Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

EMİN OLMAK

14 Nisan 2011 - 23:55

Kelime anlamını sözlüklere baktığımızda karşılaşacağımız anlam ve anlatımlarının bazılarını şöylece sıraya koymak mümkün emin kelimesinin :- emin; sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz; inanmış, kuşkusu olmayan. Osmanlı imparatorluğu'nda kimi devlet görevlerindeki sorumlu kişilere verilen ad. İnanılır, güvenilir.

Emin; (Arapça) erkek ismi 1. korkusuz kimse. 2. emniyette olan. 3. İnanan, güvenen. 4. İnanılır, güvenilir. 5. şüpheye düşmeyen, kati olarak bilen. 6. emanet olarak idare edilen dairelerin başı. - 7. (Hz. Muhammed (s.a.s) ve Cebrail'in adı.

Emin; kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz. * kendisinden korkulmayan. * kendine inanılan. İtimat edilen. * İnanan, güvenen. * çok iyi bilen, şüphe etmeyen. Vs. Kime? Neden? Niçin? Gibi soru kelimeleriyle sorgulamak yerine neye, neden, niçin güveniliri aramak istedim, bulabilmeyi umut ederek.

  

Komşu komşunun külüne muhtaçtır deriz ama komşuluğu sürdürmek için çaba sarf etmeyi eziyet sayıyorsak, bir zararımız var mı ziyanımız dokunur mu diye sorgulama yapmıyor, yapamıyor, bildiğimiz minval üzere isek emin değiliz.

  

Komşusu aç iken tok yatan bizden değil ifadesini her fırsatta, ağzımızı doldurarak tekrar tekrar söylerken bir açı- yoksul anlamında, karnı doymayan anlamında değil sadece- doyurmayı beceremiyor isek de halini soramıyor, eksiklenmesini göremiyor, onunla beraber değilse de gıyabında dertlenmiyorsak, kahırlanmıyorsak emin değiliz.

  

Amele isek yaptığımız bütün amellerimizde kendi vicdanımızı dahi ikna edemiyorsak, ne yapalım elin doğrusu biz miyiz? Diye züğürt tesellilere başvuruyorsak, çalışmalarımız başkaları tarafından çeşitli kuluplandırmalara zemin oluyorsa ve farkına varmadan eski alışkanlığımızı devam ettiriyor, yanlışlarımızda ısrar ediyorsak, rücu edemiyorsak,  emin değiliz.

  

Vatandaşız ama vatandaş olmanın donanımlarına sahip değilsek, yapmamız lazım gelen gerekleri, yapmamamız gereken şeyleri,  kendiliğimizden, yerine getirmiyorsak, sorumluluklarımızı yapmıyor, hatta başkalarının sırtına yüklüyor – yükleme yollarını arıyorsak- ödentilerimizi ödemiyorsak,  fedâkârlık etmeyi şarta bağlıyorsak, eneyi diye adlandırılan ve ödüllendirilmeyen sadık vatandaş olamıyorsak, hatta böyle beklenti içine giriyorsak, iaşemizi başkalarına temin ettiriyorsak, emin değiliz.

  

Öğretmenin söylediği sözde gül biter derler deriz amma öğrencimizin sorusuna cevap vermiyorsak, bilmediğimizi söyleyemiyorsak, öğrenir bilgilendiririm diyemiyorsak, onun herhangi bir tavrı karşısında duyarlı davranmıyorsak, tasasını, kederini, sıkıntısını paylaşamıyorsak, geleceğe bakışını, atacağı adımlarını, yapması elzem olanları- olmayanları bir nebze olsun farkına vardıramıyorsak, olması istenenleri, kendisinin olan isteklerini hissettiremiyorsak, emin değiliz.

  

Emanet edilen her ne olursa olsun emanete hıyanet edilmez ilkesi ile sımsıkı sarılmıyorsak, yıpratıcı, hoyrat rüzgârların tahriplerine karşı durmuyor, tehlikeli esintilerine göğüs germiyorsak, kol-kanat olmuyorsak, illa korunması kollanılması gerekeni –görevimizi yapmayıp değil- üstüne üstlük zarara uğratıyorsak, çeşitli felaketlerle karşı karşıya bırakıyorsak, emin değiliz.

  

Bakışlarımızı kontrol edemiyorsak, görmememiz gerekenleri görüp illa görmemiz gerekenleri görmüyor isek, dillerimizi denetimsiz bırakıp her ucuna gelen sözü salıveriyor, arkasında durmuyorsak, nereye gittiğini tartmıyorsak, takip etmiyorsak, olması gerekli davranışı erdemlice göstermiyorsak, gereğini yapmıyorsak, utanmıyorsak, sıkılmıyorsak, emin değiliz.

  

Aşık olup maşuka sadık olmuyorsak, yaralayacak tasallutları dil ile, el ile, göz ile, söz ile gerçekleştiriyorsak, yaralandığını, zarar gördüğünü fark etmiyorsak, kendi keyfiyetimizi meşk zannediyorsak, ayağa düşmesine önayak oluyorsak emin değiliz.

  

Emin olmak eline, beline, diline sahip olmaktır. Emin olmak bildiği doğruları hayata geçirmektir. Aman sende dememektir. Elinden geldiğince karşısındakini incitmemektir. Kırılanları tamir etmektir. Kırılabilecekleri uyarmaktır. Kırılmasına müsaade etmemektir.

 

‘’Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa;  - Buranın yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler. Çocuk arabanın penceresini açtıktan sonra; -Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam çocuğun yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk. Kuş cıvıltıları oradan geliyor zaten. - İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?.-Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk... Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız. Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken; - Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki! Sizinkiler sağlam, öyle değil mi? Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına doğru yönelirken; - Artık emin değilim demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür.’’

 

Alıntıladığımız hikâyenin kahramanı, görmeyen çocuğun gördüğü gibi görmektir, yönünü kaybetmiş adamın, görmeyen çocuktan aldığı tariften sonra, gören gözlerinden, tutan ellerinden, söyleyen dillerinden,  emin olmamasıdır emin olmak. Dost olana dost olmak, dost tutulmayana düşman olmamak, dosttan, her gelene eyvallah demek,  yaddan gelene aldırmamak, hakka hakikate riayet etmek, elsize el, dilsize dil, gözsüze göz, evsize ev, yolsuza yol olmak, yapabileceklerini yapmaktır, emin olmak.

 

En emin olunana muhabbet duymak yetmez, ümmet olmak yetmez, sevdalıyım demek yetmez, herkesin emin olduklarından, güven duyduklarından olmak, herkese, sonra emin olana, yemin ettiği rabbine, emin olanlardan olmak dileğiyle…