Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

BİR GÜN ABD İLE KARŞI KARŞIYA GELECEKTİK

13 Ağustos 2018 - 23:17

BİR GÜN ABD İLE KARŞIKARŞIYA GELECEKTİK

ABD ile aşikâr bir ekonomik savaş yaşanmaktadır. Dolar 7 TL yi aşmıştır.

Bu sonuca gelmenin tartışılmasının zamanı değildir ama bazı gerçeklere de göz atmadan olmaz.

Türkiye de ekonomik sıkıntının yaşanacağı bazı ekonomistler tarafından “Ekonomimizde yapısal dengesizliklerin olduğu, dolar bazında döviz borcumuzun büyüklüğü, ekonomimizde ki kırılgan durumuyla ilgili yeterli tedbirler alınmadığı  ” dillendirilmekteydi. Hatta alınması gerekli tedbirlerde gecikmeler olduğunu da dillendirdiği bir süreci de yaşadık.

Gerekçe olarak ortaya konanlardan bazılarını ve ekonomist olmayanlarımda fark ettiği gelişmeleri beraber gördük. “Çok az üretiyor, çok fazla ithalat yapıyorduk. Ve bunun karşılığı dolarla borçlanıyorduk”, yani üretici değil tüketici bir toplum hastalığını yaşıyorduk. Gelir getiren yatırımlar yapmak yerine sadece inşaat sektörüyle, yol ve çevre düzenlemesine harcanan meblağ ile ekonomiyi dengeli sürdüremez duruma gelinmişti.

Can alıcı kısmı 16 yıllık süre zarfında halktan alınan vergiler ve 95 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kazanımlarının özelleştirme marifetiyle satılmasından doğan gelir in harcanmasına rağmen krize düşmemizdir.

Bunlar bizim iç hatalarımız. Artık krizi atlattıktan sonra konuşulup, tartışılacak şeylerdir.

Gelelim ABD yönüne. ABD nin Trump yönetimi, bir elinde beyzbol sopası diğer elinde kendilerine göre cezalandıracağı devletlerin boğazını sıkmak için kullanacağı iple gezmektedir. Bu vahşi Deli Dumrul’luk durum şimdiye kadar devletlerarasında yapılan despotizmin gelişmiş son örneğidir.

ABD ile gerekçesi ne olursa olsun karşı karşıya gelinmiştir. Amerika her zaman Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendi kontrolünde olmasını istemiştir. 1947 yılından bu tarafa da öyle veya böyle muvaffak olmuştur. Kontrolü elinden kaçırdığı zaman da riski ne olursa olsun müdahalede bulunmak istemiş ve bulunmuştur da.

Hele Türkiye Cumhuriyetinin Savunma sanayiinde atılım yapması onların affedemeyecekleri bir davranıştır.

Bununla beraber Rusya, Çin gibi ülkelerle yakınlaşmak, siyasi, ekonomik, ticari ilişkiler geliştirilmesi onlar için rahatsız edici bir durumdur.

Geçmiş yıllarda Johnson mektubu marifetiyle Rahmetli İnönü’yü haklı davamız Kıbrıs konusunda geri adım attırmışlardı. Daha sonra Ecevit’in liderliğindeki koalisyon hükümeti zamanında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtından sonra da ambargo uygulanmıştı.

FETÖ terör örgütüne destek verilmesi, Irak ve Suriye’de PKK/PYD/YPG terör örgütüne silah ve siyasi destek vermesi, onları silahlandırıp beraber hareket etmesi hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.

ABD bu bölgede İsrail’e destek verecek ikinci bir uydu devlet kurmak istemektedir. Bu da bölücü Kürtlere kurduracağı Kürt devletidir. Bunun önündeki en büyük engel Türkiye’dir. Ayrıca Türkiye’nin gelişmesi büyümesi Orta Doğu ve Balkanlarda nüfuz sahibi olması ABD nin nüfuzunun zayıflamasına nedendir.

Bunlar da gösteriyor ki mutlaka bir gün ABD ile karşı karşıya gelecektik. Nitekim gelindi de. Şimdi aleni ekonomik savaş yaşanmaktadır. Bu savaştan yara alacağımız bellidir ama yarınlara daha dik, istiklal ve istikbal kaygısına düşmeden yaşayabilmemiz için bu savaş bir ve beraber olarak İktidarı ve muhalefetiyle birbirlerini ötelemeden, sorumluluk çizgisinin dışında tutmadan, omuz omuza verilmelidir. Birlik beraberlik halinde verilecek bu savaşın karşılığı bize olumlu sonuçlar getirecektir.

Rusya, Çin gibi güçlü devletlerle karşılıklı iyi ilişkiler kurularak, Avrupa’dan kopmadan ABD ile verilecek mücadelenin sonucunun bize olumlu ABD ye ise olumsuz sonuçlar getirecektir.

Birde yönetenlerimiz şuna dikkat etmelidir. Anonim bir söz var. “ Söz sahibinden önde yürümemelidir” yani yönetim konumunda olanlar, çok düşünüp az konuşmalıdır. Heyecanla, acelece söylenen sözler zamanla söyleyene sıkıntı vermektedir.

Birlik ve beraberlik sergilenerek yapılacak bu savaştan galip çıkılmalı, Türklüğün Türk Devletinin yarınlara daha sağlam basacağı ortam yaratılmalıdır.