Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Türk Dünyasında Birlik II/ Türklük Şuuru

30 Ağustos 2019 - 00:10 - Güncelleme: 30 Ağustos 2019 - 05:58

Türk Dünyasında Birlik II/ Türklük Şuuru

     Bir önceki yazımızda, Türkistan’da, Sovyetlerin yıkılışıyla birlikte, Orta Asya bölgesinin durum tespiti yapılmıştı. Şimdi konumuzda ise Türk Devletlerinin durumları ile birlikte değerlendirmeleri yapılacaktır.

     Ülkeler üzerinden başlayalım: Özbekistan aydınında Türk olmak ile Özbek olmak tartışılmış, Özbek Türkü oldukları sonucuna varmışlardır. Özbek halkı, kendi halk kültürüne büyük önem vermektedir. Tarihin içindeki bazı olumsuz durumları bile çelişki olarak görmeyip, bunlar bizim tarihimizin safhalarıdır, demektedirler. Farklılıkların değil aynılık ve birliğin geliştirilip desteklenme gerektiğini düşünmektedirler. Suudi Arabistan ve İran’dan kökten dincilik ve din istismarı sebebiyle uzak durmayı tercih etmektedirler. Özbekistan’da kadim Türklüğün varisi ve Türk Dünyasının lideri olarak kendilerini gören bir kesim de bulunmaktadır.

      Türkmenistan Türkleri daha sade, bize daha yakın, Anadolu Türklüğünü andırmaktadır. Burada hâlâ kuvvetli bir Rus düşüncesi hâkimdir. Türkmenistan’ın sembol ismi halk ozanı Mahdum Kulu’dur. Fars ve Suudi Arabistanlı din adamları ülkede tutulmamaktadır, Türkmenler geleneklerine çok bağlıdır. Türkmen gelenekleri ile İslam’ı birleştirip,  Türkmen İslam’ını oluşturmuşlar. Türkmen aile yapısı ve insanı, irtica ve kökten dinci hareketlere karşı daha uyanık, daha dirençli ve laik düşüncelidir. Türkmenistan İslamiyet’le yedinci asır ortalarından itibaren tanışmış, bu ülkede Müslümanlık, Yesevi, Nakşibendî, Kübrevi tarikatlarının faaliyetleri ile yayılmıştır.

     Kırgızistan’da milli şuur, milli uyanış, milli stratejilerin arayışı itibariyle iftihar edilebilecek bir noktadadır. Kırgız milliyetçilerine göre Kırgızlık Türklüğün yegâne parçasıdır ve temsilcisi Kırgız Türklüğüdür. Bağımsızlıktan sonra, Kırgızlar şehirlerdeki cadde ve meydan isimlerini değiştirip Kırgız Türkçesi ile milli isimler verildi.  Resmi dil olarak Kırgızcayı kabul edildi ancak başarılı olunmadı. Kırgız Türkçesi Rusça ile rekabet edemedi. Kırgızlar kendi dillerini bilmiyorlardı, Onlar,  özel projelerle desteklenmezlerse Rusya’nın boyunduruğundan kurtulamazlar.

     Türk Cumhuriyetlerinin çoğunda vatanlarından uzaklaştırılan yurtsuz ve göçebe yaşayan,  Ahıskalı’lar mevcuttur.

     “ Türk, Türkik, Türk dili kimlik tanımına dayalı görüş farklılıklarının tartışıldığı Türk Dünyasında, Turan kavramı daha kapsamlı ve yerine göre ayrılık giderici olabilir” Türk aydını Türkmen, Özbek, Kazak, Anadolu Türkü gibi gelişen bu siyasi çizgiye ilgisiz kalmamalı, farklılıklar kabul edilmeli, ortak payda bulunmalıdır. Türkiye Türkçesi Türk Halkları arasında birleştirici dil ve ortak olmalı fakat her devletin kendi dilini-lehçesini konuşması ve geliştirmesi sağlanmalıdır. Dile hâkim olan zihniyete de hâkim olur.  Türk Boyları arasındaki tarihi boy sürtüşmeleri geri plana atılmalı, eski olaylarda suçlama ve savunma payı çıkarılmasının önüne geçilmelidir. Türk devletleriyle münasebetler kültürel bakımdan sıcak tutulmalıdır. Kırgızistan’da yoğun bir Çinli akını başlamış 1993 yılında çıkarılan kanunla yabancılara Kırgızistan’da mülk satışı yasaklanmıştır. Türk Dünyasının gözü ve kulağının Türkiye’de olduğu, farklı düşünceler olsa da bizi önde görmek istedikleri ifade edilmektedir. Bizim hak ve adalete önem veren, güçlü bir ülke olmamız, bunu asıl içimizde sağlamış olmamız gerekli ve mühimdir. En çok da dikkate alınması gereken, inanç üzerindeki farklılıklara müsamaha gösterilmesidir.

     Her yeni çalışma, fikir üretme birliğe değer katacaktır. Türk dünyası olarak güçlü olmamız için; bir bütünün parçaları olan ve ortak paydaları, farklılıklarının üstünde tutan, Türkler ve Türk Devletlerin hoşgörü ve birlik içinde,  iktisadi ve kültürel bağları ile hep daha sıkı sıkıya birbirine bağlanması gerekmektedir. Vesselam.

 

Celil Altınbilek                      21.08.2019