Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

TANIYABİLDİNİZ Mİ?

01 Şubat 2018 - 23:26 - Güncelleme: 02 Şubat 2018 - 00:42

TANIYABİLDİNİZ Mİ?

(1)

Geçen yüzyılın başlarında Manisa’da çekilmiş bir fotoğraf var.

Yaklaşık olarak bütün Manisalılar tarafından bilinen bir obje var bu fotoğrafta.

Alıcı gözle bir bakar mısınız lütfen.

Bir iki dikkatli bakıştan sonra sanırım size tanıdık bildik gelen bu objeyi fark etmişsinizdir. Evet yanılmıyorsunuz, fotoğrafta gördüğünüz çeşme şimdilerde Sultan Camii ile Muradiye Camii arasında bulunan Saruhan Parkının kuzeybatısındaki çeşmenin ta kendisidir.

            Belki çoğumuzun yanından geçerken çok dikkat etmediğimiz hatta ne kadar güzel de olsa mimari açıdan diğer çeşmelerimize benzemediğinden yakın zamanlarda yapıldığını düşündüğümüz çeşme bu çeşmedir.

            Manisa’nın eski Perşembe pazarının kurulduğu Murat Caddesine, Sultan Camii ve Karaköy istikametinden girip çıkanların soluklandığı bazen pazar alışverişi sonrası buluşma noktası olarak kullandıkları adeta adı konmamış bir misafirhane görevi gören çeşme.

            Fotoğraf 1922 yılına aittir. Üzerinde herhangi bir kitabe bulunmayan bu çeşmenin kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Prof. Dr. Hakkı Acun mimari özelliklerini dikkate alarak XIX. Yüzyıl içinde yapılmış olabileceğini söylüyor.

            Çok naif bir sanatkârın eseri olduğu, üzerindeki detaylardan kolayca anlaşılabilmektedir. Suyun yukarıdan aşağıya doğru belli bir estetik görüntü sergileyerek akması planlanmış. Bu gibi çeşmeler aslında selsebil olarak adlandırılmaktadır.

            Çeşme yukarıdaki fotoğrafta şu anda bulunduğu Saruhan Parkı’ndan farklı bir konumda görünüyor. Peki, o zaman Fotoğraftaki yer neresi?

            Sayın Hakkı Acun “Manisa’da Türk Devri Yapıları” adlı kitabının çeşmeler ile ilgili bölümünde bu selsebilin yerini şu şekilde anlatıyor; “Bu çeşme eskiden Derviş Ali Mahallesinde cadde üzerindeki Rum Kilisesinin meydana bakan dış duvarında idi. Kilise ve müştemilatı sonradan Memleket hastanesi olarak kullanıldı. Yeni Hastane yapılınca burası yıkıldı. Birinci Anafartalar mahallesindeki Paşa Evi güneyindeki dış duvarında kalan çeşme sonra oradan buraya (Saruhan Parkına) getirildi." Hakkı Acun bu bilgiyi Nusret Köklü' den almıştır. Yani kısaca çeşmenin fotoğraftaki eski yeri şimdiki Kitapsaray’ ın karşı tarafına düşmektedir.

            Manisa’mızın değerli büyüklerinden Sayın Tezcan Karadanışman “Manisa Bizimdir” isimli kitabında bu konuyu şu şekilde yazmıştır. “Yangından sonra yanmadan kurtulan iki kiliseden biri olan ve uzunca yıllar devlet hastanesi görevi gören daha sonra sıtma mücadelesi başkanlığı ve hükümet tabipliği olarak vazife ifa eden bu kilise İspetalya Kilisesi’dir. Çeşme bu kilisenin giriş kapısının yanında bir duvara tespit edilmiştir. Sonraki yıllarda binanın bir bölümü Astsubay gazinosu diğer bölümü de Tugay Komutanı lojmanı olarak kullanılmaktadır. Çeşme kiliseden hatıra olarak çıkarılmış Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği’nde rahmetli Hasan Soytürk’ ün başkan olduğu sırada şimdiki yerine taşınmıştır.” Tezcan Bey’in ifadelerinden de hem kilisenin adını hem de tam olarak nerede bulunduğunu öğreniyoruz.

(2)

Manisa’daki tarihi eserlerin anlatıldığı muhtelif eserler mevcuttur. Bu eserlerde bahse konu selsebil anlatılmakta olup bugüne kadar ilk yerinin fotoğrafını görememiştik.   Gelelim, çeşmenin yani selsebilin eski fotoğrafının hikâyesine.

            Türkiye’de I. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası misyonerlik faaliyetleri ve Ermeni meselesi ile ilgili bazı arayışlar içindeydik. Değerli Mustafa Özkösemen Bey, konu ile ilgili elinde bir dergi olduğunu oradan tıpkıçekim yaptığını ve vermek istediğini söyledi (Popüler Tarih Dergisi 2002 yılı sayı 19). Buluştuk ve kopyaları aldım. Eve geldim ve okumaya başladım. Çok ilginç bir konu anlatılıyordu.

            Yakın Doğu Yardım Heyeti isimli Amerikan menşeli bir dernek, Türkiye’de yardım faaliyetlerinde bulunmak üzere Anadolu’da bir heyet ile geziye çıkıyor. Gezi toplamda 40 gün sürüyor. Heyete tercümanlık yapan kişi Ekrem adında bir Türk gencidir. Ekrem İstanbul’da bıraktığı nişanlısına seyahat boyunca toplam 11 mektup yazar ve bu mektuplara toplam 42 fotoğraf ekler. Mektuplarda memleketin genel manzarasından bahseder. İşte bu fotoğraflardan birine dergide küçük bir şekilde yer verilmiştir. Fotoğrafın tanımlamasında ise “Manisa’da Hilal-i Ahmer Dispanserinde” yazıyordu. Yani yazı konusunun ve kullanılan fotoğrafın bizim yazımızın konusu olan selsebil ile hiçbir alakası yoktur. İlk anda fotoğrafta duvara sabitlenmiş olarak görünene çeşme dikkatimi çekti. Fotoğrafa biraz daha yoğunlaşınca, önceden okumuş olduğum Sn. Hakkı Acun ve Tezcan Karadanışman Beylerin bu çeşmenin yerini tarif ettikleri satırlar hatırıma geldi. Sonrasında yeni ve eski halini yan yana getirince şüphe götürmez şekilde emin oldum.

            Toplumumuzda “Neye niyet neye kısmet” diye bir söz vardır. Bu fotoğraf ile Manisa’nın kültürel miraslarından birinin daha geçmişi konusunda, yazılı bilgileri tamamlayıcı ve tatmin edici görsel bilgiye ulaşmanın, anlatılması güç hazzını yaşadım. Bizden önceki büyüklerimizin çalışmaları ile günümüze ulaşabilen eserlerden olan bu çeşmeyi bundan sonraki nesillere de sağ salim teslim etmek bizlerin görevi.

Erkan AKBALIK  

 

[1] Popüler tarih Dergisi, yıl 2002, sayı 19, sayfa 52

[2] Vakıflar Genel Müdürlüğü internet sitesi, www.vgm.gov.tr

 

Son Yazılar