Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

Dr. Ceyhun DEMİRKOLLU

[email protected]

JEOPOLİTİK GELİŞMELER NEREYE?

21 Haziran 2018 - 12:02

            JEOPOLİTİK GELİŞMELER NEREYE?

                                                                  Dr. Ceyhun Demirkollu

                                              

Bu yazımızda yenilenebilir enerji ve uygulamalarından olan uzun depolama süresine sahip cihazlara ait gelişmelerden bahsetmeyi planlamıştık. Örneğin, Tesla Elektrikli otomobil şirketinin evler için geliştirdiği “Pover Wall” adlı depolama ünitesini anlatacaktık. Bu ünitenin %92 oranında tasarruf sağladığı bildirilmekteydi. Söz konusu şirket, bir yandan çatı görünümlü güneş panellerini de piyasaya sürmekteydi. Daha sonra, bu gelişmelerin ardındaki büyük medya desteği ve artan orandaki reklamları bizi endişelendirdi. Şirket CEO’su Elon Musk’ın, tıpkı Steve Jobs gibi sahaya indirildiğinden şüphelenerek yazıyı erteledik. Zaten bu yönde eleştiri ve tepkiler de sosyal medyada yer almaya başlamıştı bile.

                    

 

Son Dönemdeki Gelişmeler

Diğer yandan gelişmeler hız kesmiyordu. Dron alanındaki gelişmelerin posta hizmetlerine ve uçan otomobil ile motosiklet sahasına sıçramasının ardından, otonom sürüş alanındaki gelişmelerin hız kazandığına duymaya başladık. Ardından Otomobilde şarj ünitelerinin cep telefonu pil büyüklüğüne indirgenmesinin beklendiğinden söz edilmeye başlanmıştı bile. Bu baş döndürücü gelişmelerin ardından Çin’in iddialı ve provasız Mars yolculuğu projesini NASA’nın planladığı tarihin önüne çektiği medyada yer aldı. Tam bunun şokunu atlatamadan Hindistan’ın Ay’da ay tozu (Helyum 3) ile enerji üretip Dünya’ya getireceği haberi basında yerini aldı.

Biz de öğrenmenin kolaylaşması bakımından yine “sınıflandırma” metoduna başvurarak son gelişmeleri gruplamayı uygun gördük.

Bilindiği üzere, Enerji, Genetik ve Uzay alanındaki gelişmelerde ipi göğüsleyen ülkeler, önümüzdeki dönemde Dünya ekonomisindeki sıralamalarını da tescil edeceklerdir. Böylece bu ülkelerin vatandaşları refah bakımından görece avantaj kazanabileceklerdir. Şüphesiz bu zenginlik ve bilginin evrensel insanlık âlemi ile paylaşımları konusundaki tasarruf yine bu ülkelerin takdirinde olacaktır.

Ülkelerin nüfusunun nitelik ve niceliği, teknolojik ve sanayi alanındaki gücü, toplumsal ve siyasal alandaki psikolojik öğelerinin gücü, jeopolitik olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan jeopolitik üstünlük sağlamak isteyen ülkeler enerji, genetik ve nükleer alanda nitelikli personel istihdamını süratle katma değer yaratarak tamamlamak durumundadır.

2030 yılında; ABD, Çin, Hindistan, Japonya,  Almanya, Brezilya, İngiltere Fransa, Kanada, Rusya, İtalya, Meksika, Endonezya, Avustralya, Güney Kore, İspanya, Türkiye, Suudi Arabistan, Nijerya, Hollanda Dünyanı önde gelen ilk 20 ekonomisine aday durmaktadır[1].

                      

           

Şimdi 2017 yılındaki Enerji, Genetik ve Uzay sahasında gelişmelere bir göz atalım.

Enerji Alanındaki Gelişmeler

Yenilenebilir enerji yatırımları hız kazanmaktadır. Teknolojik gelişmeler yatırım maliyetlerini düşürerek, üretim miktarını yukarılara çekmektedir. Depolama yatırımları konusunda baş döndürücü gelişmeler yaşanmaktadır. Büyük şirketler enerji maliyetlerini “yeşil enerji” ile çözmekte kararlı durmaktadırlar. Ayrıca dış uzaydaki Ay’dan Helyum 3 enerjisinin Dünyaya getirilmesi yönünde ciddi atılımlar görülmektedir[2].

                            

Yine de tüm kapılar yenilenebilir enerji alanına çıkmaktadır.

Genetik Alandaki Gelişmeler

Doç. Dr. Hakan SEÇKİN, genetik alandaki çok önemli bir gelişmeyi şöyle aktarmaktadır:

“CRISPR/Cas 9 sistemi moleküler biyolojide uzun süredir hayal edilen bir genetik müdahalenin kapılarını aralamaktadır. Streptococus pyogenes bakterisinden elde edilen CRISPR-bağlı protein-9 nükleaz kullanılarak canlı organizmalarda hedeflenmiş genetik değişiklikler yapılması olanaklı hale gelmektedir. İlk defa 2012 yılında tanımlanan CRISPR/Cas 9 sistemi geniş bir uygulama alanı bulmuştur. İnsandan fareye, bakterilerden mayalara kadar pek çok organizma ve hücre serisinde hedeflenmiş genomik düzenleme için kullanılmıştır. Bu sistemi kullanarak genetik yapıda büyük delesyonlar, yeniden düzenlemeler, genetik yapının tercümesi için özel protein alanlarının saptanması, epigenetik düzenlemeler ve özel genetik odakların izlenebilmesi sağlanabilmektedir.

Ancak en önemli gelişme, germ hattı mühendisliği olarak adlandırılan ve eşey ana hücrelerinin sperm ya da olgunlaşmış yumurta haline gelme sürecinde genetik müdahale ile sperm ya da yumurtanın genetik yapısında değişiklik yapılmasına olanak veren bir sürecin ortaya çıkmasıdır. Bu sürecin henüz sağlık, etik ve toplumsal boyutları tartışılıyor olsa da genetik olarak müdahale edilerek doğacak bireylerin genetik hastalıklardan bağışık ve istenilen niteliklerde (ki burası büyük bir soru işaretidir) olmasının genetik biliminde büyük bir sıçrama anlamına geldiği kuşkusuzdur”[3].

Genetik müdahale yolu ile (etik tartışmalar bir yana) hastalıklara önceden çözüm bulma şansı yakalanmıştır.

             

              Genetik müdahale yolu bize sperm ya da yumurtanın genetik yapısında değişiklik yapılmasının yolu açılmıştır.

Uzay Alanındaki Gelişmeler

2017 yılında uzay alanındaki önemli gelişmelerden biri de, NASA’nın Spitzer uzay teleskopu ile yapılan gözlemler sonucunda 40 ışık yılı uzaklıkta 7 gezegen keşfedildiğini açıklaması oldu[4]. Birbirine uzaklıkları az olan bu gezegenler, düşük kütleli soğuk bir yıldız olan Trappist-1 isimli bir yıldızın etrafında dönerek yörüngelerini takip etmektedirler. Buradaki bazı gezegenlerin canlı barındırabileceği ayrıca sıvı su barındırma olasılığının da olduğundan bahsedilmektedir.

               

 

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) görevli astronotların gıda ikmali için, kargo aracını Dünya yörüngesine bırakmak için fırlatılan Falcon 9 roketinin 30 dakika gibi bir sürede geri döndüğü açıklanmıştır.

Türkiye’de  Uzay Ajansı Kurulması ve Uzaya Yönelik Faaliyetlerin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu[5].

                  

Dünya’da ise Uzay turizmi ve Galaksiler arası mülkiyet haklarından söz edilmeye başlandı bile. Ayrıca Çin’in Mars, Jüpiter ve dış uzay ile ilgili yatırım ve hevesi çok dikkat çekmektedir. Hindistan ise uzaya bir seferde 104 uydu fırlatarak pozisyon belirlediğini göstermiştir.

Sonuç

Dünyada enerji, genetik ve uzay alanında baş döndürücü gelişmeler meydana gelmektedir. Günlük takibi bile zorlaştıran olaylar halinde seyreden bu teknolojik sıçramalar sevindirici gelişmelerdir.

Ancak insanlık bu gelişmelerin kendi refahına süratle ve artan oranda yansımasını sabırsızlıkla beklemektedir..

 

[4] http://www.haberuzay.com/2017/02/nasa-7-yeni-gezegen-kesfetti.html. Erişim Tarihi:27.02.2017.

[5] http://www.takvim.com.tr/ekonomi/2017/02/24/turkiyeden-uzay-hamlesi. Erişim Tarihi:27.02.2017.