Mehmed Veysî DÖRTBUDAK

Mehmed Veysî DÖRTBUDAK

[email protected]

TELEFON KULLANIM ADABI

24 Mart 2020 - 15:36

TELEFON KULLANIM ADABI

Bu da nerden çıktı dediğinizi duyar gibi oluyorum sevgili dostlar. Teknolojiyi getirmişiz fakat kullanımı konusunda hâlâ umursamazlık içindeyiz. Aslında kötü bir niyetimiz yok. Bencillik demeyeceğim. Kişi sevdiğini de kendisi gibi görür ve bilir diyorum. Herkesin bizim gibi olduğunu düşünüyoruz. Biz gecenin 03’ünde uyanıksak diğer kişiler de uyanıktır. Biz emekliyiz ertesi gün işe gitmiyorsak, herkes de işe gitmeyecektir o zaman. Sabah 9’a kadar 10’a kadar rahat uyuyacaktır herkes.

Ya da whatsapp üzerinden gruplara mesaj atıyoruz. E canım kötü bir şey yapmıyoruz ki, etrafı bilgilendiriyoruz. Bu hareketimizden dolayı bize teşekkür etmeliler. Cevap vermiyorlarsa bize karşı nezaketsizlik ediyorlar. Değil mi?

Telefonu açıp karşımızdaki ile sohbete dalıyoruz. Çoktandır görüşmemiştik. Muhabbetin belini kıralım bari. Karşımızdaki kişi bize katlanmak mecburiyetindedir.

Neyse, siz de bana katlanmak mecburiyetinde değilsiniz, sözü fazla uzatmayıp maksat nedir oraya geleyim. Sabit telefon döneminde birtakım kurallar vardı telefonla konuşmaya dair. Akıllı cep telefonlarından sonra yeni bir takım usuller de ortaya çıkmıştır, bunlar nelerdir şimdi ona bakmak gerek. Hani buyurulmuş ya “Dün, dünde kaldı cancığazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” diye.

Acil durumlar dışında aramayı sabah 09’dan önce, akşam 22’den sonra yapmamam gerek.
Tabii ki acil bir durum hâsıl olursa hastalık, deprem, kaza-belâ, ölüm Allah hepimizi beklenmedik zorluk ve felaketlerden uzak etsin o zaman saat sınırlaması olmaksızın bir kere değil defalarca arama yapabiliriz.

 Aradığım vakit karşı tarafın telefonunu 3-4 defa çaldırdıktan sonra bırakmalıyım. Telesekreter mesajı dinleyene kadar uzatmamalıyım. Bir defa aradım, açılmıyorsa sonra tekrar aramamam lazım. Karşımdaki telefon başında veya uygun değilse daha sonra beni arar. Birkaç defa arayıp ısrar etmemem gerek. Zaten cevapsız aramaya geri dönülür. Cevapsız aramaya geri dönmek nezaket gereğidir. Kimse bunu yapmaz herhalde.

Aradığım vakit önce kendimi tanıtmalıyım. Karşımdaki kişi belki numaramı kaydetmemiştir ve kaydetmek zorunda da değildir. Ancak çok samimi olduğum ve beni kaydettiğinden emin olduğum kişilerde kendimi tanıtmama gerek yoktur. Şayet sabit telefonu arıyorsam, yine kendimi tanıtmak zorundayımdır.

Bir söz vardı ‘önce selam; sonra kelam’ diye. Selam faslından sonra telefonun amacı olan iletişime geçip müsait olup olmadıklarını sorduktan sonra gayemi anlatıp, vedalaşıp kapatmalıyım. “E, daha daha nasılsın?” muhabbetine girmemeliyim. Bu sohbet esnasında karşımdaki kişiyi başka arayanların da olabileceğini düşünüp kısa kesmeliyim. Çok özlemiş veya derin bir konuyu konuşmam gerekiyorsa da ve muhatabım da bu tip bir görüşmeye müsaitse, uzun sohbetleri gece geç vakitte (saat 22 sonrasında) yapmam uygundur. Bu arada uzun konuşma nedeniyle karşılıklı olarak radyasyona maruz kaldığımızı da unutmamalıyım.

Başkalarının yanında konuşmamaya dikkat etmeliyim. Özel mesele konuşacaksam bunu daha sakin bir ortamda yapmalıyım. Yolda, toplumsal alanlarda bağıra çağıra telefonla konuşmamalıyım.

Beraber olduğum kişi, telefondakine göre öncelik sahibidir. Yanımda birisi varken telefonum çalıyorsa açmak için karşımdakinden müsaade istemeliyim veya telefon görüşmesini ertelemeliyim. İspat-ı vücut eden, telefonla arayandan üstündür. Günlük hayatımızda da geçerli bu durumdur bu.

Gereksiz yere telefon kurcalanmaz. Birisiyle otururken elimden telefon düşmüyor, sürekli gruplarda, mesajlarda, oyunlardaysam yaptığım uygun değildir.

Bazen de zil sesini kısmalıyım. Cami başta olmak üzere, saygı duyduğumuz birinin huzurunda, okulda, toplantıda, sohbette, sunumda, konserde, cenazede, Mevlut okunurken, sinemada…

İnşaallah bunlara uymayı Allah bana ve cümlemize nasip eder.

Dualarınızla...

Mehmed Veysi Dörtbudak