İsmail ZORBA

İsmail ZORBA

[email protected]

VELHASIL – HACER SAĞLAM

13 Nisan 2020 - 14:02 - Güncelleme: 13 Nisan 2020 - 17:27

“İki parça eşyamla gitsem başka takvimlere,

El sabahların Şubat’ında üşüyüp,

Kar giydirsem kafa tutup Ağustosu’na…”

VELHASIL – HACER SAĞLAM

Bir vakit kaybolsam ilk okuduğum mısralarda, mısraların sahibi çeker, alır götürür bir bilinmezliğe. Şaşırtır. Kendi gözlerinde kaybolur tüm bildikleri. Mısraların rehberliğinde farklı gözlerle bakar. Mısralar o zaman şiiriyet kazanır. Bedenden ruha tamamlanan, tanımlanan ve her bir şiirinde kendi yer çekiminde var olan, okuru sabit tutan bir ruh ikliminde yaşatır bir bakıma.

Hacer Sağlam’ın şiirleri de aynı ilk okuduğum mısralarında aktardığı gibi yeni buluşlar ve yeni bilişler içerisinde hayatına derdiği insanî duyguları, düşünceleri bir pencereden bakıp aktarıyor.

Şiiri bağımsız kılan, şairi kendine özgü mısralarında demlenip okuru güzelliklerle donatan bu “ilk mısralar”, genç bir heyecanın sınır tanıyan, nerede soluklanacağını bilen, aydınlık ile karanlığın gölgelerini üzerinden barındıran, nisyana isyan eden bir ruhun sessiz çığlıkları bir bakıma. Hacer Sağlam’ın benimle ilk kez paylaştığı şiirlerinin, artık lise yıllarında tanıdığım o sevgiyi sığdıramayacak derece coşkuyla dolu bir yüreğin; üniversite yıllarında okuduklarıyla, yaşadıklarıyla tamamlanmaya başladığı, heyecanını kaybetmeden kendi sesini bulduğu bir nehirde, bir şiir yolculuğuna çıktığını görmekle büyük bir mutluluk duydum.

Bazı yürekler vardır, o kadar güzelliklerle doludur ki mısralarla mayalanmıştır ruhları, bedenleri. Hacer Sağlam’ın öğrencim olmaktan öte bir evlat gibi gördüğüm samimi, sıcak, insanı ilk başta kuşatan, sarıp sarmalayan o sıcacık ve ışık saçan bakışlarında mısraların dilini takip etmemek imkansızdı. Onun hayatı sorgulaması ve samimiyetle kucaklaması; geleceğinde olmak istediği yeri, hedefini bir araçtan çok amaca yönelik bir kararlılıkta seçmesi farkındalığını gösteriyordu.

Telefonda duyduğum ses lise yıllarındaki sıcaklığında, “Öğretmenim, şiirlerimi sizinle paylaşmak, görüşlerinizi almak ve de bir şiir kitabı çıkarmak istiyorum.” diyordu. Hacer Sağlam’ın  her zamanki kararlılığında, her zamanki inancında ilerlediği yolun onu getirdiği yeri görmekten ayrıca gurur duydum. Şiirlerini okurken Hacer Sağlam’ın hikâyesinin ülkemin yarım kalmış onca hikâyesinden biri olmadığını görmekten ayrıca büyük bir mutluluk duydum.

İlkler, ilk aşkın tarif edilemez tazeliğinde, heyecanında unutulmazlar arasına girer. Hacer Sağlam’ın şiiri bir kitapla, şair kimliğiyle selamladığı bu ilk şiir kitabı da bu unutulmazlığa okurlarını da şahit kılarak tamamlanacak.

Hacer Sağlam, meslek tercihini adaletten yana yaptı. Hukuk eğitimini başarılarıyla taçlandırdı ve bir hakim oturduğu kürsü, onun mücadelesinin haklı başarısını taçlandırdı. Maalesef ülkemizde üniversite okuyan her gencimiz kendi sesini yakalama şansına sahip değil. Birçoğu kendi sesinin farkında bile değil. Çünkü yaşadıkları hayatın içinde “insan” olarak okudukları ve yaşadıkları ile elde ettikleri farklılıkları “ben”den “biz”e aktarmada hayatı devşiremiyorlar.

Hacer Sağlam ise, hayatı devşirmekle kalmamış, mısralara yolculuğunda kendi sesini bulmuş ve daha güzelini aramaya da devam ediyor. Şiirlerindeki temanın zenginliklerine, farklılıklarına bakacak olursak  arayışları devam edeceğe benziyor. Devam etmeli ki, biz de okur olarak onun hayatında derdiği güzelliklerle buluşmaya devam edelim.

Bir öğretmenin mutluluğunun gururla taçlandığı zamanlar. Sevgili öğrencim Hacer Sağlam da şiir kitabıyla hayatımıza mısralarıyla güzellikler deriyor. Velhasıl bu zor günlerime şifa gibi geldi. Geleceğe bahar tazeliğinde umutlar getirdi. Hacer Sağlam ve güzel yüreğinde demlenen şiirlerini sergilediği Velhasıl'ın okurla buluşma yolculuğu güzellikler ve hayırlar getirsin.

“İstirhamımı mesken bilen maşuk..

Belki gözlerinde yüzen o hilkat garibesi benim..

Ben dilaraya yüz tutmuş benzi soluk bir aşık..

Belki günaha değmemiş dudaklarında iptidai ahval benim..

Daha kaç taş duvara vuracaksin ömrümü..

Belki demirli bahçene yüz sürmüş ilanihaye kilit benim..

Darbımeseller düzeceğim memleket özlemiş mahallerine..

Müştakın oldum sevgili..

Azabı ceza bilme bu teşne sineme..

Sebat etti biçare yalnızlığım..

Kalmadı bak sana bana..

Meftunun oldum görmez misin..

Yarın hesabını veremezsin yaradana..

Ey en kubat çalgılarda mırıldandığım ezgi..

Yekliğimde nâkıs eyledin beni..

Cemalimi hüzün eyledin..

Ülfet bilemem gayrı,

Hemhalimi hasım eyledin..

Ey istirhamımı mesken bilen maşuk..

Belki raşid bildiğin yıllarına mısralanan şiir benim.”

Hacer Sağlam

 İsmail ZORBA

([email protected])