Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

NE BÜYÜK KALDI NE KÜÇÜK!

26 Şubat 2020 - 14:51

NE BÜYÜK KALDI NE KÜÇÜK!

                Gençler geleceğimizdir. Bu söz öylesine söylenmiş söz değildir. Bütün canlıların yaşam süresi sınırlıdır. İnsanında öyle. Nesil kuşaktan kuşağa devam ederek sürer.  Neslin devamı için gençler çok önemlidir. Genç kuşağın kalibresi, kalitesi iyi ise neslin kalitesi, kalibresi ve içinde bulundukları milletin, devletin huzuru, başarısı o kadar yüksek olur.

                Gelecek kuşağın beden, akıl ve ruh sağlığının iyi olması onlardan meydana gelecek millet ve devlet içinde iyidir.

                Doğan insan doğduğu yılların sosyal, kültürel özelliğini içselleştir. 1930’lar kuşağı ile 1960’lar kuşağı anlayış yaşayış ve ufuk çizgisi açısından birbirlerinden farklıdır.  1970’ler kuşağı ile 2010’lar da ki kuşağın aynı olması mümkün değildir.

                İnsanlar yaşadığı dönemin özelliklerini genelde üzerinde taşır. Bakış açısı, öngörüsü yaşayışlarına uygundur. Bunların dışına çıkan olmaz mı olur tabi. İşte onlarda toplumun ilerleyen mekanizmalarıdır, yol göstericileridir. Adları silinmez, manevi varlıkları devam eder.

                Bu konunun daha iyi anlaşılması açısından hafızalardan silinmesi çok zor olan iki fikir kutuplarında olan Ülkücüler ile Marksist solculardan örnekler verebiliriz.

                1960’ların, 1970’lerin ülkücüsü veya solcuları ile 1990’ların, 2010’ların ülkücüsü veya solcularının olaylara bakış açıları, değerlendirmeleri, yorumları, değerlendirmeleri farklıdır. Her kuşağın insanı da samimidir, davalarına bağlıdır, dürüsttür, davalarına hizmette kusur etmemeye çalışır. 2010’ların ülkücüsü solcusu ağabeyleriyle aynı duyguyu ideali paylaşır ama değerlendirmeleri, yorumlamaları, davranışları farklıdır. Bu farklılıkları yorumlayamayanlar arasında da duygusal kırılma, kavga veya daha ileri giderek fikirlerini inkâra kadar gider.

                2010’ların ülkücüsü veya solcusundan 1970’lerin ülkücü veya solcularının aynı olmalarını beklemek yanlıştır. Eğer öyle olursa zaten durumun durağan olması gelişme yaşanmadığını gösterir.

                Bir dönem hoş karşılanmayan, kirli sakal bırakma, saç uzatma, kadınlar da mini etek giyme gibi şekilsel durumlar bugün her iki kesimde de normal karşılanmaktadır.

                Öyle ise bakış açıları ve yorumlama kabiliyetleri şekilsel ve yüzeysel değil çağın gerçeklerine uygun olmaktadır. Önemli olan fikirdir, idealdir, özdür.  Onların özüne dokunmadan bulunduğun zamana göre yorumlayarak uygulamak başarıyı getirir.

                Gençler geleceğimizdir. Büyük diye adlandırdıkları yaş olarak değil de gerçek büyükse karşısındaki kardeşi konumunda ki gençlere sıkmadan, yormadan, kaçırmadan ürkütmeden yaklaşmalıdır. Gençlerde bu olgunluk çerçevesinde büyüklerini görmeli onlara karşı vefa duygununun olduğunu, vazgeçilmez bir saygı duygusuyla dolu olduklarını hissettirerek onları rahatlatmalıdır.

                “Ah bizim kuşak”, “ne büyük kaldı ne küçük”, “bu büyüklerde ne kadar kaprisli”, “eski kafayla bir yere varılmaz” söylemleri kuşaklar arasında ki mesafenin açılmasını hızlandırır.

                Sevgi, akıl, adalet, öngörü, sabır, duygudaşlık her konuda olduğu gibi bu konuda da çok önemlidir.

Sonuç; Dün yarına anlayış ve sevgi duymalı bugün düne saygı yarına da hem sevgi hem de ufuk olmalıdır.