Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

YUNAN MEGOLA İDEA’SI VE DOĞU AKDENİZ SORUNU

29 Ocak 2020 - 19:06 - Güncelleme: 01 Şubat 2020 - 13:42

YUNAN MEGOLA İDEA’SI VE DOĞU AKDENİZ SORUNU

Yunanların Bizans’ın en parlak dönemlerini geri getirmek ve ilgili denizleri de kontrollerine almak gibi bir idealleri var. Megola İde adını verdikleri bu ülkülerinin gerçekleşmesi için her fırsattan faydalanmak gibi bir şımarıklıkları var.

Bilindiği gibi Osmanlıya ilk bayrak açıp da bağımsız devlet kuran Yunanlardır. 1453 İstanbul’un fethine ve 1974 Kıbrıs Barış harekâtına duyulan kin ve öfke hız kesmeden devam etmektedir. Bu nedenlerle aramızda bizim halı altına süpürdüğümüz ama onların fırsat buldukça başımıza taş olarak attığı sorunlarımızı bilmekte yarar vardır. Bu sorunlar;  Çıkar çatışması( havada, karada, denizde devam etmektedir), Tarihi nedenler, İstanbul’un alınması, Kıbrıs Barı Harekâtı ve Yunanların ülküsüdür.

Arada bu kadar önemli sorun varken şimdi de Doğu Akdeniz’de bulunan, miktarının 3 trilyon dolar olduğu tespiti edilen ve Türkiye’nin 572 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacağı belirtilen doğalgaz rezervinin bulunması da yeni ve önemli bir sorun olarak ortaya çıktı.

Yunanlar Türk’e karşı oldukları duygularını akıllarından hiç çıkarmazlar, hep Türkiye’nin sıkıntılı olduğu dönemde işleme koyarlar. Son zamanlarda etrafımızda uluslararası yasalarla tespiti yapılmış adaları alarak silahlandırması, deniz ve hava etki alanlarını fazlalaştırmaları, doğalgazdan sadece Türkiye’nin yararlanmaması için Mısır ve İsrail’le anlaşmalar yoluyla işbirliğine girmesi ve bunu Türkiye’nin güneyindeki tehlikelerle uğraştığı bir zamana denk getirmesi savımızı desteklemektedir.

Öngörülü davranarak Doğu Akdeniz’de sorununun dışında Rumların öngörülü davranıp uyguladıkları başka eylemleri de mevcuttur.

Türkiye Annan planı ile ilgili kendine zarar verecek çalışmalar yaparken, onlar Doğu Akdeniz’de ki Münhasır Ekonomik Bölge ile ilgili yukarda bahsi geçen ülkelerle anlaşmalar yapıyorlardı.

KKTC gençliğine öğrenci yardımı gibi değişik isimlerle yaptıkları ekonomik yardımlarla tuzaklar kurup onları yanlarına çekiyorlar ve aynı zamanda, “Sizin de aslınız Rum idi, Türklerin baskısı ve asimilesi İle Türküm ve Müslümanım deme noktasına geldiniz” diye misyonerlik çalışmalarını başarıyla gerçekleştiriyorlar.

2012 yılından başlayıp 2015 yılına kadar devam eden Sümela Manastırı’nda ki ayin yapma isteği de Lozan anlaşmasını delme girişimiydi. Aynı zamanda 15 Ağustos’a denk getirilerek yapılan bu ayinlerin sebebi İsa Peygamberle ilgili gösterilse de asıl sebebi 15 Ağustos 1453 İstanbul’un alınması tarihidir.

Şimdiye kadar yapılanlar Türk Devleti yöneticilerince çok fazla dikkate alınmamıştır. Yunanlar Rumlar yarınlarla ilgili plan ve program üretirken biz Annan planı gibi zararlı planı destekleme zafiyetini gösterdik. Şanslıyız ki Rumlar bu planın uygulanmasını Annan planını reddederek ortadan kaldırdılar.

Yazılı ve görsel basınımızda çıkan ve doğrulattığımız bir başka tehlike daha var ki Türkiye’yi ve KKTC’ yi yönetenlerin dikkatlerden kaçmaktadır. O da önemli şehirlerin stratejik yerdeki toprakların İsrail ve Ruslar tarafından satın alınmasıdır.

Sadece Rumlara Yunanlara karşı değil zayıflığımızı bekleyen fırsatçı tüm düşmanlara karşı uyanık olunması temennisiyle…

Fuat YILMAZER