Çağhan SARI

Çağhan SARI

[email protected]

ATATÜRK GÜNEŞSPORLU!

10 Kasım 2019 - 22:33 - Güncelleme: 10 Kasım 2019 - 22:56

ATATÜRK GÜNEŞSPORLU!

Mustafa Kemal Atatürk'ün bugüne kadar spor ile bilhassa futbol ile ilgisini ortaya koyan birçok yayın bulunmaktadır.  Bu yayınlarda elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün birçok kulüp tarafından 'taraftarımızdı' şeklinde ifade edilmesi doğaldır. Şimdi herkesin malumu olan iddiaları tek tek sıralayıp tahlil edelim. Ancak baştan şunu ifade edelim, Atatürk tutkulu bir futbolsever değildi. Yüzme, jimnastik, atletizm, boks, binicilik, eskrim ile ilgilenen Atatürk'ün en sevdiği spor güreşti. Öyle ki fırsat buldukça milli güreş müsabakalarını kaçırmıyordu. Futbol hakkında bilgi aldığı zaman 'bizim harp oyunlarına benziyor' diyerek strateji gerektiren bu takım oyununu beğenmişti. Ancak şu ana kadar seyrettiği belirlenen futbol müsabakaları sınırlı. İlki Milli Mücadele döneminde Büyük Taarruz öncesi komutanları Afyon'da dikkat çekmeyecek şekilde toplanmalarını sağlamak amacıyla tertip edilen 'Süvariler-Kolordu' maçıydı. Sonra Galatasaray'ın Romanya Milli Takımı ile (milli takımlar ile kulüp takımları bir dönem özel müsabakalarda karşılaşmışlardır) yaptığı karşılaşmadır. Üçüncüsü ise kendi kurucularından olduğu Muhafızgücü'nün bir iki müsabakasıdır. Baktığımız zaman Atatürk'ün Cumhuriyet'in bazı isimleri gibi futbol sevdalısı olmadığını görüyoruz. Beşiktaş'ın başkanlığını yapacak kadar bağlı olan Recep Peker, uzun yıllar başkanlığını yaptığı Fenerbahçe'nin stadına adı verilen Şükrü Saraçoğlu gibi isimler futbola olan tutkularını hep dillendirmekte idiler.

Atatürk'ün şu an ki futbol takımları ile ilişkilendirilmesine bakalım.

Atatürk Beşiktaşlı

Atatürk'ün Beşiktaş taraftarı olduğuna dair iddialar birkaç anekdot üzerinden aktarılır. İlki Atatürk'ün Birinci Dünya Harbi öncesi İstanbul Beşiktaş'ta Akaretler'de ikamet ettiği dönemle ilgilidir. Atatürk, Akaretlerde evinin balkonundan Beşiktaş'ın idman alanını rahatça izleyebilmektedir. Ancak altını çizelim söz konusu idmanlar futbol değil atletizmdir. Esas itibari ile atletizm takımı olan Beşiktaş'ın o dönem ki adı Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye yahut Bereket Jimnastik Kulübüdür. Atatürk kulübe ziyaretlerde bulunmuş, Birinci Dünya Savaşı'na giderken validesini Beşiktaş kulübünün sporcularına emanet etmiştir. BJK'nin kurucularından olan Cami Bey ile yakın arkadaş olan Atatürk kulübün durumunu sıkça arkadaşına sormuştur.

Necati Karakaya'nın Atatürk Beşiktaşlı isimli eseri Atatürk ile Beşiktaş arasındaki bağı aktarırken kitabın finalinde (sayfa:261-262.) bir bölüm yer almaktadır. Bu bölüm şöyledir;

"1964 yılı her pazartesi günü Türkiye Ligi'nin İstanbul Kulüp Başkanları İstanbulsporun Mısır Hanı'ndaki lokalinde toplanıyordu. Toplantıya katılan kulüp başkanları şöyleydi. Fenerbahçe - Dr. İsmet Uluğ, Beşiktaş - Hakkı Yeten, Galatasaray - Ulvi Yenal, İstanbulspor - Ali Sohtorik, Vefa - Hayrullah Güvenir, Beykoz - Ziya Sönmez, Feriköy - Necati Karakaya (eserin müellifi), Kasımpaşa - Mehmet Gür, Karagümrük - İbrahim Sevin, Beyoğluspor - Napolyon.
Dr. İsmet Uluğ'un Atatürk'e silah kaçırması anısından sonra, Başkanlar, Atatürk'ün hangi kulübü tuttuğunu tartıştılar. En güzel açıklamayı İstanbulspor kulübü ikinci başkanı Enis Pankoğlu yaptı. 'Babam Mustafa Kemal'in yanında cephelerde bulunmuş onun Subayı Yüzbaşı Necati'dir. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanımı Selanik'ten kaçırıp getiren Yüzbaşıdır. Mustafa Kemal, babam ile Derne Cephesinde ve Selanik'te bulunurken Beşiktaş'ı tuttuğunu söylemiş. Babam hasta Fenerbahçeli idi, yönetim kurulunda idarecilik yaptı. Fenerbahçe'nin tek bir maçını kaçırmazdı. Bizlere 'çocuklar ben maçtayken aranızda biri ölürse kesinlikle beni çağırmayın. İşinizi imam efendi halletsin' derdi. Babam Fenerbahçeli olmasına rağmen Atatürk'ün Beşiktaş'a bağlı olduğunu her yerde söylerdi. Annem Adile Muallime ile teyzem Şekibe Muallime Hanımlar, Mustafa Kemal Samsun'a gittikten sonra, Zübeyde Hanımı Beşiktaş'taki evinde ziyaret edip, hatırı ile bir ihtiyacı olup olmadığını sormuşlar... Zübeyde Hanımefendi şu cevabı vermiş: 'Sağolsun Paşa Hazretlerinin kulübü Beşiktaş'ın idarecileri... hergün gelip hatırımı ve ihtiyacımı sorarlar. Hepsini kendi çocuklarım gibi seviyorum. Paşa Hazretleri ne iyi yapmış beni buraya getirmiş" Bu konuşmadan sonra Kulüp Başkanları Atatürk'ün Beşiktaşlı olduğuna karar verdi."

 

Atatürk Galatasaraylı

Atatürk'ün Galatasaraylılığı ile ilgili iddialar son bir kaç yıldır ileri sürülmekle beraber aslında Galatasaraylı araştırmacılar da savlarında daha çok 'Atatürk- Galatasaray' bağını ortaya koyduklarını ifade etmektedirler. Atatürk, Galatasaray lisesine üç defa ziyarette bulunmuştur. Üç Büyükler arasında futbol müsabakasını izlediği tek takım Galatasaray'dır. Atatürk'ün sağlığında adına düzenlenen tek kupa olan Gazi Büstü 3 Ağustos 1928 günü Galatasaray tarafından kazanılmıştır. Neticeyi kulüp başkanı Necmeddin Sadak Atatürk'e bir telgrafla iletmiş, Atatürk te bir tebrik mektubu göndermiştir. Daha sonra Galatasaray'a yaptığı gezide kupa ile mektubun beraber sergilendiğini görünce bir imzalı fotoğraf hediye etmiştir.

Atatürk Fenerbahçeli

Atatürk'ün taraftarlığı hususunda en eski ve köklü iddia Fenerbahçeliliği ile ilgilidir. Hatta anekdotların aktarıldığı kaynaklar tetkik edildiğinde Atatürk'ün Fenerbahçeliliği futbolun ötesinde bir sempatidir. En eski kaynak Dr. Rüştü Dağlaroğlu tarafından 1957 yılında yayınlanan 'Fenerbahçe Spor Kulübü Tarihi 1907-1957′ eseridir. Kitabın ilk sayfasında Atatürk'ün kulübü ziyareti sırasında kulübün hatıra defterine yazıp imzaladığı not yayınlanmıştır. Kitabın ulaşılabilirliğinin zorluğu malum. Ancak bu kitabın 578. sayfasında yer alan bölüm, Haluk San'ın Toplumsal Dönüşüm Yayınları'ndan çıkan ' Türk Spor Tarihinde Atatürk' kitabında yayınlanmıştır (sayfa:65-67.). Moda'daki kulüp binasına 3 Mayıs 1918 tarihinde ziyarette bulunan Mustafa Kemal'in hatıra defterindeki notu şöyledir:

"Fenerbahçe Kulübünün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş bulunan asar- mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyarete ve erbab-ı himmetini tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim.
3-5-34

Ordu Kumandanı Mustafa Kemal"

Atatürk'ün Fenerbahçe ile ilgili diğer anekdotları için Can Dündar'ın hazırladığı 'Bahçedeki Fener' belgeselinden takip etmeye devam edelim. Fenerbahçe stadına büstünün konulmasına önce sıcak bakmayan Atatürk yoğun ısrarlar karşısında sonra izin vermiştir. 5 Haziran 1932 yılında kulüp lokalinin yanması sonrası oluşturulan yardım kampanyasına da en yüksek meblağ (dönemin 500 lirası) katılmıştır.

10 Ağustos 1928′de Atatürk; Galatasaray Kulüp Başkanı Necmeddin Sadak, Galatasaraylı Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Galatasaraylı gazeteci Ruşen Eşref, Fenerbahçeli Hüseyin Vasıf Çınar ve Fenerbahçeli Mehmet Sabri Toprak'la birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndaydı. Galatasaray Kulübü Başkanı Necmeddin Sadak'a dönüp "Bugün oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı ne oldu" diye sordu. "3-3 bitti Paşam" yanıtını alınca "Ya, öyle mi? Biz de burada 3-3 berabereyiz" demiştir.

Atatürk Karşıyaka ve Altay Ziyaretleri

Atatürk 1925 yılının 13 Ekim'inde Karşıyaka'yı, 14 Ekim'inde Altay'ı ziyaret etmiştir. Karşıyaka'ya şu notu yazmıştır;

"13 Teşrinievvel 1925, Karşıyaka Spor Kulübünde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara çok şayandır. Bu gençlik müvacehesinde istikbalin kuvveti, saadeti ne bariz görülmektedir.
Gazi Mustafa Kemal".

Atatürk bir yıl sonra yine İzmir'e geldiğinde Karşıyaka Spor Kulübünü ziyaret eder. Yine hatıra defterine not yazıp imzalar; "Bu defaki ziyaretimde geçen aylarda masruf mesai ve himmetin kıymetli asarını gördüm. Teşekkür ve tebrik ederim. Gazi Mustafa Kemal- İsmet- Doktor Tevfik Rüştü"

Atatürk daha sonra Karşıyaka'nın ambleminde Ay-Yıldız taşıması için özel izin vermiştir.

Atatürk'ün Altay'ı ziyaretinde ise Kordon'daki Türk Ocağı binasında sergilenen 9 Eylül kupasını da görmüş ve Altaylıları tebrik etmiştir. Altay kulüp defterine şu notu yazmıştır;
"Altay Spor Kulübünde tanıdığım gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik müvacehesinde istikbalin kuvveti ve saadeti bariz görülmektedir.

Atatürk ve Muhafızgücü 

Atatürk'ün kurucuları arasında resmen bulunduğu tek kulüp Muhafızgücü'dür. 18 Temmuz 1920′de Mülazım İsmail Hakkı Bey'in başkanlığında Muhafız Alayı ismiyle kurulan kulüp 1923 yılında Muhafızgücü adını aldı. 1925, 1926, 1927, 1928 ve 1929 yıllarında Ankara'da düzenlenen futbol turnuvalarının şampiyonu olan kulüp 1927′de İstanbul Şampiyonu Galatasaray'la karşılaşmış, rakibini mağlup ederek bu turnuvada da şampiyon olmuştur. Atatürk özellikle bu takımın idmanlarını sık sık izlemekte atletizm ve binicilik şubeleri ile yakından ilgilenmekte idi. Soyadı kanunundan sonra Tekçe Soyadını İsmail Hakkı Bey, Atatürk'ün koruması olduğundan kulüp ile yakın temasta bulunması doğaldır.

Atatürk ve Trabzon İdman Ocağı'na Telgrafı ile Samsunspor

Haluk San'ın eserinin 82. sayfasını kaynak göstererek Atatürk'ün Trabzon İdman Ocağı'na muvaffakiyetleri dolayısıyla bir tebrik mesajı çektiği bilinmektedir.

Samsunspor'un kuruluş tarihi Atatürk'ün ölümünden çok sonra olsa da Samsun'daki büyük Atatürk heykelini logosuna yerleştiren Samsunspor'un Atatürk'e muhabbeti hakikaten özeldir.

Atatürk ve Güneş Spor

 Yazının artık sonuna doğru geliyoruz. Atatürk'ün Muhafızgücü'nü kurdurmuş olmasına rağmen neden Güneşsporlu sorusuna da yanıt arayalım.  1933 yılında dönemin Maarif Vekaleti, sporcu öğrencilerin (profesyonel) sivil kulüplerde oynamasını yasakladı. Bu yasakla beraber kendi içinde huzursuzluklar yaşayan Galatasaray en çok öğrenci sporcuya sahip olan kulüp olduğu için olumsuz etkilendi.

İç tartışmaların sonunda Galatasaray'dan ayrılan Yusuf Ziya ( Öniş), Eşref Şefik ( Atabey), kemal Rıfat ( Kalpakçıoğlu) ve Ulvi Ziya (Yenal) tarafından yeni bir spor kulübü kurma hazırlıklarına giriştiler. Kulübün adının ilk başta Sarı-Kırmızılılar olması istendi ama yetkili mercilerce izin verilmedi. Bunun üzerine Ateş-Güneş ismini alan kulüp sürpriz bir destekçi buldu. Kurucuları arasında yaveri Cevat Abbas Bey de bulunan Atatürk kulüple yakından ilgilendi. Resmi kaynaklarda doğrulanması beklenen bir iddiaya göre para yardımı yaptı. Kulübün adını Güneş olarak değiştirdi. Güneş ismi malum Atatürk'ün son dönemlerinde büyük emek harcadığı Güneş Dil Teorisinden geliyordu. Logusu Hitit Güneşi olarak değiştirildi. Hitit Güneşi de yine Güneş Tarih Teorisi ile ilintili idi. Kulüp üçüncü kümeden başlaması gerekirken hemen birinci kümeden şampiyonaya katıldı. Vala Somalı'nın aktardığına göre kulübün idarecileri transferler yaparak kısa zamanda güçlü bir kadro meydana getirdiler.

Güneş Spor kulübünü kayıtlara göre iki defa ziyaret eden Atatürk, ziyaretlerinde uzun süre kulüp lokalinde kalmış hatta ikinci ziyaretinde Fahrettin Altay ve Fuat Köprülü ile uzunca toplantı yapmıştı.  Güneş Spor isim babalarının Atatürk olmasına mahsuben Atatürk'ü 'Yaşasın Güneşimiz' tezahüratıyla karşılamıştı. Güneş Spor için kaynaklarda 'başkent Ankara'nın İstanbul'daki temsilcisi' deyimi yer almaktadır. 1937 yılında Güneş Spor İstanbul Liginde şampiyon Fenerbahçe'nin arkasından ikinci olmuştur. 1938 yılında ise Güneş Spor İstanbul Ligi Şampiyonu olurken bugün ki averaj sistemine benzemeyen bir averaj sistemi uygulanmıştır. Bugün günümüzde takımların attığı ve yediği goller birbirinden çıkarılarak genel averaj bulunmaktadır. Takımların iki devreli liglerde birbirleri ile yaptıkları maçlardaki gol sayıları ile de ikili averaj belirlenmektedir. 1938 senesinde Güneş Spor, Beşiktaş ve Fenerbahçe aynı puanda ligi bitirdiler. Beşiktaş 44 gol atıp 12 gol yemiş Fenerbahçe 40 gol atıp 10 yemiş, Güneş Spor da 34 gol atıp 8 gol yemişti. Atılan gol yenilen gole bölünerek (!) oluşturan averaj ile Güneş Spor 1938 yılının şampiyonu oldu.  Şampiyo Kadro: Cihat, Faruk, Reşat, Boncuk Ömer, Rıza, Yusuf, Melih, Selahaddin, Rasih, Murat, Niyazi, Refii, Necdet, Safa, Daniş, Cambaz ve Hristo idi.

 1938 yılının Ekim ayında 1938-1939 sezonu başlamış bulunuyordu. 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk'ün vefatı üzerine Güneş Spor fesih kararı aldı. Dördüncü haftası oynanan ligten çekildi. Futbol Şubesi hemen Kasım ayı içerisinde kapandı. Diğer branşlarıyla 1940′a kadar faaliyetini sürdürdüğü iddia edilse de bu faaliyetler kulüp hüviyetinden uzaktı. Kısaca Atatürk'ün ardından kulüp kendini kapatırken Doğan Yıldız'ın Çağlar Boyu Türklerde Spor isimli kitabının 647. sayfasında Güneş Spor'un kapanması için 'politik nedenler' ifadesi kullanılmıştır.

Devletin kulübü izlenimi olan Güneş Spor’un Almanların Admira takımına benzediği yönündeki iddialar ağır ve haksızdır. Ancak Atatürk'ün yaşamı boyunca maddi manevi yakından ilgilendiğine dair anıların olduğu yegane kulüptür. Kulübün futbolcuları onun ölümünden sonra koptukları Galatasaray'a geri dönmüşlerdir.

Not: Daha sonraki yıllarda Ankara'da kurulan Güneş Spor ile hiçbir bağ bulunmamaktadır.

Çağhan SARI

Kaynakça

Haluk San, Türk Spor Tarihinde Atatürk, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2000.

Doğan Yıldız, Çağlarboyu Türklerde Spor, UATOD, İstanbul 2002.

 Fehmi İşcan, Türklerde Spor, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1988.

Necati Karakaya, Atatürk Beşiktaşlı, Cem Ofset, İstanbul 2003.

Cem Atabeyoğlu, Nurhan Aydın, Türk Futbol Tarihi, c. I Türkiye Futbol Federasyonu, İstanbul 1994.

Bayram Aladanlı, Futbol Tarihi ve Sporda İlkler, Yeşil Elma Yayıncılık, İstanbul 2009.

https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/571026-ataturkun-tuttugu-takim-yoktur

https://burhanaytekin.blogspot.com.tr/2010/11/ataturkun-ziyaret-ettigi-gunes-spor.html