Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

GENÇLİĞE ŞUUR VERMEYENLER GELECEĞE İLGİSİZ DEMEKTİR

18 Nisan 2019 - 21:08

GENÇLİĞE ŞUUR VERMEYENLER GELECEĞE İLGİSİZ DEMEKTİR

                Aynaya bakanlar tabii ki aynaya akseden görüntülerini görürler. Bu normaldir ama hayat aynasında görülmesi gereken başka gerçekleri de görmek için öngörü gereklidir.

Kendinizi görmek çok önemlidir ama gördüğünüzün şuurunda olmak daha önemlidir.

Aynada karşımıza çıkan zahiri görüntüler, saç güzelliği, cildin kadifeliyi yani yapısal görüntülerdir. İşte şuurlu bakılır ve görülürse zahiri görüntünün yanında karakter, ahlak, huy güzelliğinin de bulunması ve görülmesi gerekir.

Görünen güzellik gibi görünmeyen güzelliğin farkına varılmadığı sürece bazı tespitler yapmakta zorlanma olur.

                Güzellikler genelde gençlerde olur. Onlar filizdir, temizidir, geleceğimizdir.

                Yarınlarda başarılı veya başarısız, iyi veya kötü, güçlü veya güçsüz olunması ülkenin gençlerine bağlıdır.

                Gençler körpe, temiz ve aç beyinlidir.

                Kat etmeleri gereken önemli bir yolu vardır. Bu yol hem görerek, hem okuyarak, hem yaşayarak kat edilmesi veya ettirilmesi gereken yoldur.

                Gençlerin kanı çağlayan gibi akar. “Deli dolu” diye tanımlarız. Yeni bilgiyi, yeni görgüyü, yeni olan her şeyi içine almayı düşünen, arzulayan aç beyinleri vardır.

Onlar görerek, dokunarak, yaşayarak, okuyarak, araştırarak almak istediklerine kavuşurlar veya kavuşmaları gerekir. Göz kulak ve beyin bu konuda öneli işlev görür.

Gençlere yaşamları boyunca lazım olacak yeterli bilgi, görgü, ahlak duygusu, inanç, iman, vicdan, adalet duygusu yeterli düzeyde ebeveynleri ve bu işle görevli kurumlar tarafından verilmesi ve onlarla donatılması gerekir.

                Gençlerin bir kısmının günlük heyecan peşinde oldukları söylenilebilir. Kendine kimlik vermiş vatanı ve milleti için düşünme, önerme veya bilgilenme gibi bir ihtiyaç hissetmeyeni, dün bize öğretilen ahlaki davranışları konusunda özürlü olanları da vardır.

Bu tespitlere katılınsa bile genele şamil olduğuna katılmak mümkün değildir. Bunu dillendirenler, genellikle gençlik yaşını geçip hayat yolunun uzun bir süresini geride bırakmış gençlerdir!

Onlarda yaşlarının verdiği huzursuzluğu bu şekilde atmak için konuşmaktadırlar.

                Eğer gençlerin ahlaki, bazı toplum kurallarına ve töreye uymayan hareketler varsa,böyle eksik veya hatalı yetişmenin sorumlusu gençler olmamalıdır.

Sebebini merak edenlere şunu söyleyebiliriz. Cumhuriyeti baz alırsak kuruluşundan bu yana, Büyük Önder Atatürk dönemi hariç yönetimde görev almış hükümetlere, siyasilere, bürokratlara milli eğitimi yönetenlere, özellikle beyaz sateni istediği nakışlarla işleyebileceğini bilen/bilmesi gereken öğretmenlere ve babasıyım, annesiyim diye gururlanan ailesine, bizlere sormak gerekir.

Eğer gerçekten görevlerini yapmışlarsa bugünkü sorun denilen durum ne ile izah edebilir? Seksen beş yıllık cumhuriyetimize başlarken maddi ve manevi çok büyük sorunların üstesinden gelip de kısa sürede yine aynı hatalarla aynı sonuca düşmemiz nasıl açıklanır?

Yedi düvele karşı akıl almaz mücadeleler verip, yüz yıl dahi geçmeden kendi benliğimizden uzaklaşıp bugünkü duruma gelmemize ne diyeceğiz? Dışarının oyunlarına piyon olmak bu kadar kolay mı olmalıydı?

Bu durumun sebebi gençler mi? Yoksa biz görevimizi yaptık diyenler mi?

               Kurtuluş Savaşından sonra ülkemiz de “milli” kelimesini başına almış iki bakanlıktan biri olan Milli Eğitim Bakanlığı gençlerimize mensubu olduğu milletinin milli ve manevi yapısını öğretmek için neler yapmıştır?

               Bir başka örnek de çok yakınımızdadır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. 13 Şubat 1975’de Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu, 15 Kasım 1983 tarihinde K.K.T.C ilan edildi. Kaç yıl geçmiştir. Biri üzerinden 43 yıl diğerinden de 35 yıl. O yıllarda doğan çocuklar bugün 43-36 yaşındadır. Bugün hepimizde biliyoruz ki K.K.T.C. gençliğinin bir bölümü Güney Kıbrıs Rum Devleti ile birleşmek istemektedir. Bundan çıkan sonuç, gençlere gerekli duygu, bilgi ve şuur verilmemiştir. 

Kısacası boş bardağı ne doldurursan o gözükür. Eğer sen geçerli değerlerle doldurmaz da günlük yaşar ve bunu öğretirsen bir idealin yoksa ve olan idealini de çocuklarına aktaramıyorsan elindeki bardağa gözünün önünde Rus votkasını, ABD birasını doldururlar.

Hatta Rum Sirtakisini oynamayı öğretirler.

Unutulmamalı ki açık olan kapıdan girer kameraya alırlar, seyredip, seyrettirip gülerler.