Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

TEŞHİS VE ELEŞTİRİ’DE İSABET..!

13 Mayıs 2015 - 15:59 - Güncelleme: 13 Mayıs 2015 - 16:38

TEŞHİS VE ELEŞTİRİ’DE İSABET..!

Bir fikrin, bir sistemin, bir felsefenin veya sanat olayının ileriye taşınması ve kalıcı olması için, onu benimseyen, taraftarı olandan çok, onu fikirleriyle geliştiren, tamamlanması gereken yönlerini ikaz eden, zamana ve mekâna uyumuna katkı yapanlara ve tenkit edenlere ihtiyaç bulunmaktadır.

Bizim tarihimizde kendini yenilemeyişin, zamana ayak uyduramayışın ve kendi aslından uzaklaşarak değişmeye çalışmanın nice örnekleri mevcuttur ki, bu durumda yok oluşlar ve nice yenilgiler bizim kaderimiz olmuştur.

Bir toplumda yenileşme ve yeni bir kalıba bürünme o topluma yeni bir şekil verse de, asıl olan, bir milletin hayatında, ana unsurlarında devamlılığın ve bütünleyici kişi ve fikirlerin daim olmasıdır. Devamlılığı olmayan ve özü yitiren topluluklar, Hazar Türkleri gibi, Bulgar Türkleri gibi başka bünyeler içinde yok olup giderler.

Kendi değerlerini koruyarak yapılan, yenileşmenin ve yeni hamlelerin de, ne ileri gidişler meydana getirdiği de malumumuzdur. Türkler, İslam’ı kabulüyle birlikte, sufi anlayışı öne çıkararak ve bütün halka yayarak, bir medeniyet ve zaferler halkası meydana getirmişlerdir.

Ülkemizde tarihiyle, inancıyla, düşüncesiyle hesaplaşmalar hala devam etmektedir. Burda hala bir mutabakata varılamamış olması ve karşılıklı yoğun hücumlar dikkat çekmektedir. Öyle ki bir taraf tarihte meydana gelen bazı olumsuz olaylara bakarak, kesin hükümler çıkarmakta ve binlerce yıldır başarılı olmuş bir medeniyeti,Mevlana ve benzeri  inanç erlerini ve kahramanlarını,hemen kötülemekte ve toptancı bir zihniyetle, kesin hükmünü vermektedir. Hâlbuki olumsuz olan bir olayı değerlendirirken, tarihi ve siyasi şartları, sosyal ortamı, olaya etki eden kişileri, memleketleri, olayların psikolojik ve inanç yönlerini, vb. değerlendirmemekte veya bilmemekte daha da önemlisi o yargıladığı memleketin kurumlarını, yaşayış biçimlerini, ,  hürriyetlerini, sosyal konumlarını ve refahlarını,  kültür hayatlarını hesaba katmamaktadırlar. Nedense yaratmak istedikleri yeni kahramanlar da toplumda kabul görmemektedir.

Diğer taraftan ise, yeni bir şekle girmiş ve mücadeleler ederek başarılı olmuş bir cemiyeti ve önderlerini, görmüş olduğu bazı eksiklik veya yanlışlarından dolayı, zaman zamanda hatalı bilgilendirmelerle yönlendirmekte, hep aynı düşünceleri tekrar edip yeni bir soluk getirmemekte ve yine toptancı zihniyetle hüküm verip, kötülemektedirler. Eski medeniyetimizi, ne derece kavranıldığı meçhul olan, bir inanç sistemiyle değerlendirilerek, abartılı ve hayali bir toplum ve düzene övgüler düzüldüğüne şahit olmaktayız.

Maalesef, hangi tarafta olursa olsun hala bu toptancı fikircilerin kalem oynatması ne gariptir. Bunlar yenilenmeyen, sabit toptancı fikirleriyle kendi çarkları içinde yok olup giderken cemiyete de yara açmaları kaçınılmazdır. Aydın sorumluluğu içinde onlara prim vermemek gerekir. Ayrıca bizim bilim adamlarımıza çok iş düşmektedir. Onlar çok çalışıp çok çok üretken olmak zorundadırlar. Tarihi sosyal ve kültürel incelemelere ağırlık verilmeli ve halka ulaştırılması gerekmektedir.

Bizim kılavuzumuz ve hareket tarzımız ülkedeki bütün insanımızın huzuru, refahı, saadeti ve de en önemlisi hürriyetimiz ve birliğimiz, kendi özümüz olmalıdır. Bunun için de yenilenmeye, yapıcı eleştiriye ihtiyacımız olduğu kadar, üzerinde mutabakat sağlayacağımız fikir ve kültür adamlarımıza hep birlikte sahip çıkmanın, insanımıza ve vatanımıza sahip çıkmak olduğu unutulmamalıdır.

celil altınbilek                                                                           13.05.2015