ERMENİSTAN’IN YAPTIĞI KİRLİ OYUN YENİ DEĞİLDİR
Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki mücadele devam ediyor. Veya bir başka anlatımla Azerbaycan, terör devleti unvanına sahip Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarını kurtarma işlemine devam ediyor.
Başlamasından bugüne kadar bu verilen ikinci ateşkes kararı idi. Birincisinde olduğu gibi ikincisinde de Ermenistan tarafı ateşkesi bozdu ve karakterini yansıtarak sivil yerleşim yerlerine füze attı. Yerleşim yerine atılan balistik füze ve toplarla onlarca Azerbaycan Türkünü katlettiler, onlarcasını da yaraladılar.
Dünde insanlık suçu işlemekte becerikliydiler, bugünde alçakça becerilerini devam ettiriyorlar. Veya karakterlerin gereğini ortaya koyuyorlar.
Osmanlı İmparatorluğunda en rahat ve huzur içinde yaşayan azınlıkların başında Ermeniler gelirdi. O kadar sadık davranıyorlardı ki Millet-i sadıka (sadık millet) adı bile verilmişti. Ama Osmanlı zayıflamış ve güçsüzde düşlünce ilk harekete geçenlerin başında Ermeniler vardı. Ve Anadolu da insanlığa yakışmayacak, katliam ve eziyet yaptılar. Binlerce masum Türk insanını, insanlık dışı yöntemlerle şehit ettiler. Kendilerini huzur içinde yaşatan devletin, kendi milletinin insanından ayırmayan yüce gönüllü milletin insanlarının canlarına, mallarına, namuslarına tecavüz ettiler.
Anadolu’da yaptıkları jenosittin tekrarını Azerbaycan Hocalı’da da yaptılar. Binlerce çocuk, hamile, kadın, ihtiyar demediler katlettiler. Şimdide Azerbaycan Türk askerinin önünde arkalarına bile bakmadan kaçıyorlar…
Bugünkü yaşananlar 1991 ve daha sonraki yıllarda da yaşanmıştı. 1991 yılındaki savaşta Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile Kazakistan Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev önderliğinde ve garantisinde anlaşma yapılmıştı. Ermenistan bu anlaşmaya uymadı. Azerbaycan anlaşmaya uyulmadığını göstermek için gözlemci istedi, gelen gözlemci helikopteri Ermenistan tarafından düşürüldü ve ateş kesi bozmuş oldular.
1992 yılında İran Dışişleri Bakanının gayreti ile ateşkes görüşmelerine başlandı, bu arada Ermenistan Hocalı ’da soykırım yapma ahlaksızlığını gösterdi.
Yine 1992 yılın da anlaşma imzalandı. İmzanın atıldığı gün Şuşa’yı, bundan dokuz gün sonrada Laçin’i işgal ettiler.
Yaptıkları bunlarla da bitmiyor. 1992 yılı 26 Ağustos’un da yine Nazarbayev’in girişimi ile Azerbaycan, Ermenistan ve Kazakistan Dışişleri Bakanları ateş kes imzaladılar ama Erivan kısa bir süre sonra bu anlaşmayı tanımadığını ilan etti.
Bugünkü olanlarla karşılaştırılırsa dünkü yaptıkları aynı olduğu görülür. Onun için onlar ateş kes imzalasalar da dikkatli olunması gerekir. O zamanda Azerbaycan’ı meşgul edip, oyalayıp zaman kazanmak ve beklenilmeyen yerden vurmak amacındalar.
Sonuç mu; Azerbaycan harekâta işgal altındaki vatan topraklarının tümünü kurtarana kadar devam etmeli ve sonuçta masaya otururken eli güçlü olmalı, bunun yanında da Bu konuda arabulucu kabul edilen devletlerden oluşan MİNSK grubuna başta Türkiye olmak üzere güvenilir bir iki ülkenin daha katılması için diretilmelidir.
Sonucu Azerbaycan, Türkiye ve Türk dünyası için hayırlı olması dileği ile….
Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki mücadele devam ediyor. Veya bir başka anlatımla Azerbaycan, terör devleti unvanına sahip Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarını kurtarma işlemine devam ediyor.
Başlamasından bugüne kadar bu verilen ikinci ateşkes kararı idi. Birincisinde olduğu gibi ikincisinde de Ermenistan tarafı ateşkesi bozdu ve karakterini yansıtarak sivil yerleşim yerlerine füze attı. Yerleşim yerine atılan balistik füze ve toplarla onlarca Azerbaycan Türkünü katlettiler, onlarcasını da yaraladılar.
Dünde insanlık suçu işlemekte becerikliydiler, bugünde alçakça becerilerini devam ettiriyorlar. Veya karakterlerin gereğini ortaya koyuyorlar.
Osmanlı İmparatorluğunda en rahat ve huzur içinde yaşayan azınlıkların başında Ermeniler gelirdi. O kadar sadık davranıyorlardı ki Millet-i sadıka (sadık millet) adı bile verilmişti. Ama Osmanlı zayıflamış ve güçsüzde düşlünce ilk harekete geçenlerin başında Ermeniler vardı. Ve Anadolu da insanlığa yakışmayacak, katliam ve eziyet yaptılar. Binlerce masum Türk insanını, insanlık dışı yöntemlerle şehit ettiler. Kendilerini huzur içinde yaşatan devletin, kendi milletinin insanından ayırmayan yüce gönüllü milletin insanlarının canlarına, mallarına, namuslarına tecavüz ettiler.
Anadolu’da yaptıkları jenosittin tekrarını Azerbaycan Hocalı’da da yaptılar. Binlerce çocuk, hamile, kadın, ihtiyar demediler katlettiler. Şimdide Azerbaycan Türk askerinin önünde arkalarına bile bakmadan kaçıyorlar…
Bugünkü yaşananlar 1991 ve daha sonraki yıllarda da yaşanmıştı. 1991 yılındaki savaşta Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile Kazakistan Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev önderliğinde ve garantisinde anlaşma yapılmıştı. Ermenistan bu anlaşmaya uymadı. Azerbaycan anlaşmaya uyulmadığını göstermek için gözlemci istedi, gelen gözlemci helikopteri Ermenistan tarafından düşürüldü ve ateş kesi bozmuş oldular.
1992 yılında İran Dışişleri Bakanının gayreti ile ateşkes görüşmelerine başlandı, bu arada Ermenistan Hocalı ’da soykırım yapma ahlaksızlığını gösterdi.
Yine 1992 yılın da anlaşma imzalandı. İmzanın atıldığı gün Şuşa’yı, bundan dokuz gün sonrada Laçin’i işgal ettiler.
Yaptıkları bunlarla da bitmiyor. 1992 yılı 26 Ağustos’un da yine Nazarbayev’in girişimi ile Azerbaycan, Ermenistan ve Kazakistan Dışişleri Bakanları ateş kes imzaladılar ama Erivan kısa bir süre sonra bu anlaşmayı tanımadığını ilan etti.
Bugünkü olanlarla karşılaştırılırsa dünkü yaptıkları aynı olduğu görülür. Onun için onlar ateş kes imzalasalar da dikkatli olunması gerekir. O zamanda Azerbaycan’ı meşgul edip, oyalayıp zaman kazanmak ve beklenilmeyen yerden vurmak amacındalar.
Sonuç mu; Azerbaycan harekâta işgal altındaki vatan topraklarının tümünü kurtarana kadar devam etmeli ve sonuçta masaya otururken eli güçlü olmalı, bunun yanında da Bu konuda arabulucu kabul edilen devletlerden oluşan MİNSK grubuna başta Türkiye olmak üzere güvenilir bir iki ülkenin daha katılması için diretilmelidir.
Sonucu Azerbaycan, Türkiye ve Türk dünyası için hayırlı olması dileği ile….
FACEBOOK YORUMLAR