Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

"Bir Filiz Vardı" Romanı Üzerine Düşüncelerim

30 Mart 2023 - 22:40 - Güncelleme: 31 Mart 2023 - 15:48

"Bir Filiz Vardı"  Romanı Üzerine  Düşüncelerim
 
Filiz İstanbul’un dar sokaklarında birbiri içine girmiş gibi duran apartman dairelerinden birinde işçi bir ailenin kızı olarak doğar. Babası arabasıyla kömür taşıyan, kendi işini yapmaya alışmış biridir. Önceleri ailesinin geçimini sağlamakta zorlanmaz. Fakat daha sonraları ülkede giderek artan ekonomik dalgalanmalar ve siyasi iktidarsızlıklar yüzünden işini ve arabasını kaybeder. Belli bir süre sattıkları arabanın parasıyla idare ederler sonra bu para da bitecek ve aile zor duruma düşecektir.
Filiz’in annesi ev hanımıdır. Kocasının işleri bozulunca çorap atölyesinde çalışmaya başlar. Annenin kazancı ihtiyaçları karşılamaya yetmez ve bu yüzden zor zamanlar geçirirler. Filiz on altı yaşındadır. Nur on dört, bir de on yaşlarında kız kardeşleri daha vardır. Mahalleli Filiz’in babası çalışmadığı için ailenin zor durumda olduğunu bilmektedir. İki kız kardeş zaman zaman esnaftan hoş olmayan sözler duyarlar. Kızlar mahalle erkeklerinin ulaşmak istedikleri hedef hâline gelirler. Esnaf ve mahalleli kendi aralarında Filiz ve Nur hakkında dedikodu yapmaktadır. Filiz’in de çalışması icap eder. O da gazete ilanından bulduğu bir iş için görüşmeye gider. Orada karşılaştığı kızların yanında kendini çirkin hisseder; onlar gibi kıyafeti yoktur ve yine onlar gibi boyalı değildir. Bu yüzden işe alınmayacağını düşünür.
İşyeri sahibi Filiz’i görür görmez sözüm ona aşk duygusuna kapılacak ve genç kızı işe alacaktır. Filiz kitap deposunda çalışmaya başlar. İşe alınma sebebi kendisinin henüz fark edemediği güzelliğidir. Filiz’in işe gelir giderken otobüste karşılaştığı olaylar, bazı ahlaksız kişilerin gencecik hayatları hiçe sayabilecek kadar şuursuz hareketler içinde olmaları, yapılan sözlü, fiziki taciz toplumun gelişmemişliğini göstermektedir. Keza şimdilerde de pek bir şey değişmemiştir. Filiz haftalığının yarısını annesine verir diğer yarısı ile de kardeşi Nur’a ve kendisine eteklik, bluz, ayakkabılar almayı düşünür. Hafta sonu kardeşini alarak Mahmutpaşa’da bir taksitçiye gider.

Mahmutpaşa’da girdikleri dükkândaki satıcı iyi niyetli değildir. Kitapta satıcı değil de taksitçi diye bahsedilir. Yaşanılan zamanda taksitle kumaş ya da giysi satılabilmektedir. Taksitçi, kızlardan para istemez hatta daha da ileri götürerek dükkânı onlara verebileceğini söyler. Doğrusu bu kısım oldukça manidardır. Adam kıza bir yazı vermek ister. Filiz ise bir an evvel dükkândan kaçmak istemektedir. Çünkü adam hem yaşlı hem de çirkindir. Filiz de kardeşi de ellerinde bir silah gibi tuttukları güzelliklerinin artık farkındadırlar. İsterlerse bu güzelliklerini kullanabileceklerini ve hep hayallerini kurdukları eteklik, bluzluk, ayakkabılar, marka çanta ve rujlara kavuşabileceklerini bilirler. Bu tip çirkinliklere karşı gelebilmek için onlara verilen ahlaki değer de yeterli değildir. İçlerindeki ses bunun doğru olmadığını söyler. Ama bakalım sesi dinleyecekler mi?
Filiz sadece çalışıp para kazanmak istemektedir. Oysa anne ve haminnesi hep zengin birini bularak kendini ve ailesini kurtarabileceğini öğütler dururlar. Filiz ilk işe girdiği andan itibaren patronunun onun hakkında iyi şeyler düşünmediğini bilir, mecbur olduğu için bu yerde çalışmaya devam eder. Bütün handa çalışanların onu sevdiğini ve kendisini kandırmak için çeşitli oyunlar çevirdiğini düşünmektedir. Avukatın kâtibi, avukatın kendisi, yan dükkânın sahibi ihtiyar adam, ressam, Necla’nın yanında çalıştığı mühendis; hepsi. Peki gerçekte öyle midir? Evet gerçekte de Filiz’in hislerinin doğruluk payı vardır.

Filiz bu insanlara hem kızar hem de bir yandan beğenilmek hoşuna gider. Çünkü ona başka türlüsü öğretilmemiştir. Bir kadın ve erkeğin sadece bu tip ilişkilerini görmüştür daha başkasına hiç şahit olmamıştır. Yanında çalıştığı adamın lakabı Maşa’dır. Defalarca ona aşkını ilan etmiş, Filiz’le onun evine bile gitmiş, anne ve babasıyla tanışmıştır. Babası adamın ilk gelişinden şüphelenmiş, içinde kötü duygular uyanmıştır ama yine de kızını o işten almayı düşünmemiştir. Çünkü adam gelirken meyve sepeti ile gelmiştir. Baba tembelliğe alışmıştır, kızının ve eşinin eve para getiriyor olmasından memnundur. Maşa evlidir, evli olmasına rağmen burada kızıyla münasebet kurmasına menfaat icabı izin verebilecek kadar değerlerinden vazgeçmiş bir baba profili çizilmektedir.
Evin babası her şeyi siyasete bağlamaktadır, ona göre işsiz kalmasının sebebi siyasi sebeplerdir. İş bulmak için çabalamaz ve on altı yaşında okula gitmesi gereken çocuğunu işe gönderir. Filiz, Maşa’nın tacizlerine rağmen işi bırakamaz; para kazanması gerekir, kendince bir savunma mekanizması geliştirerek patronundan kaçma kovalamaca oynayarak belli bir süre idare edebileceğini düşünür. Yazar kitapta kızlara taciz uygulayan erkekleri tam olarak kötü ilan etmez. Örneğin Maşa karakteri çocuksu bir yapıya sahiptir ve gerçekten kızı sevmektedir. Genç kıza kötülüğü dokunmaz.
Filiz’in çalıştığı kitap deposu bir handadır. Bu kısımda handa bürosu olan tiplerden bahsedilmektedir. Yine bir mühendis tiplemesi vardır. Necla isminde bir sekreter tiplemesi de. Filiz yine bir gün kitapçının kapısında beklerken ressam onu odasına çağırır. Filiz gidip gitmemekte çok tereddüt etmiştir çünkü Maşa ona handaki insanların hiçbiri ile fazla muhatap olmamasını tembihlemiştir. Filiz yine de gider. Ressamdan bir roman alır, romanı okur, Filiz kitabın içindeki kasketli delikanlının gerçek olmasını dilemektedir. Genç kız bu romandaki karakterle özdeşlik kurar. Kendi hayatını romandaki genç adamın yaşadıklarına benzetir. Romandaki kasketli delikanlının da babası kendi babası gibi çocuğunu hiç anlamaz. Filiz romanı elinden düşürmez.
Filiz’in babası ve Maşa dostluklarını ilerletir meyhanelerde gezerler. Filiz ise romandaki delikanlıya âşık olmuştur. Burada kardeşi Nur’un da mahalledeki aşkından, üniversiteli bir gençten bahsedilir. Filiz birkaç gün sonra romanı yazan adamla tanışır. Yazar kişi Ressam’ın arkadaşıdır. Filiz romancıyı hiç beğenmez, karşısındaki adamın kasketli genç delikanlı ile alakası yoktur. Tabii bu olağandır aslında ama Filiz henüz romanın bir kurgu olduğunu anlayabilecek olgunlukta değildir. Sonraki kısımlarda da anlatılan hikâye oldukça ilginçtir. Romancı ile Filiz arasında yakınlaşmadan bahsedilir. Fakat daha sonra roman yazarının Filiz’e bir kart vermesiyle işler değişecektir.
Filiz bir sendikaya sekreter olarak girer. Orada yakışıklı ve idealist genç bir delikanlıyla tanışır. Genç adam hem çalışıp hem de okumaktadır. Kitabın sonunda da bir intihar girişiminin başarısızlığı ve genç adamla Filiz’in bir araya gelmesi anlatılır.

Kitapta kötülerin çok da kötü olmadıklarını içlerinde iyilik de barındırdıklarını, iyi insanların da yine içlerinde kötülük taşıyabilecekleri anlatılır. Yaşanılan dönemde bir muhitten ve o dönem kültürünün insanlarından bahsedilmektedir. Ve yine toplumun kadınlara ve kızlara bakışları, güzellik, güzelliğin neleri elde edebileceği, iyi ahlak, kötü ahlak, hırslar, ihanetler, yoksulluk, ekonomik bunalım, okumanın ve çalışmanın önemi… gibi duygu ve değerler üzerine örülmüştür. Romandaki kızın en sonunda gerçeği görmesiyle her ne yaşanırsa yaşansın iyiliğin, aklın ve doğruluğun kazanacağı vurgulanmaktadır.

Klasik bir roman ile postmodern bir romanın üstkurmaca açısından karşılaştırılması adlı bir çalışmam olmuştur. O yüzden bu yazımda Bir Filiz Vardı adlı romanın kısa bir özetini ve roman hakkında düşüncelerimi belirtmek istedim. Daha sonraki yazıda postmodern tarzda yazılmış olan roman ve aralarında üstkurmaca açısından değerlendirilmesinden bahsedilecektir. Orhan Kemal'in Bir Filiz Vardı adlı eseri oldukça akıcı ve eğlendirici bir üslupla yazılmıştır.

Okunması dileğiyle...