çaresiz iki elleriyle soğuk havada kollarını sıvazlayan insanımızın hali. O insan için sıcak çorba sıcak yatak ne kadar kıymetlidir anlatılmaz. Onun için en büyük mutluluk olmalı.
Dünyanın en sade masumluğunu görmek istersen bir bebeğin, çoçuğun yüzüne bak. Cenneti bul. Masumluğun fotoğrafını çiz.Videosunu kayıt et hafızana. Bir bebeğin acıkmasını ifade eden ağlama insanı merhametiyle buluşturur. Bir miktar sütle karnını doyurmak için verilen savaşın adıdır. Ve nihayet anneyle gerçekleşen buluşmanın anne kokusuyla birlikte sütün tadı mükemmel olduğudur. Bebeğin o an gözlerindeki merhametin mutlulukla birleşen huzurdur hayat. Bir çoçuğa bugün neler yaptın diye soruverin. Bugün yemek yedim. Oyuncaklarımla oyun oynadım. Bahçede top koşturdum. Diye ifade ederken çoçuğun hem tane tane ifade etmesi, yüzündeki mutluluğu, samimiyetiyle saflığıyla birleşir. Merhameti görmek istersen çocuğa davrandığımız gibi görürüz kendimizi aynada. Boy aynasında bedenimiz her ne kadar büyükse içimizdeki çocuğun saf masum merhametiyle bütünleşmeyi yaşatmak asıl marifet olan.
Televizyon haberlerinde son zamanlarda sıkça kaşılaştığımız, araba ile trafikte ilerleyen yolculuğun kırmızı ışığın yeşile yanmasıyla birlikte basılan korna sesleri, tahammülsüzlük, sabırsızlığınn sonucu arabadan inen insanların çıkıp kavga edişmesi dikkatimi çekiyor. Diğer yandan insanın eşine göstermediği saygısızlık yüzünden çıkan kavgalar saldırılar içimi kanatıyor. İnsan insanın söylediklerini dinlemezse zaman ayırmazsa dialog olmaz. Değerler birer birer kaybolur. Tabiat birbirine ekolojik döngüsünde yardım ederken, insan insana el uzatmaması, saygı göstermemesi bizlere çıkan en acı faturadır.
Tüm bunların ana kaynağına döndüğümde değerlerimizin kaybolması merhametin yolculuğunu unutmamızdan mı? Bizi biz yapan insanlığımız ortaya çıkaran merhamet ve hoşgörümüz olmazsa yarım kalırız. Trafik ışıklarında beklemeyi öğrendiğimizde, korna basmayı bıraktığımızda, birisi kızgın ise diğer insanımızın hoşgörü merhamet göstermesinde büyük huzurlar sağlanacak olması elzemdir. Kalplerimizi sevgi saygıyla bütünleştirdiğimiz hayat daha yaşanır olmayı bize sunacaktır.
Ey merhamet! Çık ortaya sen olmazsan hoşgörü yok! Sen olmazsan sevda yolları dikenli kalacak.
Ey merhamet! Aç bana elini gönlüme alayım seni! Sevdamın susuzluğunu hoşgörü bardağıyla kana kana içeyim.
Ey merhamet! Sokaklara caddelere gir. Kalplerde ol. Akan suda buluş. Buluş ki, tıpkı tabiatın içtiği gibi insanlarda içsin.
Ey merhamet! Koyunun kuzusuna olan merhamet sevdası gibi. Annenin babanın evladına merhameti gibi. Adem’den gelen insanoğluna göstermeyi unuttuğumuz merhametle olalım.
Ey merhamet! Dünyamızda gez, Ülkemizde gez. Şehirler ilçeler dolsun senle. Savaşlar bitsin. Açlıklar tükensin. Merhamet ilacınla açlar tok olsun. Çocukların ve içindeki çoçuğun tebessümü hayatındaki merhametten olsun.
Ey merhamet! Merhamet ısıtsın soğuk mevsimimizi. Yağmur yağdığı gibi insanlara merhamet yağsın. Kalplerimiz yumuşacık merhamet sevdalısı olsun. Merhamet yayalım kainata.
Ey merhamet! Unuttuğumuz her nefes alıp verişimizde ruhumuzla yaşayalım.
Ey merhamet! Sokak hayvanlarının bu soğuk kar kışta yiyecek ve su verelim.
Ey merhamet! Merhamet yolculuğumuzda sevdamızla, umutumuzla huzurlarımızla dolalım.
Ey merhamet! Sen olmazsan biz yok oluruz.
Merhametimize sahip çıkalım.
Mustafa KARA
FACEBOOK YORUMLAR