Metin SAVAŞ

Metin SAVAŞ

[email protected]

TÜRK OCAKLI OLMAK

03 Ekim 2019 - 00:09 - Güncelleme: 03 Ekim 2019 - 04:01

TÜRK OCAKLI OLMAK 


Yazarlık hayatımda geç tanındım, bir gazeteci arkadaş yıllar önce "Metin Savaş'a yönelik sükût suikastı var" demişti. Yaklaşık yirmi yıl (ödüller almış olmama rağmen) sükût suikastını aşamadım. Fakat bütün bunlar artık geçmişte kaldı.

Yazarlık hayatımın bugünler itibarıyla son birkaç yılında pek çok şehirden pek çok davet aldım. Türkiye'nin dört bir yanındaki kitap fuarlarına Ötüken Neşriyat tarafından gönderildim. Gittiğim her fuarda beni yakalayıp imza isteyen okurlarımın ezici çoğunluğu Türk Ocaklılar ve bilhassa Türk Ocaklı gençlerdir.

Muhtelif üniversitelere beni davet edenlerin çoğunluğu da Türk Ocaklı gençlerin kurdukları öğrenci topluluklarıdır.

Mesleğimin koşulları gereği 25 sene bizim bakkal dükkânına kapalı kaldığımı biliyorsunuz. Sonradan bana yollar göründü.

Kitap fuarlarının yanı sıra muhtelif üniversiteler ve muhtelif dernekler de beni davet edip ağırlar oldu.

Türk Ocakları Genel Merkezi Kuşlukta Yazarlar Topluluğu beni iki kez davet etti. İlkinde genel merkezde buluşup sohbet ettik. İkincisinde Ankara Millî Kütüphane'de Metin Savaş Programı tertip edildi.

Daha sonrasında ise beni Konya Türk Ocağı Başkanımız Vedat Erden Hoca davet etti. Konya Ocağı'ndaki ocakbaşı sohbetinde dedim ki: "Genel Merkezimize bile gittim ama beni ilk kez bir Türk Ocağı şubesi ağırlıyor."

Tabii Konya öncesinde ve sonrasında diğer şehirlere davet edildiğimde Ocaklı gençler beni yakalayıp kendi şubelerine götürmüşlerdir. Bununla birlikte ilk ocakbaşı sohbetim Konya Türk Ocağı'nda olmuştur. Çanakkale, Bursa ve Bolu Türk Ocaklarında ağırlanmışımdır.

İkinci ocakbaşı sohbetimiz geçen yıl Eskişehir Türk Ocağı'nda gerçekleşti.

Ve şimdi sıra 12 Ekim'de Çerkezköy Türk Ocağı'nda.

9 Kasım'da ise Erzurum Türk Ocağı'na davetliyim.

Türk Ocaklı olmanın gururu ve şerefi malumdur.

Türk Ocaklı bir yazar olmanın birtakım güçlükleri de malumdur.

Birkaç üniversitenin Türkçü öğrenci toplulukları beni davet etmek istemişti ama Türk Ocaklı olduğum için bir iki rektörlükten onay çıkmamıştı.

Her yerde böyle olmuyor tabii.
Bazı üniversiteler onay vermişti.

Ankara Bilkent, Bolu İzzet Baysal, Çanakkale Onsekiz Mart, Eskişehir Osmangazi, Bursa Uludağ, Antalya Akdeniz ve Çağ Üniversitesi beni reddetmeyen üniversiteler arasındadır.
Bütün davetlere görev bilerek koşarak gittim. Yalnızca Kadıköy Türk Ocağı'nın davetini ameliyatıma denk geldiği için ertelemek durumunda kaldık.

Bütün bunları yazarken aslında şunu demek istiyorum:
Kaşkolumda Balıkesir Türk Ocağı var.
Ceketimdeki rozette Bolu Türk Ocağı var.
Çantamda ise Bursa Türk Ocağı var.
Çalışma odamda ise pek çok Türk Ocağı şubesinin hediyeleri ve plaketleri var.
Bu ne demektir?
Şu demektir:
Her Türk Ocaklı her Türk Ocağı şubesinin doğal üyesidir.
Hep birlikte Türk Ocaklıyız.
Her şube bizimdir.
Muayyen bir şubeye muhtelif nedenlerle dargın olabilir veya mesafeli durabilirsiniz. Bu bir şeyi değiştirmez.
Bütün şubeler hepimizindir.
Kimse kimseyi Türk Ocaklı olmaktan men edemez.
Yeter ki dâvâya ihanet edilmemiş olsun.
Hep birlikte Türk Ocaklıyız.
Her şehirde çalacak kapımız var.
O kapılar bizim kapılarımızdır.
Ve hep birlikte Türk milletiyiz. 


Metin Savaş