Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

KİTAPSEVERİM

28 Nisan 2017 - 21:01 - Güncelleme: 28 Nisan 2017 - 22:40

KİTAPSEVERİM

Ben bir kitapseverim, ister inanın ister inanmayın ama ben bir kitapseverim. İlk kitabıma, ilkokul yıllarımın başlangıcında, yolda bulduğum ortasından baştan aşağı yırtılmış Karaoğlan kitabını tımar etme neticesinde sahiplenmiştim. O demlerde, bizim yaşadığımız şartlarda, harçlık denilen kutsal yevmiyeyi bilenler henüz mahallimizde türemediğinden, harçlıklarımı biriktirerek kitap sahibi olma becerisini gösteremedim.

Dünyanın sonu değil ya deyip AKB’nin şefkatli kollarına sığındım. Mahallemizin beş sokağı var olmasına karşılık beş yüz çocuğu vardı. Bu zenginlik otomatikman arkadaş kitap bankasının mali gücünün de bir göstergesi oluyordu. İşte karşımıza şartların gereği çıkan bu şansı iyi değerlendirme becerisi göstererek okuma etkinliğimizi genişlettik. Evvela tek tekçilikle başladığımız kitapları takas yapma ve okumadığımız kitaba ulaşma serüvenimizi, üçer beşer sayılarına ulaştırarak ileriye dönük yatırım aracı kılmayı da başarmıştık.

Hem mali durumumuzu çok zorlamıyor hem de güncel çizgi romanları okuma bahtiyarlığına ulaşır olmuştuk. Seçicilikten ziyade okumamışlık temel dayanağımız olmuştu. Hele çeşitlilik arttıkça okuma maceramızın etkileyiciliği de artıyordu. Karaoğlan’dan Tarkan’a, Tommiks’ten Teksas’a, Zagor’dan Zembla’ya,  Fantom’dan Kinova’ya kadar sürüp giden yabancı menşeli olanı daha çok malzemenin öğrettiği çok şeyi taze zihinlerimize yerleştirdik. İlerleyen yıllarda ve yaşlarda hatta günümüzde de bazılarını söküp atabilmek için çabalarımız sürmeye devam ediyor. Bu konuda keşke deme talihsizliğini kesinlikle aklıma getirmiyorum.

Ben bir kitapseverim, ilk kavgamı yabancılara karşı bu kitaplarla yaptım, ikinci olarak adalet denen kavramın betimlemesi ilk olarak bu kitaplarla şekillendi zihnimde. İkinci kavgamı annemle yaptım ‘yakacağım bunları tehditlerine’ aldırmadan. Üçüncü kavgamı bu kitaplarla yaptım, anlattıkları artık yeterli gelmiyordu ve beni daha ciddi okumalara yönlendiriyorlardı ve ben onları terk ettim. Hala hatıralarımın hoş yerlerinden olarak anmaya devam ediyorum. Hele masumluğuna sığındığım minik yanıltmacalarıma bu gün bile gülüyorum: Dersine çalış, boş şeylerle oyalanma ikazlarına ‘kitap okuyorum’ diyerek cevaplamalarıma…

Sonraları kitapları ve kitapseverleri tanıdıkça muhabbetim arttı onlara; yaralı, hırpalanmış, parça parça edilmiş olanları gördükçe sahiplerinin üzülmelerine, ustamın teskin etmelerine dayanıp dilsiz dillilerin anlattıklarının peşine takıldım, iyiki de takılmışım diyorum şimdilerde. Çok alicenap bir yapıları olduğunu fark ettiğimde biraz geciktiğimi de anladım, neden daha önce fark etmedim diye epeyi hayıflandım. Sizden tek istekleri var beni oku, nasıl okursan oku… Devamında elinde usunda ne varsa seve seve size vererek zenginliğinize zenginlik katıyorlar…

Kitapsever olarak onların okunması kadar korunması ve geleceğe bırakılmasının ehemmiyetini de vurgulamadan geçemeyeceğim. Oku ve terk et vefasızlığının yapılmaması gereken varlıklardan biri de kitaplardır. Arkanızdan seslenmelerini duymamak, umursamamak, terk edip gitmek onlara yapıla gelen kötülüklerden bazılarıdır. Oysa kitapları hissetmeliyiz, başkalarının da onların varlıklarından haberdar olmalarını sağlamalıyız. Görevinin sizin yanınızda bittiğini varsaydıklarınızı, yeni yerlere uğurlama becerisini de sergilemeliyiz. Böylece onları atıl olmaktan kurtardığımız gibi önlerini açma suretiyle yeni dostlukların şefkatli kollarına bırakmalıyız.

Kitaplarla haldaş olmak dünyamızdan eksilmesin, kitaplarla yoldaş olanlar, sırdaş olanlar civardan çekilmesin, kitaplar elleri değiştirsin, dünyaları değiştirsin lakin kendileri dünya değiştirmesin, baki kalmaları dua ve dileğiyle kitapsız kalmayın…

25.04.2017 Muammer AZMAK