Hüseyin ALPASLAN

Hüseyin ALPASLAN

[email protected]

MUSUL'DAN FERAGAT VE SULH DİPLOMASİSİ-II       

09 Nisan 2021 - 09:09

MUSUL’DAN FERAGAT VE SULH DİPLOMASİSİ-II                                       

Sevgili okurlar, aynı başlıklı yazımızın geçen hafta yayınlanan ilk bölümünde; Musul’un stratejik önemi ve tarihsel süreci ile bir giriş yaptıktan sonra Millî Mücadele döneminde Musul’da yürütülen faaliyetleri, Lozan’da yapılan Musul görüşmelerini ve Türkiye’nin Musul tezlerini sizlere anlatmıştım. Yazımızın bugünkü bölümünde; TBMM’de Musul görüşmeleri ile ilgili yaşananları, Lozan Barış Antlaşması’nın 1/3. maddesi ile Musul sorununun çözümünün ileri tarihe bırakılarak ertelenmesini, Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra devam eden Musul görüşmelerinin iki ülke arasında nasıl yürütüldüğünü somut bilgi ve belgeler ışığında okuyacaksınız.
Mecliste Musul Görüşmeleri ve Lozan’da Erteleme
21 Şubat’ta yapılan TBMM’nin gizli oturumunda; İsmet Paşa, Musul görüşmeleri hakkında mebuslara bilgi vermiştir. Uzun bir konuşma yaparak görüşmeleri anlatan İsmet Paşa neticede şunları söylemiştir:
En nihayet ve kati olarak bütün müttefikler birleşik bir cephe olarak konferansı kesme tehdidi ile bizi tehdit ettiler. Bizi Musul meselesinde ricate icbar (geri çekilmeye zorladılar) ettiler, Mukavemet ettik, görüşümüz muhafaza ettik”[24].
İsmet Paşa’nın konuşmasından sonra mecliste “Musul’u kaybediyoruz” sesleri yükselmiş, kürsüye gelen konuşmacılar acımasızca Lozan’a giden heyeti eleştirmişlerdir[25]. Vekillerin bir kısmı Musul vilayetinin elden çıkması halinde Anadolu’nun tehlikeye düşeceği kanaatindedirler. Bu kanaati taşıyan vekiller; Musul’dan feragat ederek, düşmanın Anadolu’da taşıdığı emellerinden vazgeçirilemeyeceğine ve Misak-ı Millî’nin çiğneneceğine dair görüşlerini sert söylemlerle ifade etmişlerdir.
Muhalif vekillerden Ali Şükrü ve Durak Bey mecliste söz alarak yaptıkları konuşmalarda: “Lozan’da Türkiye’yi temsil eden heyetin iyi diplomasi yapamadığını, müzakerelerin kötü yönetildiğini, İngilizlerin Türkiye’ye toprak tavizi, yani Süleymaniye, Kerkük ve Zaho’yu önerdiği halde, heyetin ya hep ya hiç görüşü ile teklifi reddetmesinden sonra, Musul’un tamamen kaybedilecek duruma geldiğini[26], Musul’un kaybedilmesiyle İngilizlerin, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt hükûmeti kuracağını, o zaman kurulacak Kürdistan sınırlarının Erzurum’a kadar dayanacağını ve Musul meselesinin çok önemsenmesi gereken bir husus olduğunu”[27] söylemişlerdir.
4 Mart’ta TBMM gizli oturumla tekrar toplanmıştır. Lozan görüşmelerinde kesintili dönem devam etmektedir ve İtilaf Devletleri’nin müzakerelere tekrar başlamak için sundukları barış projesine karşılık Türkiye’nin hazırladığı barış projesi görüşmeye açılmıştır. Meclisteki görüşmelerde “Musul meselesinin geçici olarak ertelenmesi, Lozan’da diğer başlıkların görüşülerek halledilmesi, barış anlaşmasının imzalanmasından sonra Türkiye ve İngiltere arasında Musul sorununun görüşülmesi, çözüm olmazsa Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi” önerisi yapılmıştır. Öneriye kaşı çıkan mebusların görüşleri şöyledir;
“Milletler Cemiyeti, İngiliz topluluğudur! Musul’u bugün almazsak yarın hiç alamayız. Musul’da maksat bir Kürt hükûmeti kurmak gibi görünse de asıl hedef Anadolu’yu parçalamak ve Ermenistan kurmaktır”[28]. Neticede; İngiltere’nin Musul’u ne bugün ne de yarın vermeyeceği kanaati, Türk heyetinde, TBMM Hükûmeti’nde ve tüm mebuslarda oluşmuşken, kritik soru, İngiltere ile savaşı ne kadar göze alabileceğiz? Noktasındadır.
Elbette, Lozan’da Türkiye’nin önünde çözülmesi gereken birçok mesele durmaktadır. İstanbul ve Boğazlar İtilaf Devletleri’nin, Musul vilayeti İngilizlerin halen işgali altındayken, Yunan Ordusu Trakya sınırında beklerken, Türkiye’nin, İngiltere ile savaşa girmesinin reel-politik açıdan doğru olmayacağını, Mustafa Kemal Paşa gibi, Rauf Bey, Kazım Karabekir Paşa ve İsmet Paşa’da biliyorlardı. İsmet Paşa, meclisi sakinleştirmek maksadıyla “merak etmeyin kaybetmeyeceğiz, gerekirse harp ederiz!” şeklinde konuşmuş [29], ancak, Lozan’dan çektiği telgrafta “Sulh için Musul’dan feragat” diyende yine kendisi olmuştur.
6 Mart’ta yapılan meclis oturumunda, Tevfik Rüştü (Aras) ve 129 mebus arkadaşı iki maddelik bir önerge vermişlerdir. Önerge maddeleri şöyledir:
“1.Lozan’da birleşik cephenin verdiği barış projesini reddediyoruz.
 2.Musul sorununun çözümünü geçici olarak ertelemek ve Avrupa ile sınırlarımızı tespit etmek için verilen açıklamayı dinledik. Mali ve İktisadi meselelerde tam bağımsızlığımızı sağlayacaklarından emin olarak Kabineye ve İsmet Paşa’nın delege heyetine güven oyu verilmesini teklif ediyoruz” [30].
Meclis Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, önerge üzerine söz alarak; “Lozan’da tartışılan meselelerin bizim adımıza iyi ve kötü yönleri olduğunu, Müttefiklerin barış projesi altında yaptıkları dayatmanın reddedildiğini, Misak-ı Millî’nin temel maddelerinden ve bağımsızlığımızdan taviz verilmediğini söyleyerek, meclisin heyete güvenoyu vermesini ve delegemizin güçlendirilmesini” istemiştir.
Önergenin oylamasına katılan 190 mebustan, 170 mebusun kabul oyuyla TBMM tarafından Türk heyetine güvenoyu verilmiş ve başdelege İsmet Paşa, cebinde Musul’u erteleme yetkisi ile 23 Nisan’da ikincisi başlayan Lozan görüşmelerine katılmıştır. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın; Birinci Bölümünde, Siyasal Hükümler başlığının 3. Maddesinde, “Türkiye-Irak sınırı”, yani Musul meselesi yer almıştır.  3. Madde şöyledir:
Türkiye ile Irak arasındaki sınır, dokuz ay içinde Türkiye ile Büyük Britanya arasında dostça belirlenecektir,
Belirlenen süre içinde iki hükûmet arasında anlaşma olmazsa, uyuşmazlık Milletler Cemiyeti Konseyine sunulacaktır,
Sınır çizgisi konusunda alınacak karara değin, Türkiye ile Britanya Hükûmetleri kesin geleceği bu karara bağlı toprakların bugünkü durumunda herhangi bir değişiklik ortaya koyacak nitelikte askersel ya da başka türlü hiçbir eylemde bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenirler” [31].
Lozan Barış Antlaşması, katılımcı ülkelerin parlamentolarında onaylanması ile yürürlüğe girmiştir. Türkiye ile İngiltere arasında Irak sınırı ile ilgili görüşmelerin başlaması için de her iki ülke parlamentolarında Lozan Barış Anlaşması’nın onaylanması gereklidir. Antlaşmanın imzalandığı 24 Temmuz’dan bir ay sonra, 23 Ağustos 1923 tarihinde TBMM tarafından Lozan Barış Antlaşması onaylanarak yürürlüğe sokulmuştur. Irak sınırı görüşmelerini oyalayarak, parlamentosunda Lozan Antlaşması’nın onaylanmasını kasıtlı olarak geciktiren İngiltere, Musul meselesinde Türkiye’yi zor durumda bırakmak, durumu kendi lehine çevirmek ve Musul vilayetindeki işgalini meşrulaştırmak için farklı yollara tevessül etmiştir. Şimdi sonraki gelişmeleri görelim;
Lozan Antlaşması’ndan sonra Musul
Lozan Antlaşması’ndan sonra Musul görüşmelerini geciktirmek için oyalama taktiklerini sürdüren İngiltere, bir taraftan da Kuzey Irak’ta askeri operasyonlar düzenleyerek yeni belirlenecek sınırı Türkiye’nin aleyhine değiştirmiştir. Türkiye’nin, Lozan Antlaşması’nın İngiliz parlamentosunda onaylanarak görüşmelere başlama çağrısına karşılık; İngiltere, parlamentosunda antlaşmanın onaylanmasını savsaklayarak, Lozan Antlaşması’nı devre dışı tutmak suretiyle Irak sınırı için görüşme yapmak ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istemiştir.
İngiltere’nin kurnazlıkla planlanan yöntemleri ve hileli diplomasisi sonunda iki taraf, 19 Mayıs 1924’te İstanbul’da görüşmelere başlama kararı almışlardır. Türkiye’yi temsi edecek heyetin başında Ali Fethi (Okyar) Bey, İngiltere heyetinin başında yüksek komiser Sir Pery Cox bulunmaktadır. “Haliç Konferansı” olarak bilinen ikili görüşmelere katılmadan önce, Gazi Paşa ve TBMM Hükûmeti, Ali Fethi Bey’ den “Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alan bir sınır çizilmesini” istemiştir.
Çok sıcak ortamda başlayan görüşmelerde; Ankara’yı adeta şok eden bir gelişme yaşanmıştır. İngiliz heyeti başkanı Cox, daha Musul meselesi görüşülmeden, Hakkari’nin Nasturi Hristiyanlarına verilmesini istemiştir [32]! İngilizler, Nasturileri öne sürerek Musul konusunda Türkiye’ye diplomatik baskı uygulamayı amaçlamışlardır. Zaten Musul görüşmelerinin ilerleyen dönemlerinde Hakkari’de meydana gelen Nasturi ayaklanması da (7 Ağustos-26 Eylül 1924) [33], İngilizlerin olaylardaki parmağını ve niyetini göstermektedir. Haliç Konferansı’nda bir anlaşmaya gidilememesi üzerine; görüşmelere 5 Haziran’da son verilmiştir. Lozan Barış Antlaşması’na göre iki ülke arasında çözülemeyen sorun Milletler Cemiyeti’ne gidecektir.
Bu tarihlerde Ankara kazan gibi kaynamaktadır. İngilizlerin tutumu, Nasturi meselesi ve konunun İngiliz topluluğu görünümündeki Milletler Cemiyeti’ne havale edilmesi mebusları ve basını çok öfkelendirmiştir. 7 Ağustos’ta başlayan Nasturi ayaklanmasını bahane eden İngiliz uçakları, Hristiyanları koruyoruz bahanesiyle sınırı geçerek Türk topraklarını ve askeri birliklerini bombalamıştır. Ankara tarafından İngiltere defalarca protesto edilmiş, 30 Ekim’de meclis olağanüstü toplanmıştır. Meclis toplantısında İsmet Paşa, Nasturi ayaklanması ve İngilizlerin saldırıları hakkında vekillere geniş bilgi vermiştir.
 Yazımız; Musul meselesi ile ilgili süren gelişmelerin, Milletler Cemiyeti ve Adalet Divanı’nı kararlarının, Şeyh Sait İsyanı’nın ve Ankara Antlaşması’nın anlatılacağı YENİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK.
_______________:
Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
[email protected]

Kaynakça

[24] Kazım ÖZTÜRK, “Türk Parlamento Tarihi, TBMM II. Dönem, 1923-1927, Cilt I”, TBMM Vakfı Yayınları,1993, s.30.
[25] Kazım ÖZTÜRK, a.g.e., s.45.
[26] Fahri ÇOKER, “Türk Parlamento Tarihi 1919-1923 II. Cilt”, TBMM Vakfı Yayınları,1994, Ankara, s.749-776.
[27] Fahri ÇOKER, a.g.e., s.772-782.
[28] Taha AKYOL, a.g.e., s.455.
[29] “İsmet İnönü’nün TBMM’deki Konuşmaları 1920-1938”, TBMM Yayınları, 1992, s.95.
[30] Taha AKYOL, a.g.e., s.457.
[31] İsmail SOYSAL, “Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları I. Cilt (1920-1945)”, Türk Tarih Kurumu, 2000, Ankara, s.95-96.
[32] Ömer KÜRKÇÜOĞLU, “Türk-İngiliz İlişkileri (1919-1926)”, Ankara Üniversitesi, SBF Yayınları, 1978, Ankara, s.291-292.
[33] Deniz BAYBURT, “Lozan Barış Konferansı ve Musul Meselesi Görüşmelerinde Nasturilerin Durumu”, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı:45, 2010, s.20.




 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum