Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Okullar Nereye Gidiyor?

14 Ağustos 2016 - 01:30 - Güncelleme: 14 Ağustos 2016 - 07:58

Okullar Nereye Gidiyor?

Her aile çocuğunu okutmak istiyor. Çocuklarının istikbalini, mevcut en üst okulu bitirmekte görüyor. Kabiliyetlilerine, çalışkanlık derecesine göre mümkün olan, en iyi okulu, en iyi dereceyle bitirmesi onlarının en büyük hedefleri arasında yer alıyor. İnsanlar kıt imkânlarını ve servetlerini ve zamanlarını bu uğurda harcıyorlar. Çocuğum okusun adam olsun diyorlar.

Devlet de herkesin okuması için bütün gücünü ortaya koyuyor. Yeni okullar açıyor, yeni öğretmenler işe alıyor, binalar tesis ediyor. Onlara burslar veriyor. İlköğretimde Milli Eğitim, yüksek öğrenimde YÖK düzenleyici rol üstleniyor.

Tabii ki talebenin nihai hedefi, iyi bir işe girmek ve geçimini sağlamak.  Ancak, çağımızda, okuyan, okul bitiren insanların sayısı çok fazla. Hatta ülkemizde bu kadar çok öğrenci bulunduğundan, onların harcamalarından gelir elde eden önemli bir kesim de bulunmakta. Üniversite mezunlarının  nüfusun içindeki nispetleri devamlı artış göstermektedir. Bir akademik bir enflasyon mevcuttur. Böyle olunca da yeni bir işe sahip olmak için, ilave bazı ferdi özelliklere gerek duyulmaktadır. Bu durumda istihdam edileceklerin mesleğinde donanımlı olmasının yanında,  ferdin yaratıcı ve yenilikçi olması ve iş ortamına uyum sağlaması gibi özellikle aranmakta ve tercih sebebi sayılmaktadır. Bu hususiyetler ve iş imkânları kısıtlı olduğu için birçok gencimiz açıkta kalmaktadır.

Dahası, iş imkânları ülkenin iktisadı ile ve dünyanın gidişatıyla yakından alakalıdır. Canlı ve üretken bir ekonominin daha çok kişiyi istihdam edeceği malumdur. Onun için çare üretmekten, üretimi teşvik etmekten ve üretilenleri pazarlamadan geçmektedir. Ancak okullar, ilk eğitimden başlayarak sona kadar,  nihai hedefe odaklanmış vaziyette değildir. Bir karmaşa içinde, okulu bitireyim de nasıl olsa bir yere varırım havası hâkim bulunmakta, sonu da “ne iş olsa yaparım”a dayanmaktadır. Burada Devlet’e çok iş düşmektedir. Türkiye’nin nihai yol haritası çıkarılması gerekmektedir. Zamanımız bilgi çağı, teknoloji çağı bir daha ötesi ise yıldızı parlayan iletişim çağıdır. Sanayide, tarımda, hizmet sektöründe, Ülkenin ve dünyanın şartlarına uygun planlar yapılmalıdır.(bunlar bir zaman kalkınma planları olarak uygulanmıştı). Burada, devlet düzenleyici ve teşvik edici olmalıdır. Avrupa, sanayileşme çağlarında, güçleninceye kadar, ekonomisi için korumacılık yapmıştır. Onun için bırakınız yapsınlar politikası uygulanmamalıdır. Eğitim programlarıyla devlet kurumları işbirliği halinde olmalıdır. Öğrencinin yeteneklerini ve becerilerini geliştirmek ve ona uygun yönlendirmek hedef olmalıdır. Öğrencinin kabiliyeti ölçüsünde ilk eğitimden itibaren bölümlere ayrılmalı mesleki yöneliş gerçekleştirilmelidir.

Ülkemiz, zor şartlardan geçerek, belirli bir seviyeye gelmiş, birçok kazanım da elde edilmiştir. Ancak yeni bir hamleye ihtiyaç bulunmaktadır. Milli Eğitim politikasının sağlam, prensipler dâhilinde ve kalıcı olması şarttır. Kısa zaman aralıklarıyla yeniden, yeni değişiklikler fayda yerine zarar verir. Eğitimin milli olması çok mühimdir. Birbirini anlayan, birbirini seven, ortak noktaları olan insanlar, toplulukları millet yapar. Kişinin, vatanını, milletini, tarihini, sanatını sevmesi, hür düşünceli, iyi ve faydalı insan olması, eğitimin gayesi olmalıdır.

Celil Altınbilek                                                                                   14.08.2016