Doç. Dr. Mehmet GEDİZLİ

Doç. Dr. Mehmet GEDİZLİ

[email protected]

Dünyada Güzel İşler de Oluyor…

16 Şubat 2025 - 10:17

Dünyada Güzel İşler de Oluyor…

Baştan söyleyeyim; öyle karamsarlık yayan, iç karartan şeyleri sevmiyorum. Bu konuda kesinlikle tarafım bellidir ve tartışmam da. Bu ise kötüye kayıtsız kaldığım ya da karşı durmadığım anlamına gelmez; sözün efendisi, dillerin hükümdarı Süleyman oğlu Mehmet Fuzuli’nin Ya Râb Belâyı Aşk ile Kıl Aşina Beni gazelini ve gazelden de “Ben isterim belayı çü ister bela beni” mısraını okuduktan sonra iflah olmaz bir bela sever olduğumun -Freud’un ifadesi ile- bilinç üstüne çıktığını düşünürüm. Türkçenin soylu şairine rahmet olsun.

Tamam, ben mısraın karamsarlık sebebi olan bela anlamıyla meramımı anlatmaya çalıştım, siz de bela ile başka ne anlatıldığını öğrenebilirsiniz.

Bir alim ve ordusu, ülkemizin başkentinde olmadık ve muhtemelen de kolay kolay olmayacak bir geçit merasimi yaptı. Ömrünün büyük bir kısmını gözleri gözlemleyerek geçiren bir göz aliminin kaleminden aldık merasimin mahiyetini ve bize adeta sadece gözlerimizle değil gönlümüzle de görmemiz gerektiğini öğretiyordu satırlarında. Gönlünüze, zihninize bereket kıymetli Süleyman Sami İlker Hocam.

Bir alim, ordusunun içtimaına iştirak ederken bir başka alim de aynı vakitlerde göçünü toplayıp ebedi yurduna yola çıkmıştı. Bilemedim, metnin o kısmında boğazım düğümlendi. Türkçemizin o eşsiz anlatım biçimini yaşıyordum; adeta ne gülebildim ne de ağlayabildim, öylece kalakaldım; bilemedim. Zihnim bir yandan salondaki havayı resmederken diğer yandan da Türkçenin muazzez alimi Zeynep Korkmaz’ın altını çizerek okuduğum makale ve kitaplarını gösteriyordu ıslak ıslak ekranımdaki metinde… Ruhu şad, mekânı cennet olsun Zeynep Korkmaz bilgemizin.

Alimin ordusu olursa, içtimaındaki vaveyla da muhtemelen ya bir canın gelmesine ya da göçmesine olurdu. Dünya böyle değil mi; gelene nerede kaldın, gidene acelen ne der dururuz işte.

Alimi merak etmişsinizdir şimdi. Ben anlatamam. Haddimi bilmeyi severim. Alimi belki bir gün ordusunun kıymetli komutanlarından olan Ayşe İlker Hocamızdan bu mecrada okuma imkânımız olursa hep birlikte nasipleniriz. Kendi payıma son çalışmalarımdan birine alimimizden mülhem başladığımı itiraf etmek isterim kısaca.

Türkçevren halkının Türkçenin şaheserlerinden Kutadgu Bilig’i okuyup nasiplenmelerine katkıda bulunmak için eseri günümüz Türkçesiyle düzyazı metne dönüştürüp Kutadgu Bilig -Herkes Okuyabilsin Diye- adıyla yayımladım. Günümüz okurunun düzyazıya olan yatkınlığını göz önünde bulundurarak yapmış olduğumuz bu çalışmaya gerek okurlardan gerekse konun uzmanlarından gelen dönütler bizi Türkçemiz için işaret fişeği niteliğindeki sözleriyle dikkat çeken Aşık Paşa’nın Garib-name’sine yönlendirmişti. Alimimiz, Türk Dil Kurumu başkanı sıfatıyla kıymetli alimlerimizden Kemal Yavuz’un hazırladığı Garib-name’ye yazdığı sunuş metninde, “Garib-name’yi Türk dilinin ilk büyük eserlerinden Kutadgu Bilig’e benzetebiliriz” diyordu. Bu cümleden güç alan beni kim tutabilirdi artık; Türkçemizin şaheserlerinden Garibname -Herkes Okuyabilsin Diye- de bu şekilde okurların ilgisine sunulmuş oldu.

Ahmet Bican Ercilasun Hocamızın Türkoloji ordusunda doğrudan bir nefer olamasam da o orduyla aynı ülkü uğruna çabalıyor olmanın gururu da güzel. Hocamızın kitaplarını okumanın yanında YouTube’a yüklenen konuşmalarını da dinlemenizi öneririm.

Evet, Ahmet Bican Ercilasun Bey ve öğrencilerinin Türkçevrenin imar inşasındaki emek ve başarılarının sırlarını ifşa edercesine yapmış oldukları toplantıya hayran olmamak ve görmezden gelmek büyük bir haksızlık olurdu.

Daha ne olsun? Bu metni şu ana kadar okuyabildiyseniz belaya galipsinizdir; çünkü ister bela hepimizi…


 


 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum