Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

KRONİK KAYGI HASTALIĞI

01 Ocak 2020 - 19:49

       GÜNÜMÜZÜN KRONİK  KAYGI HASTALIĞI

 Günlerden bir gün padişah kendisinin ve aile fertlerinin rüyasında fakr-u zaruret içine düştüğünü görerek çok korkmuş.  Rüya gördüğü gecenin sabahında bilgisine değer verdiği vezirini çağırarak tüm malının ve hazinenin hesabını, kitabını istemiş. Vezir hesabı çıkarıp padişaha : “ Elimizdekilerle hem siz, hem çocuklarınız, hem de yedi ceddiniz zillete düşmeden yaşayabilirler.” müjdesini vermiş.  Padişah rahatlamış ve derinden bir oh! Çekmiş. Ama bir kaç gün sonra yine bir gece rüyasında gaipten bir ses: “ Dünyalığın tamam da, ölümden sonraki hayatını da hiç merak ettin mi?”  diye, bir ikazı duyunca,  kan ter içinde yatağından kalkar,  sabahın erken saatinde endişe ile yine bilge vezirini çağırır ve bu sorunun da cevaplanmasını ister. Vezir: “ Sultanım bu soru beni aşar. Bu soruyu cevaplasa, cevaplasa şu karşıdaki dağda münzevi hayat yaşayan derviş cevaplar.” demiş.

Bunun üzerine askerler garip dervişi apar topar Sultan’ın huzuruna getirmişler ve padişah aynı soruyu dervişe sormuş.  Yaşlı derviş: “ Peki Sultan! Sen bu dünyadayken ahret hayatı için hangi hayır işleri yaptın?” diye sormuş. Sultan da hemen yaptırdığı yetimhaneleri, aş evleri, hastaneleri, yolları, medreseleri vs. saymış. Derviş : “  Hiç merak etme, bu kadar hayır ve hasenat yaptıktan sonra senin öbür dünyan da mamur olacak, hiç endişelenme.” deyince, padişah sevinçten coşmuş ve “ Dile benden ne dilersen!” demiş. Derviş : “ Ver o zaman bir kâse pirinç.” demiş. Sultan gülmüş ve  “ Bak derviş baba sen olayı anlamadın.  Ben bu ülkenin melikiyim,  her istediğini verebilirim çekinme!” deyince, derviş gülmüş ve  “ Ver o zaman iki kâse pirinç.”demiş. Padişah ödül konusunda ısrar edince, derviş: “ Bak Sultan, sen anlamadın.” demiş ve devam etmiş: “ Biz bir kâse pirinç bulduğumuzda şükreder, yeriz ve yarını düşünmeyiz. Ama sen bana iki kâse pirinç verirsen ‘ Üçüncü gün ne yerim?’ diye düşünmeye başlarım ve bu böyle devam ederse sonunda senin gibi olurum.” diyerek Sultan’ın şaşkın bakışları altında müsaade isteyerek huzurdan ayrılmış.

Tabii ki burada çok özel bir insanın hayat tarzı, teslimiyeti ve güveni anlatılıyor. Yoksa bu, hiç kimse yarını düşünmesin, yarın için hiç hazırlık yapmaması manasına gelmez.

Kanaat: yeterince caba sarf ettikten sonra, eline geçenle yetinme, isyan etmeme halidir. Özellikle  bir de günümüzde, gideceği yeri  (ölümlü dünyayı) hiç düşünmeden sahip olma hırsının isterik haline dönüşerek  had safhalara ulaştığı,  cebindeki paraya değil de  yine sonunu düşünmeden bankamatik kartlara dayanılarak AVM’lerden yapılan çılgınca alışverişler sonucu altından kalkılamayacak borçlar sonucu,  her geçen gün yıkılan yuvalar   ve bunun sonunda  ortada kalan çocukların uğradığı psikolojik travmalar.

Yüce peygamberimiz:” Kim kalbi korkudan emin, bedeni afiyet içinde, yanında da günlük yiyeceği bulunarak sabahlarsa sanki bütün dünya kendisine verilmiş gibidir.” buyuruyor.

 Avrupa’da ve Amerika’da hastası en yoğun olan doktorlar Psikiyatri doktorlarıymış.  Psikiyatristler, çağımızın hastalığını tedavisi mümkün olmayan “ KRONİK KAYGI HASTALIĞI “    olarak teşhis etmektedirler.  Çünkü ne iş yerlerinde, ne de evlerde kanaat ve şükrün olmadığını ifade etmektedirler.

Psikiyatri doktorlarına göre insanlardaki  “ KRONİK KAYGI ATAĞI”,   akabinde panik atakları tetiklediğini söyleyerek insanlarda aşırı isteme, her şeye sahip olma duygusunu körüklediğini bu hırsın da vücuttaki hormon dengesini bozarak başka hastalıkları da körüklediğini beyan etmektedirler.

 Her gördüğünü isteyen değil, her istediği alınan çocuklar gelecek için çok tehlikeli olacağını söyleyen pedegoklar da annelerin babaların dikkatini çekerek çocuklarına  “kanaat ve şükür” inanıcının ve düşüncesinin küçük yaşlardan itibaren verilmesini öğütlemektedirler.  Nitekim büyük bir tüketim toplumu olan Amerika’da bazı okullarda  “ kanaati ve şükrü geliştirme” dersleri konduğu ifade edilmektedir.  Bu nedenle de   “ Şükran Günlerinin “    Amerika’da kutlanması boşuna değil. Yine Amerika’da anneler, çocuklarının arkadaşlarının anneleriyle beraberce haftanın iki günü çocuklarının her istediğine  “ HAYIR”  demeyi kararlaştırmışlar.     Sebep; yarın hayatta “ HAYIR” kelimesi ile karşılaştıklarında bulanıma girmesinler, diye. Hep  “ EVET” le büyüyen bir kız  çocuğu  ile yine “ EVET” le büyüyen bir erke çocuğu yarın hayatın sıkıntıları ile karşılaştığında  nasıl ayakta durabilirler ve evliliklerini nasıl yürütebilirler?

 Özet olarak insanın dünyada sahip oldukları ile huzur bulması mümkün değildir. Gazali: “Dünyaya tamahı olan  bir insanın  durumunu, susamış bir insanın, susuzluğunu deniz suyu ile gidermesine benzer.  Susuzluğunu gidermek için içtiği deniz suyu, hararetini daha da artırır. İçtikçe içesi gelir sonunda çatlar ölür” diyor.   İki vadi dolu malı olan kanaatsiz insan da üçüncüsü ve dördüncüsü ile yetinmez sahip olduklarını da yiyemeden, meşguliyetten huzuru da tadamadan terk-i dünya eder.

Kur’an- ı Kerim’in Rad Suresi’nde: 28 “…. İyi bilin ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”buyuruyor.

Peygamberimiz de :  “ Kanaat tükenmez bir hazinedir.”   diyor.

 Rahmetli ninem de : “ Aza kanaat etmeyen çoğu da bulamaz. Bulsa da vefasını göremez” derdi.