Hüseyin HATIL

Hüseyin HATIL

[email protected]

MAVİ VATAN’DA KAPKARA SÖZLER

10 Şubat 2020 - 18:14

MAVİ VATAN’DA KAPKARA SÖZLER

Kıbrıs, Akdeniz’in en stratejik noktası…

Hele günümüzde, Ada’nın Akdeniz’de doğalgaz faaliyetlerine dair geldiği kilit nokta düşünülünce, İsrail, Rusya, ABD ve tüm Avrupa, gözüne Kıbrıs’ı kestirmiştir.

Bizim Akdeniz’deki gözümüz, kulağımız olmaktan öte, tarihsel bağ ve kardeşlik hukuku gereği yüreğimizdir Kıbrıs. Türkiye, Kıbrıs’a hep bu nazardan baktı. Bu nedenle 1974’te, kardeşlerimizin kanını akıtan Rum faşizmine darbe indirdi ve Kıbrıs Türkleri için hür ve bağımsız Kıbrıs devletinin yolunu açtı.

Rahmetli Denktaş’ın hayatını adadığı Kıbrıs Davası, dışarıdan Avrupa Birliği’nin mavi boncukları ve içerden “Yes Annem” çıkışları ile yara alsa da, Kıbrıs, her zaman bizim için milli bir dava olarak kalmıştır ve kalacaktır da.

Bugün Milli Dava dediğimiz Mavi Vatan Kıbrıs’ı yeniden gündemimize düşüren, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, İngiliz The Guardian Gazetesinde yayınlanan açıklamaları. “Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözümün federal bir çatı altında yeniden birleşme” olduğunu söyleyen Mustafa Akıncı, bu başarılamazsa, Kuzey Kıbrıs'ın daha fazla bağımlı hale geleceği 'Ankara tarafından yutulabileceğini' ve 'de facto Türkiye iline dönüşebileceğini söylüyor.

İngiliz gazetesinin 'Kırım tarzı ilhak ihtimali' sorusunu 'korkunç' diye yanıtlayan Akıncı,

AB içinde birleşik Kıbrıs'tan söz ederek, içişlerinde bağımsız, dış ilişkilerde Suriye'deki Fransız mandasına bağlı Hatay Devleti'nin 1939'da referandumla Türkiye'ye bağlanmasını kabul eden Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'e atıfla "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım" diyor. Vatansever her Türk’ün “Tayfur Sökmen” olabilme gibi bir ideali olması gerekirken, Mustafa Akıncı’nın  durduğu yerin ve niyetinin anlaşılması adına çok net bir itiraftır bu aslında.

Çok değil üç dört ay önce, Türkiye’nin, Suriye’de kürsel güçten aldığı destekle devlet olmaya çalışan ve ülkemize terör saldırılarında bulunan, PYD/PKK terör unsurlarını yok etmek için giriştiği Barış Pınarı Harekatı başladığında, “1974’te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce dialog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir” demişti KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.

Akıncı’nın bu açıklamalarının temel noktası 26 Nisan’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi. Mustafa Akıncı, Türkiye’yi hiçe sayan ve Türk siyasetini tahrik eden bu açıklamalar vesilesiyle AB’yi arkasına almayı umuyor olabilir. Bu sayede seçim kampanyası için kürsel destek bulmayı ve bu destekle yeniden cumhurbaşkanlığına yürümek istiyor da olabilir. Ama onun hesap etmediği Kıbrıs Türk’ünün feraseti ve 1974 ruhudur.

Mustafa Akıncı’nın, bugün yeni bir tezmiş gibi ortaya attığı Birleşik Kıbrıs, denenmiş ve Rumların Türkleri katletmesiyle sonuçlanmış bir kabustur. Mustafa Akıncı da hatırlıyordur,  1974’te kendisinin de katıldığını söylediği Barış Harekatı neden yapılmış, mücahitler ne uğruna can vermiştir. Bunun hesabını en iyi yapması gereken kendisidir.

Mustafa Akıncı ve Akıncı gibi düşünen, Türk Askerinin Kıbrıs’ta olmasından rahatsızlık duyan ve sanki Rum tarafı, adadaki Türk varlığını kabul etmiş de birleşik Kıbrıs istiyormuş gibi yansıtan herkes bilmelidir ki; Kıbrıs Türk yurdudur. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, Kıbrıs Türk’ünü Avrupa’nın sömürgeci, Rumların istilacı politikasına terk etmeyecek, tarihi ve kültürel bağlarının yanı sıra, kan döktüğü-bedel ödediği Kıbrıs’taki haklarından ve Kıbrıs Türklüğü’nden vazgeçmeyecektir.

Hüseyin HATIL

[email protected]

İnstagram: @mavinin_sairii

Twitter :@mavinin_sairii