Hüseyin HATIL

Hüseyin HATIL

[email protected]

Korona’nın “Gör” Dediği

16 Nisan 2020 - 16:19

Korona’nın “Gör” Dediği

Biz, milletler mücadelesi olarak tasavvur ederken dünyayı, bunun “ne faşist bir yaklaşım” olduğundan dem vuran çağdaş(!) aydın takımı, “dünya küresel bir köy” diyerek gömüyordu bizim saf duygularımızı.  Evet, gömüyordu zira onların kocaman birlikleri vardı; para birimleri, orduları birleşecek ve dünyayı küresel bir köy olarak yöneteceklerdi. Sınırları kaldırdılar, “pasaporta gerek yok” dediler. Bizim gibi, “misak-ı milli” sevdalılarına, aptal muamelesi yapıldı. Bir yandan bu küresel anlayışı tüm dünyaya “cici” gösteriyor diğer yandan da yaptıkları muhteşem(!) buluşlarla, sadece kendi çevrelerini değil, kendi hâkimiyet alanı dışındaki toplulukları da kendilerine hayran bırakıyorlardı.

Bilimde-teknikte akılmaz boyutlara ulaşan insanoğlu, robotlarla işlerini görüyor, uzaya seyahati planlıyor, ölümden başka her şeye çare bulduğunu iddia ediyordu.

Hepimiz kendi çapımızda nasiplendik(!) bu değişimden. Teknolojinin nimetlerinden yararlanmakla kalmadık, bu negatif lüksün, gönül dünyamızı iki paralık etmesine de ses etmedik.  Doğaya hükmetmek adına, betona beledik bütün yeşil alanları. Ağaçları kestik, sahilleri mahvettik, akarsuları kuruttuk, denizleri atıklarla doldurduk, havayı kirlettik… 

Bu büyük dönüşüm, gözümüzü döndürmüş olmalı ki, gelişmeyi hiçbir gücün durduramayacağına inandık.

Sonra bir virüs çıkageldi Çin’den. Çin’den Avrupa’ya, Amerika’dan Afrika’ya derken bütün dünyayı ölümle yüzleştirdi.

İtalya’da Avrupa Birliği bayrakları indirilirken; İngiltere Çin’den aldığı test kitlerini virüslü olduğu gerekçesiyle geri veriyor, İspanya ve Fransa artık AB’nin işinin bittiğini haykırıyor, Amerika’nın sağlık sistemi çökerken, yüz binlerce insanın ölüme terk edildiğini söylüyordu ajanslar.

Küreselcilerin, “küçük bir köy” olarak gördüğü dünya, bu şokla sarsıldı. Önce sınır kapıları kapandı, ülkeden ülkeye geçişler engellendi.  Pasaportsuz ülkeden ülkeye geçerken insanlar, sokağa çıkmak bile mümkün olmadı. Bütün bunları mikroskopla bile görülemeyecek kadar küçük bir virüs yaptı. Yaptı, sadece küreselcilerin yüz yıldır pompaladığı düzeni yıkmadı, bizim gibi kendi değerlerini günlük menfaate değişenlere de , özünü hatırlattı. Dünyanın peşine takılarak, düştüğümüz gayyayı gösterdi.

Tükettikçe mutlu olacağımız inancıyla, insanlara görünmek üzere sosyal medya maymununa döndüğümüz bu yalancı mutluluk da böylece sona erdi. Korona Virüs belasından kurtulduğumuzda, doğayla ve vefaya açılan pencerede uyanmak ve yarınlarımıza gerçek mutluluğun yolunu açmak niyazıyla…

Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun “Burası dünya! Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi; ekip biçip gidecektik” dediği gibi… Ya da Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye hitabının da muhatabıyız aslında “Avun Osmancık Avun”…

NOT: Küçük bir empati. Günlerce eve mahkum kalmıştık ve bugün ilk kez balkona çıktık çocuklarımla. Kızım Ecrin ve oğlum Oğuz Kağan’ın balkondaki mutluluğunu görünce, aklıma evde balık yada kuş besleyenler geldi. Dünyanın en güzel kafesini de yapsanız, en kaliteli yemlerini de verseniz o hayvancıkların mutlu olması mümkün değil diye düşünüyorum. Zira özgürlük her şeydir.

Hüseyin HATIL

[email protected]

Twitter:@mavinin_sairii