Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

SEVİNDİRİCİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ GELİŞMELER

02 Ocak 2018 - 18:52

SEVİNDİRİCİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ GELİŞMELER

ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in Başkenti kabul ve ilan etmesinden sonra ki gelişmeler hem sevindirici hem de düşündürücü gelişmelerdir.

            Türkiye’nin önderliğinde bu karara karşı çıkan blok BM oylamasında Trump’ı tersyüz etti.

            128 ülke Trump’ın kabulünün ilanının aleyhinde oy kullandı.

Tehdit edilmelerine rağmen bu güzel sonucun alınmasında Türkiye’nin payının olması sevindiricidir.

            Hatta itiraf edilmeli ki son zamanlarda AKP yönetimin milli çizgiye ağırlık vermesi ve o çizgide davranması Türk Milletinin hoşuna gitmektedir.

            Dünyanın sayılı devletlerine karşı haklı duruş sergilemesi insanlarımızın üzerine örtülmüş güvensizlik perdesinin yırtılmasına, özgüvenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

            Yalnız dik duruş sergileyeceğim derken, özgüven patlaması yaşayalım derken devletlerarası diplomatik lisanı terk etmekte doğru değildir. Diplomatik lisanın terki ve sokak jargonu ile konuşmak, belki karşından ses gelmesini durdurabilir ama bu karşı tarafın aynı üslupla cevap vermeme düşüncesinden de kaynaklıdır.

            Ayrıca bu başarı kimseyi sarhoş etmemelidir.  Bu karara karşı çıkan devletler sırf bizim hatırımıza için değil, yanlışa, kendilerinin de dikkate alınmamasına karşı hayır demişleridir.

            Şu gerçeği de hatırlamakta yarar vardır. Aynı BM Güvenlik konseyi KKTC devlet olarak ilan edildikten tam üç gün sonra yani 18 Mayıs 1983 tarihin de toplanıp “Kıbrıs’ın Kuzeyinde kurduğunuz KKTC hukuken geçersizdir” diye ortak bir karar almıştı.

Bu karara sadece ebedi dostumuz Pakistan bizim yanımızda bulunmuş diğerleri aleyhte oy kullanmışlardı.

            Yani siyasal konularda rakamsal hatalara düşülmemesi için dikkatli olunmalıdır.

            Ayrıca ABD gibi muhteris bir devletin ve ondan daha muhteris bir başkanının döneminde bu kararı saygıya karşılayacağı düşünülmemelidir. Muhteris insan bu kararı ve bu karara evet diyenlere karşı yeni hamleler planlayacağı hesaba alınmalıdır.

            ABD bugüne kadar dünyaya kendi çizgilerinden yön ve düzen veren, hemen hemen her dediğini yaptıran, kendilerine göre “dünya barışını sağlayan” çizgiden, son karar la hükümranlığının sarsılması çizgisine gelmesi, karizmasının çizilmesi onu kızgın boğaya döndürebilir. İsterik tavırlı başkanlarının kenara çekilip kabulleneceğini (Eğer iç işlerinde sıkıntıya düşmezse) söylemek çok doğru olmasa gerek.

            ABD’nin bu sarsıntıyı unutmayacağı bellidir. Bu nedenle yeni planlamayla bölgede tekraren ağırlığını koyma, kendini rahatsız edenleri cezalandırma gibi bir sakat düşünceyi taşıyacaktır.

Suriye ve Irak konusunda İran-Rusya ile bağlantı kurarak Başarılı olması ve Kudüs konusunda yine İslam Ülkeleri teşkilatına istediği çiğide karar aldırması ve Rusya’dan alınacak S-400 füzelerinin alımı ile ilgili gelişmeler de Türkiye’yi hedef ülkelerden biri haline getirmiştir.    Öyle ise, soğukkanlı, akılcı ve oyun kurucu politika ve tedbirlerle yola devam edilmelidir.

            Haklı olarak söylenen “dünya beşten büyüktür, birden daha büyüktür” savı akıllı ve soğukkanlı politikalarla dünya devletlerine anlatılıp, korkudan azade olma düşüncesinin devam etmesine yardımcı olunmalıdır.

            ABD Türkiye ile ilgili başlatmış olduğu olumsuz politikalarına hız vermiş gözükmektedir. Yayınladıkları “Ulusal Güvenlik Stratejisi” belgesinde Türkiye ne dost ne de düşman safında gösterilmiştir. Rusya-Çin rakip, Suudi Arabistan-Mısır gibi ülkelerde müttefik safında gösterilmiştir. Türkiye her iki tarafta da bulunmamaktadır.

            ABD, PKK/PYD terör örgütü ile bizim o kadar zorlamamıza rağmen beraber hareket etmeye devam edeceklerini açıklayarak yüklü miktarda silah ve para yardımı için evet imzasını atmıştır.

Ayrıca Orta Doğu da Türk askerinin bulunduğu her yerde, asker sayısını artırmaya başlamıştır

            ABD Suriye’de yeni bir terör örgütü kurduğu haberleri basında yazılmıştır. Yeni Suriye Ordusu ( Ceyş el Suriye el redit) adlı örgüt PKK’nın sahada ki devamdır. Bir Süre sonra PKK’dan toplanacak dedikleri silahlar bunlara devredilecektir.

            Bu konuda çarpıcı bilgiyi Suriye/ Haseke eski Valisi Muhammet Şimali vermektedir. “ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri üzerinden sürdürdüğü aldatmaca ve PKK ile kurduğu ilişki tamamen alenileşti. Pentagon bir süredir alternatif arayışı içinde idi ve Yeni Suriye Ordusu bu amaçla hazırlanıyor, yakın bir dönemde sahaya sürülebilir” dedi.

            Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in “Hem Asya’dan, Hem Avrupa’dan kuşatılıyoruz” başlıklı açıklamasında “ Suriye Kıbrıs ile birlikte çok önemli. O bölgede özellikle Mısır Rumlarla iş birliği yapıyor. Mısır-İsrail- Rumlarla işbirliği yaparak Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgeleri Türkiye’ye vermek istemiyorlar. Sonuçta baktığınızda hem Asya tarafından, hem Avrupa tarafından Türkiye’ye yönelik bir çevirme var” diye yaptığı değerlendirme yabana atılacak bir değerlendirme değildir.

            Bir başka notu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. 1925 de geleceğimiz düşünülerek Büyük Atatürk tarafından temeli atılan MKE Fabrikalarından Mühimmat Fabrikamızda 21 Ağustos 1997 de yüksek hasarlı büyük bir patlama olmuştu. Onarımı 3 yıl sürdü, sabotaj yapıldığı sonucu kabul edildi.

            Bu duygularla dolu olan muhteris Trump ile terör devleti İsrail’in Türkiye karşıtı diğer devletlerin şimdilik öne attıkları Birleşik Arap Emirliğidir. BAE’i, Suudi Arabistan, Mısır, İsrail ve ABD nin gizli sözcüsü olarak ortaya atılmıştır.

Öyleyse Türkiye tedbirli davranmalı sarmala düşmemelidir. Çevresini değişik şekillerde kuşatma ihtimalini değerlendirerek tedbir almalıdır.

            Son zamanlarda sessizliğe bürünen Orta Doğu’da yakın zamanlar da kaynamalar başlayabilir. Bu kaynamaların önemli bir kısmı bizim çevremizde olma ihtimali çok yüksektir.

            Nitekim İran’da başlatılan iç ayaklanma ürpertici gelişmeler devam etmektedir.

            Bu gerçekler ışında tedbirli davranmak gerekir.

Şu da bir gerçek ki Türkiye, Türk Milleti kolay teslim alınacak bir ülke ve millet değildir. Türk vatanı, bayrağı, namusu ve imanı tehlikede olduğu zaman neler yapabileceğini daha kısa bir süre önce ispat etmiştir.

Bundan sonra daha dikkatli ve akılcı davranarak tehlike gelmeden bilinçli olarak önleyici plan ve program olmalıdır.