Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ

08 Ağustos 2019 - 07:14

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ                                                                                                                           04.08.2019

Bayramlar sıla hasretinin bittiği kavuşmaların kucaklaşmaların zamanıdır.Bayram ve tatil  sürelerinin uzaması insanların baba ocaklarına ulaşma isteğini güçlendiriyor.Bir çoğumuzun kökleri Anadolunun yeşil,sulak, sakin, mutlu, huzurlu bir köye dayanır. Sılasını bırakıp gurbete ne zaman gelirse gelsin gönlünde hep ayrıldığı ata yurdu vardır.Çalışmak zorunda oldukları büyük şehirlerin stresi kalabalığı fırsat bulunduğunda  memleketlerine dönme isteği yaratır.Sılada  kalanlar için bayram ayrı bir heyecandır. Yaşamlarının sonbaharında hasret kaldıkları yakınlarını bir kere daha görebilmek için hazırlanırlar.Cam kenarlarında kapı, eşiklerinde gözleri yolda yaşlı insanların bu bekleyişleri çok dokunaklıdır.Yurt dışında çalışan vatandaşlarımız için gurbetten dönmek daha meşakkatli bir yolculuktur.Vatan hasreti ile Limitli sürelerde 2500-3000 km.Yolu 6 ülke geçerek katederler. Tehlikelerle dolu bu yolu sıla hasreti ile yenerek bıraktıkları köye kasabaya şehire kavuşurlar.

Gurbetçiler deyince aklıma İlyas Salman’ın oynadığı Adalet Ağaoğlu’nun romanından uyarlanan Tunç Okan’ın yönettiği 1992 yılında tamamlanan “Fikrimin ince gülü “filmini anımsıyorum.Almanya’ya çalışmaya giden Bayram’ın tek hayali Mercedes marka bir otomobil sahibi olmaktır.Bu uğurda Yavuklusunu bırakmış en yakın arkadaşını satmıştır.Çöpçülük vs.işlerde çalışarak  bir Mercedes araba alır.Araba  sarı renkli olduğu için ona dişi bir kişilik atfederek “Balkız”adını verir.Filmde müzik teması olarak Muallim İsmail Hakkı Bey’e ait Acem Kürdi Makamında Semai usulünde bestelenmiş. ”Fikrimin ince gülü şarkısı”kullanılmış.Adalet Ağaoğlu da romanın ismini bu şarkıdan almıştır.Filme dönersek Bayram’ın başına gelen terslikler nedeniyle araba perişan hale gelir.Öğünme sebebi olarak köyüne getirdiği Mercedes’in artık gurur duyabileceği  durumu kalmamıştır.                               

İster yurt dışından olsun ister yurt içinden gelmiş olsun Bayram uzak mesafeleri kısaltmış,aileleri sıcak mutlu bir sofra etrafında toplamıştır.Ülkemizde her ilin özel bayram yemekleri tatlıları çorbaları vardır. Bayramda yörelere göre mutlaka Baklava,cevizli kadayıf,kadayıf dolması ,sütlaç,Kömbe,Taş kadayıf,Zerde,Revani gibi tatlılar yapılır.Yemek olarak kurban bayramında kavurma ilk sıradadır.Diğer bayramlarda Yuvalama,Soğan aşı,Ayran aşı,Su böreği,Kaz pilavı,Tutamaç,Muş köftesi,Ekşi aşı,Oruk kebabı gibi çok zengin yemek çeşidi misafirlere sunulmaktadır.

Hasretlerin özlemlerin giderildiği sofralarda özenle hazırlanmış özel yemekler sunulur. Bu gün normal yazı konseptimin biraz dışına çıkarak izin verirseniz sizlere bir yemek tarifi vermek istiyorum. Tüm Türk coğrafyasında hatta Ukrayna ve Rusyadan Çin’e Güneyde iran ve Afganistan’a kadar  sevilen ve yapılan Türk yemeği olan Özbek pilavını anlatmak istiyorum.Türkiyede pek tanınmayan restoranlarda ve lokantalarda ancak sipariş üzerine yapılan bir yemektir. Bir çok kez yaptığım ailecek çok beğendiğimiz bu pilav Kültürümüzün parçasıdır.Çin,Japon,İtalyan,Fransız mutfaklarından adını telafuz etmekte zorlandığımız yemek reçeteleri getirilir ama bizden olan ,damak zevkimize daha çok hitap eden bu pilava pek önem verilmez.Benden önce bu pilav tarifi mutlaka verilmiştir ancak unutulmaması yeni nesillere aktarılabilmesi için paylaşıyorum.

 

ÖZBEK PİLAVI

1 Kg. Baldo pirinç

750 gr.Kuzu eti

1 Kg.Havuç

2 Ad.Orta boy soğan

30 gr. Kuş üzümü

1 Çay Bardağı Ayçiçek yağı

200 Gr.Kuyruk yağı

100 Gr.Haşlanmış nohut

1 Tatlı kaşığı hasbir.(Safran benzeri baharat)

3 Baş sarımsak

1 Adet ayva

Tuz, karabiber, kırmızı biber

Pilavı pişirmek için yuvarlak dipli bir tencere gereklidir.Türk devletlerinde altında odun ateşi olan ocakta pişirilmektedir.Tencereye sıvı yağ dökülür iyice kızınca kuşbaşı kesilmiş kuyruk yağları konur.Eriyen yağlardan kalan karamelize olmuş  parçalar kazandan alınır.Krispi olmuş parçalar bu coğrafyada soğanla sevilerek yenir.Havuçlar kibrit çöpü gibi kesilir Orijinal pilavda sarı havuçta kullanılır fakat bizde bulmak zordur.Soğanlar yarım ay şeklinde doğranır.Etler tencereye alınır kızarmaya başlayınca soğanlar ilave edilir.Soğanlar renk almaya başlayınca havuçlar da tencereye konur.Beş dakika kadar karıştırılarak pişirmeye devam edilir.Yeteri kadar tuz konur.Daha sonra tüm malzeme su içinde kalacak şekilde sıcak su ilave edilir.Ocağın altı kısılır.Ayva ve sarımsaklar gömülür.Beş dakika kadar sonra biraz daha su ilave edilir.Haşlanmış nohutlar ve kuş üzümü de tencereye alınır.4-5 kere yıkanmış pirinçler tencereye konur ve diğer malzemelerin üzerine eşit bir şekilde yayılır.Pirinçlerin üzerinde en az 1,5 cm.su olmasına dikkat ediniz.Pirinçlerin üzerini örtecek boyutta bir tabak veya  tepsi kapatılır.Ara ara açılarak pirinçlerin pişmesine bakılır eğer pirinçler diri kalmışsa ve su buharlaşmışsa kontrollü olarak çok az sıcak su ilave edilerek kapatılır.Piştikten sonra Ayva ve sarımsaklar ayrı kaba alınır.Pilav dip  kenarlarından ortaya doğru aktarılarak karıştırılır.Tabaklara alındıktan sonra ayran ile servis edilir.Afiyet olsun.

Bayram sofralarınız huzurlu ve bereketli olsun.

 

HT M.Bardakçı 20.12.2009