Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

AYKIRI

07 Ekim 2017 - 22:32 - Güncelleme: 08 Ekim 2017 - 09:00

AYKIRI

Bizim Millet tıpkı benim yaptığım gibi her şeyi çok iyi bilir. Bilmediğimiz, anlamadığımız bir konu yeryüzünde hiç bulunmamıştır. Bulunanlar varsa bence diye başlayan ifadelerle küçük bir yorum hemen patlatırız hakkında, hızımızı alamazsak göreceksin bak benim dediğim çıkacak diyerek kestirip atarız bir kenara, sonucuna dönüp bakma lüzumu hissetmeden.

Üstümüze vazife olmayan işlere karışmakta üstümüze çıkabilecek bir millet yoktur. Ben başbakan olsam diye başlayan cümlelerle, uzatılan her mikrofona saatlerce mülakat verecek kabiliyetteyiz. Hâlbuki ben bu işten hiç anlamam, ilgililer gerekeni yapar, ben kendi işimle meşgul olmalıyım demeyiz, diyemeyiz. Hep kendimizin bulunmaz Hint kumaşı misal bulunmaz olduğumuzu zannederiz, o da yetmez yitip gittiğimiz vehmine hemen balıklama atlarız.

İşret masalarında, kahve köşelerinde, cenazede, düğünde, üç-beşimizin bir araya geldiği her ortamda vatan kurtarmaya bayılırız, lakin kendimizi kurtarsak daha yararlı olacağımızı akıl edemeyiz. Bir konuda, bir bağlamda, muhabbet etmek mümkün olmazken her telden, her daldan, resital vermek âdetimizdir. Hele başkalarını kurtarmak, sırtımızdan bir türlü atamadığımız yumurta küfesi olarak daima bizimledir. Hiç kendi adımıza talebimiz yoktur ne arzuluyorsak memleketin geleceği, gelecek nesillerin refahı ve dahi selametimiz içindir…

Ehliyetli olmadığımız her konuda mutlaka bir fikrimiz vardır, ne fikri yahu kitap yazacak birikime sahibiz lakin kim uğraşacak onunla ya da çok meşgulüm, vakit bulamıyorum bahaneleriyle avunur dururuz. Ufak yaşlardan itibaren ‘aklıma şu anda hiçbir şey gelmiyor, önce sen söyle, bildiğiniz gibi’ savunmalarının arkasında kaynamaya alışkın olduğumuzdan, gerçekliğimizi bir türlü dillendiremeyiz.

Her söylenene inanmaya can değil, canlar atarız, hele işimize geliyorsa belediye hoparlörüne vermenize lüzum yoktur duyurulması için biz gerekenin fazlasını gerçekten yaparız. Duydun mu başlama nidasıyla yeri göğü harekete hemencecik geçiririz. Aslı var mı bunun demeyi iş işten geçtikten sonra fark eder ve pişkin bir tavırla hiç haberimiz yokmuş portresinin altını imzalarız. Kendimize ait olmayan hayatların hakkında ahkâm kesmek, en iyi yaptığımız şeylerdendir. Doğruluğundan emin olmadığımız her şeyi araştırmadan paylaşırız hemen.

Başkasını suçlamak, işin kolay yoludur, bahanelerimiz bir tükenmez kalem marifetine sahiptir, yazmaları yeryüzünü kaplayacak metraja ulaşır. Hayatımızın muhasebesini yapmaktan nefret ederiz, hiç kendimize dönüp bir bakmayız. Ey vatandaş, ola ki sende de hata vardır, nerede yanlış yaptım, yanıldığım olmuştur, kabilinden olumlamalardan fersah fersah uzaklaşırız. Bu durumda, hatanın neresinden dönülürse kardır, düsturunu kuru bir laf yumağı olmaktan öteye götüremeyiz.

Sırf akrabamız diye, hemşerimiz diye, arkadaşımız, hatta eşimiz, evladımız diye, bizdendir, bizim gibidir diyerek, kötüye sahip çıkarız. Uzayacaksa bizim elimiz uzayacak diyenler ellerinin bir gün gelip kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını görememektedir. Sömürünün kötülüğünden dem vuranların en büyük sömürge sultanlığının sahipleri olmaları, aklınıza gelebilecek her nesneyi sömürü aracı kılmaları, bizim aklımızla daimi dalga geçme manevralarıdır. Sürekli aldatılmanın dayanılmaz hafifliğine kanar durumda, acıların çocuğu moduna kapılanarak hayatı sürdürme gayretindeyiz.

Ait olmadığımız ve asla olamayacağımız hayatların hayalini kurar, hatta yalandan yaşamaya çalışırız, o özendiğimiz hayatları. Türk sineması gibiyiz, yemek içmek var, lakin defi hacet yasak. Gülmek, mutlu olmak, iyi düşünmek, iyi davranmak, nazik olmak, itibarımızı yerle yeksan eyler. Biraz bencil ve dahi kibirliyizdir, hiç hata yapmayız, hep mükemmeliz. Hem suçlar, hem yargılar hem de ceza veririz, kısaca aykırıyız kendimizce.

Kendi işinde en iyi olmak, en çok çalışmak, en dürüst davranmak, yapabildiğinin en iyisini yapmak, iyi örnek olmak, yerine; başkalarından bekleriz bütün bunları, kendimiz ise uyanık olmayı, iş bitiriciliği, usulsüzlüğü, doğruya aykırı olanı yapmayı, iltifat elde eden marifet olarak saymaya devam ederiz. Yani aykırıyız aykırı.

Hepten aykırı gitmemek dileğimiz, aykırı gitmelerimize aykırı gitmek de temennimiz olsun vesselam…

25.09.2017 Muammer AZMAK