KİŞİNİN BÜYÜKLÜĞÜ TENKİTLERE SICAK BAKMASIYLA BELLİ OLUR.
Uyarı, ikaz, tenkit kelimeleri olumlu olumsuz çok şeyleri çağrıştırır. Ama bu kelimeler insan için unutmaması gereken kelimelerdir.
Uyarı, ikaz tenkit insan hayatında olmazsa olmaz olan kelimelerdendir.
Uyarıda ikaz da yapılan işte karşılaşacağı sıkıntıyı veya yapmak istediği işlerde ki olumsuz tarafı anlatır.
Hayatını doğru olmayan olumsuz tenkit, uyarı, ikaz yaparak geçirenlerde sağlıklı kişiler olmasa gerekir.
Birey veya önemli görevde bulunanların bir kısmı uyarıyı sevmezler. Uyarı onlara işlerine müdahale anlamına gelir.
Belki rakipleri uyarıyı birey veya ünvanlı kişiyi rencide etmek için malzeme olarak kullanabilirler.
Belki de konuşmasında ki insicamı hareketlerinde ki düzeni, planındaki doğruluğu, yanlışa döndürmek düşüncesi olan vardır.
Ama her tenkit eden, uyaran düşman diye düşünülmemelidir.
Yanlışına dur diyen veya bunun sonu zarar getirir diyen düşman sayılmamalıdır.
Yanlışını çekinmeden, üzerini örtmeden, dedikodusunu yapmadan kişiye ileten insan gerçek dosttur.
Dost olmayan ise yaptığın hataya, yanlışa, kötülüğe bilerek destek olan alkışlayanlardır.
Çünkü bunların sermayesi de yağcılık yalakalıktır.
Öyle ayakta kalır,
Öyle kendini bir yerde tutmaya çalışır.
Bu tip kişilerin karakteri kişiliği oluşmamıştır. Onun fark edilmesinden korktukları kadar hiçbir şeyden korkmazlar.
Ya benim zayıf kişilikli! olduğumun farkına varılırsa düşüncesi onları çıldırtır.
Yani onlarda Ya ben! Sorusu çok önemlidir.
Politikacılar içinde bu geçerlidir.
Tenkidi, uyarıyı olumlu karşılayıp ona göre vaziyet alanlar güçlü politikacılardır.
Veya Bunları dikkate alan hatta kendisini tenkit etmeyen, uyarmayanlara karşı sıcak olmayan politikacılar, liderler önemli liderlerdir.
Ben falanca kuruluşun başkanıyım veya Genel Başkanım beni kimse tenkit edemez, çünkü en iyisini ben bilirim, ben düşünürüm demek yanlışın içinde olduğunu konuşmadan haykırmaktır.
Mantıklı olan insan amaç ve araç arasında ki dengeyi bulan insandır. Bulamazsa başarılı olamaz. Ulaşmak istediğin amaca lazım olan araç yeterli değilse amaca ulaşılamaz.
Hırsla, öfkeyle, benlik duygusuyla başlanan iş de başarı olmaz. Tenkide, uyarıya, ikaza açık olan insanda başarı görülür.
Her insan kuldur, insandır hata da yapar, yanlışta yapar. Önemli olan bunu kasıtlı yapmamasıdır.
Eğer insan sadece kendini düşünerek hatalar yapmaya, kendi kendilerini imha edecek yolar bulmaya devam ederlerse korkarım ki yılan ve testere hikâyesindeki sonu yakalarlar.
“ Yılan bir marangoz dükkânına girer. Karşıda parıldayan nesneyi görür ona doğru ilerler. Işıldayan şey testeredir. Testerenin yanından geçerken kuyruk kısmı testereye değer, bu uyarıya dikkat etmez ve yaralanır. Derhal tepki gösterir ve döner testereyi ısırır. Bu seferde ağzı yaralanır, çok sinirlenir, bu uyarıda yeterli olmaz ve testereyi bütün gücüyle sarar ve sıkar.
Bu yılanın sonu olur, akılsızca, düşünmeden hareketle kendinin sonunu getirmiş ve kendi kendini öldürmüştür”
İnsan hayatta sadece kendi açısından ve kendi yararına düşünmemelidir. Eğer bencil davranır ve çalışırsa, yani başkasını bitirmek istedikçe kendisi biter.
İnsan, insani özelliklerini özelliklede sevgi, dürüstlük, adalet, hukuk, vicdan ve samimiyet özeliğini kullanmalıdır.
Hem kendi hem de yaşadığı toplum için.