Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

[email protected]

TÜRKLER’İN KÜLTÜREL KODLARI

08 Ekim 2018 - 18:52

TÜRKLER’İN KÜLTÜREL KODLARI

 

TURKS’S CULTURAL CODES

                                                               Ceyhun DEMİRKOLLU

                                                               [email protected]

 

  

ÖZET: Türklerin evrensel insanlık âlemine yaptıkları katkılar günümüze olumlu olarak yansımaktadır. Bunu; Türklerin eski topraklarında halen yaşamlarını sürdüren toplulukların ifade ve rehberlik çağrılarından anlamaktayız.

Türk yönetimleri adalet üzerine tesis ettikleri devletlerini, yine adalet üzerinde yürütmekte sağlam bir sözbirliği içerisinde olmuşlardır.

Yaradan’ın sıfatlarından birisi de “Adalet”dir. Yine yönetimsel makam ifadelerinden Vali ve Kayyum esmaları da Hak isimlerindendir.

Emperyal maksatlara dayanmayan ve ardında ilahi ölçekte yönetim anlayışına sahip olan yönetimler çoğunlukla rehber konumda hüküm sürerler.

Türkler gelinen noktada; süratle birleşebilecek kadar toplumsal, siyasal, psikolojik öğelerde hemfikirdirler. Bu güçlü bir milliyetçiliktir. Bu milliyetçilik aynı zamanda; ırksal olmaktan uzak evrensel ölçütlerde adalet, eşitlik ve özgürlük dağıtabileceklerine dair güçlü bir tutkuyu içinde barındırır.

Ayrıca Türkler; bilim, doğa, mutluluk, akıl, erdem ve faydacılık üzerine evrensel değerleri koruyup, geliştireceklerine dair inançlarını artırarak insanlığa sunmaya hazırdırlar.

Bu çalışma ile; gelecekte Türklerin tarih sahnesinde neden rehber olarak önemli roller alabileceklerine dair alt bilgilere, yani kültürel kodlarına yer verilmek istenmiştir.

 

Anahtar sözcükler:  adalet, insanlık, kültür, evrensel

 

ABSTRACT: The positive effects of the contributions of Turkish civilization to humanity has been observed today’s world. It could be understood through the agency of statements and guidance of communities that keep living on the ancient Turkish lands.

Throughout the history, Turkish governments has always agreed on the idea of a fair state.

One of the God’s name is Justice. Also, governor and al-qayyum which are the administrative office expressions are the names of God.

Governments that does not depend on imperial purposes and have divine manner of rule generally rule over as guides.

At this point, Turkish people could rapidly be the same mind about social, political, and psychological elements. It is a strong nationalism. At the same time, this nationalism contains passion about distributing the justice, equality, and freedom that are far away from racism.

Turkish people are ready to present their beliefs to humanity while protecting and enhancing universal values such as science, nature, happiness, reason, morality, and pragmatism.

With this study, information about why Turkish people have important roles as guides on stage of history, -in other words- cultural codes are provided.

 

Key words: justice, humanity, culture, universal

 

 

GİRİŞ

 

Evrensel insanlık âleminin gelişme çağlarında toplumlar, üretim biçimleri ile başka toplumlara da model olmuşlardır. Aynı üretim biçimleri ile sosyal yapı ve güvenlik anlamında insanlığın derinlikli yapılarına nüfuz edebilmişlerdir.

Önceleri aç kalmadan yaşama arzusu ve güvenlik endişeleri ile topluluklar bir araya gelmişlerdir. Ardından kültürel şekillenmelerinin adalet içerisinde kabul görülmesi miktarınca büyüyerek imparatorluklara dönüşebilmişlerdir. Bu mevcudiyetin, maddi ölçeklerden ziyade manevi harslar ile varlıklarını sürdürülebilir kılabileceği artık anlaşılmıştır.

Büyük fetih yapabilen yönetimler, adaletten uzak düştüklerinde ömürlerini yitirmeye başlamaktadırlar

Ancak bu tanımlama dışına düşen başka sebepler görünse de adalet sarmalına takılarak güç yitiren birçok örnek önümüzde durmaktadır.

Durum Türkler için de tam bir gerçeklik içinde tezahür etmiştir. Türk adı, soyu, yurdu Mete’den günümüze çelikleşmiş bir şekilde birlikte anılmıştır.

Hz. Nuh, Yafes ve oğulları, Göktürkler, Hunlar ile Avrupa’ya uzayan; Avar, Hazar, Peçenek ve Oğuzlar aynı pınarın kollarıdır.

Uygurlar ise Doğu’da gelişmesini sürdürmüşlerdir. Oğuzlar Batı’ya yöneldikçe yerlerini Karluklar devralmış ve boşluk bırakılmamıştır.

Ardından Batıdaki Türkler ile Karahanlılar yerleşik potada birlikteliklerini sürdürmeye başlamışlardır.

Kuzey’de Kırgız ve Kıpçaklar, Batı ve Güney Rusya’da Volga ve Tuna Bulgarları ile Macarlar alanlarında hüküm sürmüşlerdir.

Çinliler daha Göktürkler zamanında “Türk” ifadelerini yazışmalarında kullanmışlardır.

Bizanslılar ile Latinler;  bizim gibi Selçuklu/Osmanlı ayrımı yapmadan daha doğru bir şekilde bu Türkler’in hepsine “Türk”,  yaşadıkları yerlere ise “Türkiye” demişlerdir. Anadolu için “Turca Minor”-“Küçük Türkiye”, Ortaasya için “Turcia Major”-“Büyük Türkiye” ifadeleriyle “Türk devleti” anlayışını kabullenmekteydiler.

Araplar ise; “Türk dünyası” için “Arz üt-Türk” demeyi tercih etmişlerdir (Ögel, 2001).

Bunlar kabul görür ve tatminkâr ifadeler olarak karşımızda durmaktadır.

Düşmanına dönüşebilme yeteneği yüksek olan Türklerin, dünyevi özümsemelerini çağlara göre dengeleme-ilerleme adına kullandığına tanıklık ediyoruz. Öte yandan bazı dönemlerde bu içsel dönüşüm manevi harsına zarar verebileceği endişesine yol açabilmektedir.

Tanzimat ve devamı denilebilecek gelişim eşiklerinden Türk devrimi böyle bir eşiğin uç örneklerindendir (İnalcık, Seyitdanlıoğlu 2012).

 

TÜRK KÜLTÜRÜNÜN DEĞİŞİM EVRELERİ

 

Türk kültürün maddi ve manevi harmanı önemli  oranda ezoterik bir yapıyı da içinde tutar. Bu gerçeklik, sebeb-sonuç ilişkisi ile izah edilemeyecek biçimde orada durmaktadır. Türklüğün kurtuluş ve bekasına hizmet eden yapı asıl burada aranmalıdır (Güvenç, 1997). Bu sarmal, Batıni ve determinist anlamda incelemeyecek ölçekte kendini gizleyebilmektedir.

Biz bu çalışmada ölçülemeyen bu sarmalın özüne yani manevi kültürün kaynaklarına değin bir açıyı genişletmek istedik.

Aşağıda Türkler’in dönüşüm evrelerine yataklık eden temel değerleri üzerinden geleceğe dair yeni bakış açıları elde edilmek istenmiştir.

 

Türk Dili

 

Türk dili efsane ve yazışmaların başlangıcından beri semavi-ilahi metinlerle doludur. Örneğin gök ve turkuaz sözleri birlikte temalaşmıştır.

Türk dilinin grameri, sadeliği,  anlatım üslubu edep ve ahenk içerisindedir (Hacip, 2008).. Türk dili değişik alfabeler ile kullanılsa da anlatım zenginliği yüksektir (Andreas, 2009).

Osmanlı Devleti’nde kullanılan dile rağmen; Türkçe, Arabi-Farisi, Kril ve Hazara’da ile kullanılan dil anlam bozulmasına uğramadan yerini muhafaza etmiştir. Bu sağlam bir yapıya işaret eder.

 

Türklerin Aile Kurma Gelenekleri

 

Babaerkil aile yapısının dışarıdan kız alarak görücülük usulünü kullandıkları bilinmektedir. Aile, orduya temellik edip yine onu donatan bir amaç edinmiştir. Miras ve çocuk yetiştirmede töreye dikkat edilirdi. Kadın “ulu” erkek “koca”dır.

 

Türkler’in Beslenme Biçimleri

 

Türkler kendi sürülerinin etini yer, derisini giyer, savaş zamanında ise atına biner kılıç kuşanıp ok ve yayını kuşanırdı. Sofra adabı ise tam bir tören niteliğindedir.

 

Türk Soyunun Hiyerarşisi ve Millete Dönüşümü

 

Ordu ve halk bir bütünlük içerisinde varlıklaşmışlardır.

Devleti oluşturan deneyimli soylar “boy, oba, oymak ile bütüne giden yolu kurgularlardı. Bu hiyerarşi sınıf temelinin ötesinde bir özelliktedir.

Türkler’in yabancılara karşı konukseverliği ise üst düzeydedir. Misafir evleri daha sonra odalara veya selamlıklara dönüşmüştür. Günümüzde bu devam etmektedir. Anadolu’da Türk beylikleri bu yapılanmanın o dönemki tezahürü olmaktadır (Dikici, 1998).

Atatürk devrimi ise (Mango, 2004) çağdaşlaşmanın son evresinde yakaladığımız önemli bir eşiktir (Kili, 1998). Türk milli mücadelesi her safhası ile geçmiş destanların özünü ortaya koyar niteliktedir (Adıvar, 2012).  Günümüzde ise bunun örnekleri yine verilmektedir. Bu sönmeyecek Türk ruhunun fraktal yapısına işaret eder (Ortaylı, Küçükkaya 2012).

 

Türk Milleti’nin Vatan ve Devlet Anlayışı Ekseninde Töre Anlayışı

 

Türk yurdu ekonomi ve güvenli sınırlarındaki dokunulmazlığın çelikleşmiş ifadesi olarak karşımıza çıkar. Bu durum yazılı olmayan bir töre ile korunur ve sürdürülür. Devletin siyasal sınırları vatanı oluşturur. Ancak ölümüne korunur. Devlet bunun için vardır (Grousset. 2010).  Anadolu’da bu durum yerleşmenin her safhasında kendini göstermiştir (Koca, 2012).

 

Türk Töresi İlahi Bir Kökene Sahiptir

 

Türk kavimleri millete dönüşerek hızla devletleşebilecek sürat ve yeteneğe sahiptir. Bu arzu ilahi temellidir. Adalet düzen için göklerden gelen bir yetkiye dayanarak itaati de öngörmekteydi. Bu inanış tamga ve diğer sembollerde kendini somut biçimde göstermiştir. Baburname’de bu tür daha bariz izlere rastlanılmaktadır (Babur, 2006).

 

Türk Kağanı ve Ordu

 

Lider anlayışı Türk töresinin vazgeçilmez karar mekanizmasının tek ruhunu temil eder. Bu keyfiyet tasarrufundan öte meşveretin hakim olduğu bir mekanizmanın varlığı anlamındadır.

 

Türkler’in Yönetim Aşamalarının Evreleri

 

Türkler ilahi temelli yapılarını laisisizm temeline evirerek teşkilat ve idare yapılarını düzenlemişlerdir (Ortaylı, 2012). Türkler modernleşme yolunda adımlar atmaya sürekli gayret etmişlerdir (Ortaylı, 2008).

Anayasa ve kanunlar noktasında meclisler ve kurullar ile zamanın şartlarını takip etmişlerdir. Bu aşamalarda yabancı ulusların istismar ve tehditlerine de maruz kalmışlardır. Özellikle Osmanlı dönemi bu örneklerle doludur (Ortaylı, 2007).  Demokratikleşme safhalarında ithal edilen düzenlemeler yönetimleri altındaki toplulukların özerklik talepleri ile sonuçlanmıştır.

Ancak güçlenme safhalarında ise bu gelişme tersine dönerek tekrarlanmıştır. Anayasa yapımları ise toplumsal oydaşmadan uzak olarak çoğunlukla değişime uğramıştır (Tanör, 2012). Tanzimat’tan günümüze doğru yapılan değişiklikler tabandan değil, tabana doğru yapılan düzenlemeler ile gerçekleştirilmiştir (Eryılmaz, 2010).

 

Türkler’e Has Kimi Gelenek ve Görenekler

 

Bir şehir kurulurken; suya atılan taşın, merkezden dalgalar halinde yayılması gibi, önce bir camii/mescit yapılır ve onların etrafında evler oluşturulurdu.

 

 

TÜRK KÜLTÜRÜNÜN GELECEĞE YANSIMASI

 

Türk kültürü salt gerekircilik şablonu ile anlaşılıp tarif edilemeyecek bir yapısallığı içerisinde barındırmaktadır. Ancak bu saçaklı duruma yanlızca tarih penceresinden göz atıldığında bile aynı düzlemdeki çok çeşitlilik oldukça dikkat çekicidir. Buradan şunu anlamalıyız; bu ilahi ve ezoterik yapıdan tamamen yalın bir metafor gibi durmamaktadır.

Tarih sahnesinde yer alan Türkler’in asimetrik çıkışları ezber bozar niteliktedir.

Türk devrimi başlı başına ayrı bir oluşumdur. Atatürk önderliğindeki darbe ve ihtilal, milletin katılımı ile süratle devrime dönüşerek mucizevî ve destansı yapıya kavuşmuştur.

Sosyolojik kuramlar yıllar sonra asimetrik kavramını terminolojilerine ithal ederek kavram oluşturmuşlardır. Günümüzde Türkler’in sınır ötesinde süper güçlere orantısız asimetrik bir meydan okumasına daha şahit olunmaktadır.

Bu saçaklı ve sarmal yapının mevcudiyetine değin olağan bir örnektir.

Doksanlı yıllarda çözülen kutupsal mekanizma öncesi güç toplayan Türklük şuuru emperyal mekanizmalara oyun kurucu olduğunu yine göstereceğine dair işaretini göndermiştir. Bu batı kavramları ile hemen izahı mümkün olmayan bir metafor olarak kabul edilmelidir.

 

YÖNTEM

 

Çalışmamızda; Türkler ile ilgili bilinen hususların tekrarına gidilmekten ziyade edinilen kanaatlerin çok tartışmaya yol açmadan genel bir değerlendirmesinin yapılması tercih edilmiştir. Türk kültürünün dönüşüm evreleri yeterince kaynak mecrasını zaten içinde barındırmaktadır.

Türk kültürünün saçaklı yapısının sağlam yanına özel bir dikkat çekilerek gelecekteki yansımaları yakalanmak istenmiştir. Böylece zor zamanlarda özüne süratle dönüşebilen Türk Milleti’nin bu ezoterik yanı ortaya serilebilecektir (Öymen, 1999).

 

BULGULAR

 

Bu çalışmada elde edilen bulgular göstermektedir ki; Türk Milleti’nin bu fraktal yapısı diğer topluluklar da görülmeyen ve tanımlanamaz biçimde ayakta kalması ve bekasına yataklık etmektedir.

Tarihin görülen tüm evrelerinde ele geçirdiği düşmanına dönüşürken savunmasını da bir yandan tahkim etmektedir. Bu tahkimat gücünü içinde bulundurduğu kültür kaynağından beslenmektedir (Ortaylı, 2012)..

Görülmektedir ki Türkler en zayıf zamanlarında ve herkesin bittiği yerde adeta yeniden oyun kurabilecek kadar küllerinden yeniden doğabilmektedir.

Tarih sahnesi on altı kez bu örneğe tanıklık etmiştir.

  

SONUÇ

 

Türkler tarih sahnesinde ortaya çıktıklarından beri Dünya’ya yön verenler, onları tamamen yok sayamamıştır. Sömürge peşinde koşanlar planlarını Türk varlığını dikkate alarak yapmalıdırlar. Bu yalnızca jeopolitik bir durum gereği olarak algılanmamalıdır. Türkler hesaplanamaz bir şekilde en zayıf anlarında bile güç gösterisi yapmaktan kendilerini alıkoyamamaktadırlar. Bu adil duruş ve tavır Yaradan tarafından adeta kollanıp ödüllendirilmektedir. Sömürgeciler kendilerini tuzağa çeken bu sosyolojik hilal taktiğine sürekli yakalanmaktadırlar.

 

ÖNERİLER

 

Türk kültürünün çözümlemeleri tek tek ele alınıp anlaşılmaktan uzaktır. Bu kodlar bütüncül bakış açısı ile harmanlanarak ele alınmalıdır.

Türkler zeki, adil, denge politikaları bilen, çabuk uyum sağlayan yapıları ile tüm insanlık âlemine adalet, eşitlik, özgürlük garantörü bir milletin mensubudurlar.

Geldiğimiz noktada; üretim mekanizmalarının Doğu’ya kaydığı artık bilinmektedir. Kapitalizm bu fırsatı maddi hırsla değerlendirmek isteyecektir. Ancak Batı dünyası Doğu eşiğinden geçerken edeple kafasını eğmesi gerektiğini öğrenmelidir.

Evrensel insanlık âlemi ve bunu unutanlar, Türk’ün bu katkısına süratle başvurup işbirliği içine girmelidirler.  Geçmiş hatalar sonucu büyüyen sorunların telafisinin bu şekilde ikmal edileceğine inanmaktayız..

 

KAYNAKLAR

 

Adıvar, H.E. (2012). Türk’ün Ateşle İmtihanı. İstiklal Savaşı Hatıraları. İstanbul: Can Sanat Yayınları.

Babur, G. Z. M. (2006). Baburname. Vekayi. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Dikici, M. (1998). Anadolu’da Türk Beyleri. İstanbul: Burak Yayınevi.

Eryılmaz, B. (2010). Tanzimat ve Yönetimde Modernleşme. İstanbul: İşaret Yayınları.

Grousset. R. (2010).  Bozkır İmparatorluğu Attila-Cengiz-Timur. İstanbul: Ötüken.

Güvenç, B. (1997). Türk Kimliği Kültür Tarihinin Kaynakları. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Hacip, Y. H.H. (2008). Kutadgu Bilig. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

İnalcık, H., Seyitdanlıoğlu, M. (2012). Tanzimat Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu. Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Kili, S. (1998). Atatürk Devrimi. Bir Çağdaşlaşma Modeli. Ankara: Minpa Matbaacılık.

Koca, S. (2012). Anadolu’da Türk Beylikleri Tarihi. Ankara: 2012.

Mango, A. (2004). Atatürk. Modern Türkiye’nin Kurucusu. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Ortaylı, İ. (2007). Osmanlı Barışı.  İstanbul: Timaş Yayınları.

Ortaylı, İ. (2008). Tarihimiz ve Biz.  İstanbul: Timaş Yayınları.

Ortaylı, İ. (2012). Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi . Ankara: Cedit Neşriyat.

Ortaylı, İ. (2012). Yakın Tarihin Gerçekleri. İstanbul: Timaş Yayınları.

Ortaylı, İ., Küçükkaya, İ. (2012). Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı. 1923-2023. İstanbul: Timaş Yayınları.

Ögel, B. (2001). Dünden Bu Güne Türk Kültürünün Gelişme Çağları. İstanbul: Özrenk Matbaa.

Öymen, O. (1999). Türkiye’nin Gücü. İstanbul: Şefik Matbaası.

Tanör, B. (2012). Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Tietze, A. (2009), Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı Sprachgeschichtliches und Etymologisches Wörterbuch des Türkei-Türkischen, Wien: Osterreichischen Akademie der Wissenschaften,