Ergül ALTAŞ

Ergül ALTAŞ

[email protected]

AYNA

25 Aralık 2018 - 09:23

AYNA

Ayna ayna söyle bana! Benden güzeli, bilgilisi, akıllısı var mı bu dünyada?

Ayna konuşmasa da olur. Soruyu soran zaten biliyor cevabı. Kişisel gelişim uzmanlarının konferans adı altında yaptıkları şovların ve yazdıkları yüzlerce kitabın şişirdiği egomuz dile geliyor: Senden güzeli, bilgilisi, akıllısı yok dünyada beyim, paşam, sultanım, diyor.

Kendini dev aynasında görme bir furya gibi sardı çevremizi. Meziyetlerini saymaya başlayan buradan aya yol yapıyor. O yola düşüp soluğu ayda alıyor. Orada durup millete tepeden bakıyor.

Gönül aynasına dönüp bakan yok. Orada durumun içler acısı olduğu seziliyor. Bakıp iç karatmanın, moral bozmanın âlemi yok. Gözlerinin altında torba, yüzünde kırışıklık istemiyorsan pozitif ol. “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol,” sözünü unut. Görünmek istediğin gibi olabilmekte bütün marifet. Cilalı imaj devri diyorlar buna.

Elimizde çok satanlardan bir kitap, her ay değiştirilen saç boyası, son moda giyim kuşam, ha ha, hi hi aynada oluşturmak istediğimiz görüntü için. Bize bir imaj maker gerekli. O herşeyi halleder. Kürkümüzle karşılanma pekiyi, ya kültürümüzle uğurlanma! Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.

Çıktığı kabuğu beyenmeyen haramzadeler medeniyetimizin baştacı olan iç güzelliğini, gönül zenginliğini bilmezler; papağan gibi “Batı, Batı!” diye sayıkladıkları dünyanın dışa, maddeye, görüntüye verdiği değere taparlar. Batı’yı bundan ibaret görmenin cahilliğini çağdaş olmanın gereği diye satarlar alıcı bulabilirlerse. İki laflarından biri “Bizden adam olmaz,”dır. Kendileri nasıl olmuş? Hiç sormayın.

Karşısındakini aptal sanan aptalların yekûnu bütün zamanları çoktan geçti.“Sen sana ne sanırsan/Ayruğa da onu san,” diyen Yunus’un sözü yankı bulmuyor gönüllerde. Eller kötü, o iyi. On parmağınsa, on marifet. Bilsin bilmesin, her konuda ahkâm kesecek özgüvene sahip.

Adam söze ‘ben’ diyerek başlıyor, ‘ben’ diyerek bitiriyor. “Sen neymişsin be abi!” Bizde oluşturmak istediği etki bu. Ben demenim terki edep görüldüğü günler mazide kaldı.

Aynalara görüntü vermek için harcadığımız zaman ve çabayı aynalara düşen görüntümüzü anlamak için harcasaydık şüpesiz bugünkü halimiz daha iç açıcı olurdu.

İçi, özü ihmal edip dört elle kabuğa, dışa sarıldık. Aynaya baktığında kaşından, gözünden, yüzünden geçip günah ve sevaplarıyla kendini görebilmek er kişinin işidir. Her kişi kendini aldatmaktadır.

Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur gönül aynasını karartır. Sırları dökülen aynada seçilmez olur güzel ile çirkin. Aynalar yalan söylemez, ama ona bakanlar söyler.

Bir çift tatlı söz çiçek bahçesine çevirir dostun yüzünü. Ay gibi ayaydınlık yüzün şavkı vurur gönül aynasına. Tebessüm olur yansıtır aynaya ruhun güzelliklerini. Karanlıklar sırlanır, karanlıkta kalır.

Burnundan soluduğun bir demde öfkeni tepene çıkaran olayla yakından uzaktan ilgisi olmayan bir masum çıkar yoluna. Terslersin, surat asarsın, kırıp dökersin bir garip yüreği. Sen o’sundur.

Seni, için ve dışınla olduğun gibi şeksiz ve şüpesiz gösteren ayna davranışaların, haksızlık karşısındaki tavrın, hakkı tutup kaldıran elindir.

Arkadaşın, eşin dostun, senin aynandır. Onlara görünür gerçek yüzün, huyun suyun, göremediğin karanlık yüzün; onlarda görürsün sen kendini. Konuşurken, yüzlerine, gözlerine bakarken. Oturup kalkışın, yolda yürüyüşün, bir yetim başını okşayışındır aynada senin görünüşün.

Nasıl göründüğünü merak eden çevresine baksın. Tanıdıklarına, birlikte çalıştıklarına, oturup kalktıklarına. İnsanı olduğu gibi gösteren ayna çevresidir.

            O, sabah akşam karşısına geçip “Ayna ayna söyle bana. Var mı dünyada benden güzeli, akıllısı, beceriklisi, işbileni …” diye sorduğumuz ayna dile gelse, alımlı ve calımlı gözlerimizin ta içine bakıp “Sen dünyadaki milyarlarca insandan herhangi birisin işte. İyi ve kötü yönlerinle beşersin, şaşarsın, düşersin,” dese, yüzümüze tokat gibi çarpan bu hakikatle aynaya yansıyan gerçek yüzümüzü görür müyüz acaba?