Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Kalkandelenli Sabri Bey

30 Ekim 2020 - 08:24


 Kalkandelenli Sabri Bey
     Bir zamanlar Rumeli bizimdi, firuze kubbeler bulunan şehirlerde Türkler yaşardı. On dördüncü yüzyılda Türk hâkimiyetine giren Kalkandelen kuzey Makedonya’da bulunmakta olup bir Türk şehriydi. On dokuzuncu yüzyıl ve biraz ötesi ise bu topraklarda nice acı hatırayı barındırmıştı. Rumeli’nin karışması üzerine kurulan  “Muhafaza-i Vatan” heyetinin başkanlığına Mustafa Ruhi getirildi.  II Abdülhamid’in saltanatındaki Sırbistan isyanında, Kalkandelen’in itibarlı eri Tarikat şeyhi Mustafa Ruhi altı yüz adamıyla isyanın bastırılmasında vazife aldı, Rus savaşına da katıldı,  sonrasında Sultan, onu İstanbul’da yaşamaya davet etti, İstanbul’a taşındı, yanında oğlu Sabri de bulunmaktaydı.
     Sultan Hamid saltanatı sırasında eğitime önem vermiş yeni okulların açılmasını sağlamıştı. Ayrıca kitaplara değer vermişti, yaşadığı Yıldız’da kütüphaneler tesis etti, biri kendisinin hususi olanı diğeri ise Kütüphaneyi Hümayun adlı kamu kütüphanesiydi, her ikisi de kaynaklarda Yıldız kütüphanesi diye isimlendirilmişti. Hikâyemiz Sabri Efendi üzerinedir, 1861 yılında Kalkandelen’de doğdu, İstanbul’a geldiği yıl 1881’di,  Şehzade Okulu’nda iyi bir eğitim aldı. 1887 yılında Yıldız kütüphanesine memur olarak girdi. Sonrasında oranın müdürü oldu
     II Abdülhamid’in tahtan indirildiği 31 Mart vakasında, ”Yıldız sarayına hücum edildi, salonlar dehlizler, odalar bir kısım ittihatçılarla, Makedonya eşkıyasının istilasına uğrayarak, bu gözleri dönmüş adamların ganimet malı oldu. Millet malı o muhteşem hazine, bir düşman malı gibi yağma edilerek kapanın elinde kaldı. Bu muazzam milli servet, çetecilerin, çapulcuların çizmeleri içinde, ceplerinde, koyunlarında kaçırılıp bir anda yok edilip, eşkıyanın eline geçti.”*, Yıldız kütüphanesi de bu talandan nasibini almak üzereydi, fakat Sabri Efendi kapının girişine yatarak benim cesedimi çiğnemeden içeri giremezsiniz demiş ve çapulculara direnerek kütüphaneyi yağma ettirmemişti. Otuz binin üzerinde kitap belge, süreli yayın bu  kahraman sayesinde kurtarıldı.
      Bu titiz ve çalışkan insan, Abdülhamid gibi dirayetli bir sultana bile makbuz olmadan kitap vermemişti. Cumhuriyetten sonra kütüphane maarife devredilmiş, o yine görevine devam etmiş, kütüphanenin çağına uygun ve düzenli olmasını, İstanbul Nadir eserler Kütüphanesinin sağlam bir şekilde kurulmasını sağlamış, hatta yaş haddi sebebiyle 1934 yılında emekli olması gerekirken bakanlar kurulu kararıyla görev süresi uzatılmıştı. İstanbul Üniversitesi Yazma Divanlar Kataloğu, Tezkire i Şuara Kataloğu yazmış olduğu eserlerdir ayrıca şairdir ve bir divanı mevcuttur, basılmamış makale ve yazıları bulunmaktadır.
Kültürün ve kitabın kıymetini bilen ve onların yok olmaması için ölümü bile göze alan bu gizli bir kültür kahramanımıza selam olsun.
Celil Altınbilek                        29.10.2020          
 
                                      
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum