Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

[email protected]

MANİSA’DA MANEVİ BİR PINAR: AYNİ ALİ

26 Aralık 2017 - 15:21

 

 

 

MANİSA’DA MANEVİ BİR PINAR:

AYNİ ALİ

 

Prof. Dr. Nurettin GÜLMEZ

Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

 

ÖZ

            Bu makalede, 15–16. yüzyıllarda Manisa’da yaşamış, Bektaşi tasavvuf ekolü temsilcisi olarak hoşgörü ve sevgiyi yeşerten Ayni Ali Baba’dan bahsedilecektir. Ayni Ali Baba’ya ait bilgiler ve O’nun felsefesinin Manisa’daki yansımalarına da dikkat çekilecektir.

            Ayni Ali, İslam tasavvufunun Manisa manevi ikliminde, kendine düşeni Bektaşi hoşgörüsüyle işleyerek, Manisa’ da önemli bir yer edinmiştir. 

           

            Anahtar Kelimeler: Ayni Ali, Tasavvuf, Tarikat, Mevlevi, Bektaşi Manisa.

ABSTRACT    

            In this article, 15-16. Manisa centuries lived, as the representative of the Bektashi Sufi school of tolerance and love of the Father kind referred to Ali. The same information about Ali Baba and His philosophy drawn attention to the implications of Manisa

Tthe kind of Ali, the spiritual climate of Manipur Islamic mysticism; Bektashi tolerance by manipulating its part, Manisa has acquired an important place.

           

            Keywords:. The same Ali, Mysticism, sect, Mevlevi, Bektashi, Manisa.

           

1. Giriş

            Ayni Ali Baba, Manisa’da hoşgörü ve sevgi düsturunun yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu yüzden devrin padişahı II nci Beyazıt’ın ilgisi ve vakıf desteğine mazhar olabilmiştir.

            Farklı fıtrata müntesip müritleri eğitme gereği Mevlevi ekolü ile uyum içinde olmalarını sağlamıştır. Bu hoşgörü, durgun zamanlarda halkın bir arada yaşama azmini beslemiş, savaş zamanlarında ise, topluma dışa karşı güç birliği oluşturabilme yeteneği kazandırmıştır.           O kadar ki, Cumhuriyet devrinde Maturidi[1]( T.C. Kültür Bakanlığı, 201, s. 158.)  ekol, bir köşesine pozitivist Ayni Ali Baba felsefesini ya da Bektaşiliği ( Güner, 1986, s.69–80), diğer köşesine de nakli Müslümanlığı irşad eden Mevlevi düsturunu koyarak, her ikisinden de kontrollü olarak yararlanmayı hedeflemiştir.

             Tarikatlar sayesinde, İslam ile şereflenen Türkler, kavmiyetçiliği daha ilk zamanlarda bırakmışlardır. Böylece Türk Milleti tanımı içerisine, İslam dinini de yerleştirmişlerdir.        

            2. Ayni Ali (15–16.yy)

                 “Aynı Ali” lafzı  “Hz. Ali’nin Aynısı, Hz. Ali gibi” anlamına kullanılmıştır. Hem resmi kayıtlarda hem de halk ağzında bu isimle anılması, onun Bektaşi şeyhi olduğunu çağrıştırmaktadır. (Gediz Dergisi, 1945, sayı 84, cilt 8, s.3-5) Nesebi ve doğum yeri hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulamadığımız Ayni Ali[2], Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt döneminde(M. Emecen, 1989, s. 105) Manisa’da yaşamış, manen çaba sarf etmiş önemli bir Bektaşi Şeyhidir(Gediz Dergisi, 1945, sayı 84, cilt 8, s.3). Ayni Ali insan ilişkilerinde doğruluk, dürüstlük ve ahlak üzerinde durmuş ve tasavvuf üzerine irşat etmiştir.

            Öte yandan “Müezzinzade Ayni Ali” ile “Ayni Ali” halk tarafından çoğu kez aynı kişi sanılarak tanıtılmaktadır.[3] Uluçay’a göre;         “Osmanlı sicillerinde; Aynı Ali, Ayni Ali Sultan, Aynı Ali Baba adlarıyla adı geçen bu şahsiyet hakkında detaylı bir biyografi bulunmamaktadır. “Osmanlı Müellifleri” adlı eserinde Mehmet Tahir Efendi’nin bahsettiği defterdar Ayni Ali Efendi’den [4] söz edilmektedir. (Tahir, 1915, s.252).

                   Ayrıca bazı eski kayıtlarda Ayni Ali Mahallesi yerine; Akşemseddin, Akşemseddin Cami, Akşemseddin Mahallesi geçebilmektedir.[5]

                  “Yalnız Ayni Ali isminin delaleti ile yapılan araştırmalarda bu namda Manisalı zatın Hicri onuncu asır nihayetinde ve on birinci asır başlarında yaşadığı tespit edilmiştir” (Uluçay, Gökçen, 1939, s.113). Burada kastedilen kişi, Ayni Ali’dir.

            “Muhasibini Osmaniye’den mütefekkir ve sahibi meslek bir zat olup bazı karaine göre Manisalı olduğu anlaşılıyor”. Sözüyle kastedilen Ayni Ali ise mali konularda tefekkür etmiş, yüksek mevkilerde ve mühim vazifelerde bulunmuş saygı gören XVII nci yüzyılda yaşamış olan başka bir şahıstır.[6] Birbirleriyle karıştırılmamalıdır.

            Uluçay, “Ayni Ali tekkesindeki Ayet ve Hadis yazılı taşların yere döşendiğine dair” bir yazı kaleme almıştır.[7]Anlaşılıyor ki, Ayni Ali’ye ait günümüze ulaşan ilk çalışmalar, M. Çağatay Uluçay tarafından(Gediz Dergisi, 1945, sayı 84, cilt 8, s.3–5) kaleme alınmıştır”( Gökçen, 1946, s.43).

                  Aynı Ali ile ilgili şöyle bir kerametten söz edilmektedir:

“Ayni Ali hazretlerini her gün ziyaret eden bir kadın, bir gün kendisine gelerek oğlunun Rus savaşına gittiğini ve kendisinden haber alamadığını belirterek kendisinden yardım istemiştir. Ayni Ali ellerini açarak duvarda oğlunun esir olduğunu ve taş ocağında ayağında pranga olduğu halde çalıştırıldığı görüntüsünü göstermiş, bunun üzerine kadın sen onu bana gösterebildikten sonra kendisini getirebilirsin de diyerek yalvarmaya başlamıştır. Bir gün sonra oğlu ayağında prangayla evin kapısını çalmış olup hâlihazırda Türbenin kapısı üzerindeki pranga demiri askerin ayağından çıkartılan demirdir.[8]

            3. Ayni Ali Mahallesi

            1577’de Manisa’da yeni oluşan 40’a yakın mahalle arasında[9](M. Emecen, 2006, s.168) Amalar[10](Yurdoğlu, 1994, s.104), Bölücek, Çıracılar, “Eyne Ali”, Gürhane Kasımpaşa, Sakalar, Zindan, Cemaat-i Yahudiye mahalleleridir. Bazı kayıtlarda Eyne Ali adı  “ İneali ” mahallesi şeklinde de geçmektedir(Gökçen, 1946, s.43).

            İşte Eyne Ali Mahallesi, Eyne Ali Baba Tekkesi[11] etrafındaki yapılaşma ile meydana gelmiştir.      “Şehir dışındaki küçük bir tekke etrafında başlayan yapılaşma sonucu yeni bir mahalle oluşmuş, bu mahalleye o zamanlar “Eyne Ali mahallesi” adı verilmiş, şimdi ise “Ayni Ali” mahallesi denmektedir. Buradaki tekke zamanla ilave ve tadilatlarla ve minare eklenerek cami şekline getirilmiştir. Eyne Ali Baba Türbesi, bu caminin tam karşısındadır.”

            4. Ayni Ali Camii

            Cami başlangıçta 15. yüzyılda mescit olarak yapılmış olup, 17. yüzyılda geliştirilip minare ilave edilince bugünkü halini almıştır.[12] Günümüzde, Karaköy’den Manisa Otobüs Terminaline giden cadde üzerinde bulunmaktadır. Ayni Ali Camii ve Türbesi geçirdiği onarımlarla devrinin özelliklerinin kaybetmiş, kapalı bir şehir planlaması sonucu çevresindeki yüksek yapılarla görünümünü kaybetmiştir. (Manisa Belediyesi Kültür Yayınları, 1992, s.51)

            Camiinin avlu kapısı hemen sokağa açılmaktadır. Kapının batısında bir çeşme, doğusunda ise bahçe içerisinde birkaç kabir bulunmaktadır. 1939 Tarihli Çağatay Uluçay ve İbrahim Gökçen’in birlikte kaleme aldıkları Manisa Tarihi, adlı kitapta Ayni Ali Camii’nin o yıllara ait şu detaylarına yer verilmektedir;

            “Camiin sayfiyesi, sonradan yapılmış bir camekânla bahçeden ayrılmıştır. Sayfiyenin çatısı taş sütun ve basit kemerlere istinat ettirilmiştir. Sayfiye zemini kısmen büyük taşlar ve kısmen kare biçiminde tuğlalarla döşelidir. Cümle kapısının iki tarafında mihraplar bulunuyor. Kemerli ve taştan yapılmış kapıdan içeri girince, ağaç mahfelin içinden geçilir. Mihrabı basit ve eski bir esere benzemektedir. Minber taştandır. Duvarlarda oyma ve geniş sivri kemerler içinde gene Türk tarzı kemerli pencereler bulunmaktadır. Metin kubbesi basit tezyinatlıdır. Camiin banisine ait kayıt ve kitabe görülmediği gibi vakfiyesi de meydanda yoktur”(Uluçay, Gökçen, 1939, s.112–113).

            5. Ayni Ali Zaviyesi/Tekkesi

            Kadim dönemde Zaviye’nin yani Tekke’nin Kabristan ile Cami arasında bulunduğu sanılmaktadır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Ayni Ali Medresesi evvelce Bektaşi Tekkesi imiş” denmektedir(Çelebi, 1938, cilt 4). Çelebi Türbe bitişiğindeki Bektaşilere mahsus, (sonradan yıkılan) bu Tekkeyi, Hicri 1081-Miladi 1671’de görmüş ve yazmıştır. Günümüzde izleri yoktur.

            Vakfı bulunmayan Zaviye’ye II. Beyazıt tarafından Saruhanoğlu’nun vakf-ı ammı olan bir çiftlik yer tahsis edilmiştir(M. Emecen, 1989, s. 105-). II. Beyazıt döneminde, ilim ve manevi alanlarda devletin önemli teşvik ve destekleri zaviyeler ve bilim alanında hız kazandığı bilinmektedir(Hammer, 2011, s.42–431). Evkaf Defterlerine göre Zaviyeler ve Vakıf Gelir Kaynakları cetvelinde Şeyh-Derviş Ahmet sorumluluğunda bulunan Eyne Ali Baba zaviyesinin gelir iradında: Asiyab; 4 kıta bağ; 30 dönüm zemin; 1 çiftlik kaydedilmiş görülmektedir(M. M. Emecen, 1989, s. 106).

            6. Ayni Ali Külliyesi/Medresesi

            Hâlihazırda türbenin bulunduğu yerde  külliye bulunmakta olup, burada imarethane, kurban kesim yeri, kuyu, mezarlık ve camiden yer almaktadır. Günümüzde izlerine rastlanmamaktadır. Bu gün yalnızca türbe, camii, camii içinde mezarlık ve çeşme bulunmaktadır.

            7. Ayni Ali Mescidi

            Cami başlangıçta 15. yüzyılda mescit olarak yapılmış olup 16. yüzyılda adı “Küçük Emir” diye geçmektedir. Ancak, Miladi 1616’da mahalle halkı, mahallenin kalabalıklaştığını ileri sürerek mescidin camiye tahvil edilmesini sağlamıştır.  Böylece mescit, Seyyid Şemseddin tarafından geliştirilip minare ilave edilerek camiye çevrilmiştir (Gökçen, 1946, s.43).

            1531, 1575 tarihli mescid gelir ve banilerinin gösterildiği vesikalarda, “Eyne Ali Baba” adıyla, hâsıla olarak senelik 80 hâsıl irad ile mescid olarak geçmektedir. (M. Emecen, 1989, s.89)

            8. Ayni Ali Çeşmesi[13]

            Camii çıkışında, kapının solunda bulunan çeşme için Uluçay ve Gökçen 1939 yılında şu saptamalarda bulunmuşlardır;

            “Camiin avlu kapısı caddeye açılıyor, kapının solunda büyük bir çeşme vardır. Çeşmenin üstünde yeşil boyalı ve güzel girift sülüs kırması ile yazılmış bir kitabe bulunuyor. Bu kitabede Süleyman Paşa adı geçmekte ve çeşmenin tarihini tespit eden 1124 rakamı bulunmaktadır”.[14]

            Süleyman Paşa tarafından yaptırılan çeşme kitabesinde şöyle yazmaktaydı (Gökçen, 1946, s.44):

                        “Asaf-ı valahimem yani Süleyman paşa

                        Nam-ı samisine tesrih olacak bu du liva

                        Sarfedüp malini hayr-ü hasenata daim

                        Fikr-ü endişesidir ecr-i azim subhu mesa

                        İşte bu çeşmeyi bu mevzie tasmim ederek

                        Yaptı kevser gıbi hem abını etti icra

                        Ömrü ikbal ile lutf-u kerimi daim ola

                        Eyleye cümle hatadan anı memun Mevla

                        Yazdı bu kâtip Divanı anın terihin

                        Pek latif oldu lakin biri zaiddir amma

                        Dediler ehl-i mahalle bizi etdi seyrap

                        Bu güzel çeşme-i rana-yı Süleyman paşa”

            Ancak 1032 tarihli bir vesika Süleyman Paşa’dan önce Muslı adında bir baniden bahsetmektedir(Gökçen, 1946, s.47)

            Tapu Kayıtlarında Ayni Ali Çeşmesi; Kuyualan Mahallesi, Ayni Ali Sokak adresinde “Yeşil Alan”  olarak kayıtlanmıştır(Manisa Belediyesi Kültür Yayınları, 1992, s.110)..

            Çeşmenin yapım tarihi olarak bahsedilen kitabelerdeki farklı tarihlerin, değişik zamanlarda yapılan onarım tarihlerini gösterebileceği değerlendirilmektedir.

            9. Ayni Ali Mezarlığı

            Cami içinde ve dışında olmak üzere iki faklı yerdeki kabirler kastedilmektedir.

            Cami içindeki kabirler için, Uluçay ve Gökçen’in 1939 yılındaki yazılarında;

            “ Camiin doğusunda ve bahçe içerisinde birkaç kabir bulunmaktadır. Bunlardan bir kadına ait mezar taşında okunan 1147 tarihi, mezarlığın eskiliğine delildir. Gene Camiin güneyinde ve bahçede diğer büyük bir kabir bulunmaktadır. Mevlevi külahını andıran yeşil sarıklı ve kavuklu taşları yazısızdır. Burada gömülü zatın Aynı Ali Türbesindekilerle alakalı olduğu rivayet edilmektedir” (Uluçay, Gökçen, 1939, s.112). Demektedir.

            1970 li yıllara kadar Cami dışındaki bölge mezarlık olarak kullanılmakta idi.[15] Önceleri Türbe bu mezarlığın ortasında bulunmaktaydı.[16]    

            10. Ayni Ali Türbesi (15’nci YY)

             Türbe, yapı üslubuna bakılırsa, Osmanlı döneminde şehzade türbelerine benzer şekilde 15. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

            “Ayni Ali Türbesi’ne camiin karşısında bulunan kadim kemerli bir kapıdan girilir. Türbe geniş bir kabristanın ortasındadır. Bu mezarlıkta yer yer kalın sütunlar mezar taşı olarak kullanılmıştır. Muhtelif tipte çok eski mezar taşları vardır. Türbe’nin kapısı mermer sahanlığa açılır. Bu sahanlığın üstü küçük bir kubbe ile örtülüdür. Türbe altı köşelidir. Duvarlar, büyük kesme taşlardan ve yekdiğerine gayet muntazam sıralanarak mükemmel şekilde yapılmıştır. Türbe’nin hemen yakınında bir yıkıntı bulunuyor. Burası, vaktiyle hayır için lokma dökülmeğe mahsus mutfakmış”(Uluçay, Gökçen, 1939, s.112–113). Günümüzde bu mutfak ve kabristan bulunmamaktadır. Ancak hayır için lokma dökme-dağıtma âdeti devam etmektedir.

            Bu gün bakıldığında; düzgün kesme taş duvarlardan yapılmış olan türbenin önünde çatılı, yuvarlak kemerli küçük bir giriş vardır. İçeride, Sandukanın bulunduğu bölüm sekizgen planlı olup üzeri kubbe ile örtülüdür. Giriş dışında üç kenarda dikdörtgen söveli, yuvarlak kemerler içerisine alınmış pencereler bulunmaktadır. Bunların üzerine de birer küçük alçı pencere yerleştirilmiştir.[17]

            Tapu Kayıtlarında Türbe; Akgün Mahallesi, Tevfikiye Sokak, adresinde, 20M 4a.2, 1653 ada, 1 parsel’ de kayıtlanmıştır (Manisa Belediyesi Kültür Yayınları, 1992, s.67).

            Günümüzde, ziyaretçiler,( eğer yanlarında bilen birisi yoksa) sandukanın kuzey yanındaki küçük pencereden, kabir içerisine kafalarını sokarak, içerideki hiç kaybolmayan nefis kokuyu teneffüs etmeyi bilemeyebilirler.[18]

            Aynı Ali Türbesi etrafında, dua eden her yaştan kadın ve erkekler, el işi ürünlerini satan ev kadınları ve lokma dağıtanların görüntüsü kadim döneme ilişkin bir fikir vermektedir.

            11. Ayni Ali Vakıfları

            II. Beyazıt döneminde Ayni Ali Tekke’sine bazı gelir getiren yerler vakfedilmiştir. Örneğin Bahırlı Köyü’ndeki Nusret Çiftliği’nin beratında bu husus yazılıdır(Gediz Dergisi, 1945, sayı 84, cilt 8, s.3).

            Ayrıca Nif Çayı Üzerinde bir değirmen, 4 Kıt’a bağ, Horozköy’de 30 dönüm bağ ve yine bir değirmen II. Beyazıt tarafından Tekkeye vakfedilmiştir (Gediz Dergisi, 1945, sayı 84, cilt 8, s.4). O dönemde bölgede müritler tarafından zanaatkârlık, ziraat ve çiftçilik yapılmakta idi.

            12. Ayni Ali Kıraathanesi

            Ayni Ali Kıraathanesi işletmecisi Levent İşanlarlar ile yapılan görüşmede; “Babamdan devraldığımız bu mekânda, Ayni Ali düsturuna uygun bir şekilde hizmet vermeyi prensip edindik. Bizim için maddiyattan önce bu ortamın güzelliğinin dostlarla paylaşılması esastır. Mekânın bulunduğu arazinin bir kısmında zaten pay sahibiydik. Bu hizmeti gelecek nesillerle de devam ettirmeyi arzuluyoruz.” demiştir.

            8. Sonuç

            15 ve 16. yüzyıllar arasında yaşayan Manisa’nın manevi önderlerinden Ayni Ali, hayatı boyunca Manisa’da kardeşlik bağlarının oluşumuna öncülük etmiş, manevi hayatın yerleşimi ve sürdürülmesine yönelik tasavvufi görevlerini yerine getirmiştir. Aynı Ali Tekkesi, camisi, çeşmesi ve medresesi ile Manisa şehrine manevi hava sunan bir merkez konumunda olmuştur. Aynı Ali’nin hoşgörü, sevgi ve üstün ahlak öğretilerini düstur edinmesi, onu farklılaştırmış ve Manisa’ya anlam katmıştır. Aynı Ali, Manisa’yı besleyen manevi kaynaklardan biri olmuştur.

                         

KAYNAKLAR

            AKŞİT, Oktay, (1983), Manisa Tarihi,(Başlangıçtan M.S. 395 Yılına kadar), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul.

            AKSAKAL, Bedriye, (1986), Anılarda Manisa, Manisa Turizm Derneği Yayını, Şafak Basım ve Yayın Tic. Ltd. Şti., Manisa

            EMECEN, M. Feridun, (2006), Tarihin İçinde Manisa, HİRAŞ Basım, Manisa.

            EMECEN, M. Feridun, (1989), XVI. Asırda Manisa Kazası, TTK Basımevi, Manisa.

            EVLİYA, Effendi,  Evliya Çelebi Seyahatnamesi, (1938), Devlet basımevi, İstanbul

            GÖKÇEN, İbrahim, (1946), Manisa Tarihinde, VAKIFLAR ve HAYIRLAR (Hicri 954–1060), Marifet Basımevi, İstanbul.

            GÜNER, Ahmet, (1986), Tarikatlar, Milliyet Tesisleri, İstanbul.

            HAMMER, J., Von, (2011), Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Kumsaati Yayınları, İstanbul.

            IRMAK, Kemal,  (1937), Manisa Vilayeti Tarihi, Tecelli Basımevi, İstanbul.

            KOZAN, Ali, ÇAKIRBAŞ, Ali,, (2013) “Bir Osmanlı Aydını Bursalı Mehmed Tahir Bey’in Menâkıb‐I Harb Risalesi”, Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, İstanbul.

            KÖKLÜ, Nusret, (1998), Manisa İşgalden Kurtuluşa, Akademi Kitabevi, İzmir.

            KÖKLÜ, Nusret, (1967), Dünkü Manisa’dan Resimler, Attılgın Matbaası, Ankara.

            MANİSA BELEDİYESİ KÜLTÜR YAYINLARI, (1992), Manisa’nın Kültür ve Tabiat varlıkları, (Manisa Merkezdeki Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması ve Restorasyonu Paneli 28 Nisan 1992, Emek Basımevi, Manisa.

            ULUÇAY, M. Çağatay, GÖKÇEN, İbrahim, (1939), Manisa Tarihi, Resimli Ay Şirketi, T.L. Şirketi, İstanbul.

            ULUÇAY, M. Çağatay, (1940) , “1940’ta Saruhan Oğulları ve Eserlerine Dair Vesikalar” (773.H–1220.H.), Manisa Halkevi Yayınlarından, Sayı 6, Resimli Ay Matbaası, T.L. Şirketi, İstanbul.

             ULUÇAY, M. Çağatay, (1945) , “Ayni Ali Kimdir”, Gediz Dergisi, Sayı 84, Cilt 8, Gediz Basımevi, Manisa.

            TAHİR, Mehmet, (1915), Osmanlı Müellifleri, Meral Yayınevi, İstanbul.

            T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI, (2011), Maturidinin Düşünce Dünyası, Kültür Bakanlığı Basımevi, Ankara.

            YURDOĞLU, Zekeriya, (1994), Manisa Tarihi (Kuruluşundan Cumhuriyete Kadar), Manisa Barosu Kültür Yayınları, Manisa.

            Görüşülen Kişiler:

            Levent İşanlarlar, 03.12.1955, (Ayni Ali Kıraathanesi işletmecisi), Manisa, 08 Temmuz 2013 tarihinde yüz yüze görüşme yapılmıştır.

           

EKLER

 

RESİMLER

Resim–1: Ayni Ali Camii

Açıklama: http://bp2.blogger.com/_GjaSh8cWvXg/R8FSqh053NI/AAAAAAAAAME/EBCJ2PmPVfA/s320/Resim+192.jpg

 

Resim–2: Ayni Ali Çeşmesi (Süleyman Paşa Çeşmesi)

 

Resim–3: Ayni Ali Camii içi Mezarlık

 

 

 

 

Resim–4: Ayni Ali Türbesi

Resim–5: Ayni Ali Kıraathanesi

 

Resim–6: Ayni Ali Kıraathanesi

 

 

 

 

 

[1] Elmalılı Hamdi Yazır, Diyanet İşleri Başkanlığı ile (Atatürk’ün kaleme aldığı ) 7 maddelik protokol gereği Maturidi istikamette Kur’an tefsiri yapmıştır.

[2] Türbe girişindeki kitabede;Kutbul Vasilin Eşşyh Hacı Aynı Ali hazretleri”. Yazmaktadır.

[3] Müezzinzade Aynı Ali XVII nci Yüzyılda yaşamış dönemin Tapu Kadastro Genel Müdürüdür (Defteri Hakani Emini). Muhasebi Kaleminde denetçi (Sayıştay Denetçisi), Divan Katibi (Danıştay Üyesi) ve Süvari Mukabelecisi gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Bknz. Ekler.

[4] 17nci yüzyılda yaşamış olmasından dolayı Ayni Ali ile karıştırılmamalıdır.

[5] Bunun da Meşhur “Akşemseddin ile karıştırılmaması gerekmektedir. Yine Hicri 898’de vefat eden Marmaralı Şeyh Seyyid Ahmed Şemseddin Halveti tarikatına müntesip olup kendi tekkesine gömülüdür. Mezar taşında yazı yoktur.

[6] 6nci sahife 5. dipnotta bu konuya ait detay verilmiştir.

[7] Hicri 1088-Miladi 1678’de  Tekke vakfının mütevellisi, Şeyh Hassan Efendi’nin ayet ve hadislerin yazılı olduğu taşları izinsiz olarak kadimi vaz’ından kaldırıp yere döşetmesi ile ilgili bir yazışmadan söz edilmektedir.

[8] Bkz. Resimler.

[9] Evliya Çelebi bu sayıyı 1671’de “60” olarak vermekteyse de, Emecen 1676 tarihli sicillerde bu rakamı “54” olarak vermektedir.

[10] Burası  Yahudi gettosuna benzer bir konumdaydı.

[11] Evliya çelebi seyahatnamesinde “Ayni Ali Medresesi evvelce Bektaşi Tekkesi imiş” demektedir.

[12] Bknz. Resimler.

[13] Bir ara “ Süleyman Paşa Çeşmesi” olarak da anılmıştır. Süleyman Paşa ile ilgili Ayni Ali Cami içerisinde İbrahim Gökçen’in kaynak gösterildiği bir tanıtım yazısı vardır. Bknz. Ekler

[14] Bu çeşmedeki bahsedilen  kitabe,  Molla Şaban Mescidi duvarına bitişik olan çeşme kitabesinin aynısı olduğu bahsedilmekteyse de bu caminin aslı yol yapımı için yıkılmış olup şimdiki cami ile sadece isim benzerliği vardır. Çeşmenin yapım tarihi ile ilgili olarak çeşitli kaynaklarda değişik tarihlere rastlanmaktadır.

[15] Şimdi burada Aynı Ali Çay Kıraathanesi bulunmaktadır.

[16] Bknz. Resimler.

[17] Bknz. Resimler.

[18] Bknz. Resimler.