JULES VERNE’İN CHANTELEINE KONTU ROMANINDA FRANSIZ DEVRİMİ
Abbas BİLGİLİ
İster eleştirel baksın, ister övgü ile baksın, tüm siyasi düşünce kitaplarında Fransız Devrimi’nin ana sebebinin dönemin toplum yapısı olduğu kabul edilir. Başka sebepler de olmakla birlikte, toplumdaki sınıf, zümre, katman ya da grup diye belirtilen olgu devrimin temelindeki esas sebebe götürür bizi. Uzun süreli bir mutlak monarşi yönetimindeki kral ve diğer üç grup, toplumu oluşturmaktadır. Ülke gelirinin ve topraklarının büyük kısmını elinde tutan soylular ve ruhban sınıfı birinci ve ikinci sınıfı oluşturur. Üçüncü grup ise ödediği vergilerle soyluları ve ruhban sınıfını beslemekle görevli halktır. Üçüncü grubun içinde ticaretle zenginleşen ancak yönetimde pay sahibi olmak isteyen burjuva kesimi ve açlık sınırındaki işçi, köylü ve işsiz güçsüz takımı vardır. Koşulların oluşmasıyla devrimi yapan da üçüncü gruptur.
Devrim, koşulların dayatmasıyla oluştuğu için, yazılacak bir senaryoda soyluların ve ruhban sınıfının olumsuz, üçüncü grup mensuplarının olumlu rolde olmaları gerekir. Zira ezilen ve sömürülen (mazlum /iyi) üçüncü grubun karşısında ezen ve sömüren (zalim / kötü) soylular ve ruhban söz konusu. Durum böyle olduğu halde, Jules Verne’in Chateleine Kontu isimli küçük hacimli romanında1 soylular ve ruhban iyi karakterli gösterilirken, üçüncü gruptaki devrimciler kötü karakterleri oluşturuyor. Aynı yazarın Esrarlı Ada isimli romanından bahseden yazımızda buram buram sömürgecilik koktuğunu belirtmiştik. Chateleine Kontu’nun ise buram buram devrim aleyhtarlığı (karşı devrim) koktuğu dikkatlerden kaçmıyor.
Fransa’nın batı kesiminde Atlas Okyanusu kıyısındaki Vendee, kırsal halkı ile oldukça muhafazakâr bir yapıya sahip olup, devrime ve özellikle de devrimin dine karşı tutumuna karşıdır. Bu sebeple de bir isyan hareketi ile iç savaşı başlatırlar. Paris’teki kralla fazla bağlantısı olmayan Kont da bu bölgededir ve dünyalar iyisi bir adamdır. Vendee isyanında da devrimcilere karşı savaşan bir kişidir. Kont’un yakın adamı Kernan da çok iyidir ve o da Kont’la birlikte iç savaşta yerini almıştır. Kont’un şatosunda hırsızlık yaptığı için kovulan Karval ise romanın kötü kahramanıdır. Karval, şatodan kovulunca Paris’e gitmiş ve devrimcilere katılarak yararlık göstermiş ve onların gözünde önemli bir adam haline gelmiştir. Kont’un savaşta olduğu günlerde Karval, devrimin yetkililerinden bir görev kopararak kovulduğu şatoya adamları ile baskın düzenleyerek Kont’un eşini ve diğer çalışanları öldürür, şatoyu talan eder ve Kont’un kızı Marie’yi de kaçırıp Paris’e götürür. Kont ve Kernan durumu öğrenince hem kızı kurtarmak ve hem de Karval’dan intikam almak için Paris’e giderler. Yıl 1793’tür, yani devrimin tam da Devrim Mahkemesi eliyle terör estirdiği, giyotinin sürekli kelle kestiği dönemdir. Kont’un kızı da giyotinle gidecekler arasındadır. Kızın tam da kellesi kesilecek iken, kendi kız kardeşini kurtarmak için koşarak gelen genç bir asilzade, elindeki af belgesini göstererek, Kont’un kızını kurtarır ve götürür. Kendi kız kardeşinin kafası kesildiği için onu kurtarmak mümkün olmamış ama elindeki belge ile Kont’un kızını, görevlilere kendi kız kardeşiymiş gibi göstererek kurtarmış olur. Daha sonra bir şekilde Kont ve Kernan bu genç asilzade ile buluşup kıza kavuşurlar. Hep birlikte Paris’ten uzaklaşıp Fransa’nın batı sahillerine dönerler. Kim oldukları bilinmesin diye yerel halktan kimliklerini gizlerler. Devrimden dolayı halk din adamı (rahip) sıkıntısı çekmektedir. İyi kâlpli Kont aynı zamanda ilahiyat eğitimi aldığından rahiplik de yaparak halkın sevgisini kazanmıştır. Genç asilzade de Kont’un kızını sevmektedir ve evlenme merasiminde gerekli rahiplik görevini de Kont üslenir. Bu arada kötü adam Karval bu karşı devrimcileri yakalamak için bölgeye gelmiştir. Ancak Kont’un yakın adamı Kernan kötü adamı öldürür. Gençler evlenir ve mutlu olurlar. Devrimci terörün mimarı Robespierre de giyotine gittiğinden ülkede terör dalgası sona erer. Roman kahramanları da kendi köşelerinde mutlu yaşamlarına devam ederler.
Dikkat edilir ise, devrim öncesi toplumda üçüncü grubu ezen soylular ve din adamları, bu romanda Kont, Kont’un yakın adamı, asilzade, Kont’un kızı kimlikleri ile iyi kimliğe sahiptirler. Ezilen sınıfa mensup olan Karval ise hem hırsız ve hem de haksız yere adam öldüren, devrimcilere muhbirlik yapan kötü kimliktedir. Jules Verne’in roman kahramanlarını gerçeklere aykırı kurguladığı gibi bir durum söz konusudur. Bu iyi karakterler Robespierre’in ölümünden sonra sorunsuz şekilde Fransa’da yaşamaya devam ettiklerine göre, devrimin getirdiği düzene uyum sağlamış görünüyorlar. Bu durumda bunları karşı devrimci gibi görmek isabetli olur mu? Tahminime göre yazar Jules Verne’in sorunu devrimle değil, devrimin getirdiği terörledir. Çünkü yazar terörden bahsederken “devrimin yanlış yola gittiği” kanaatindedir (sh. 47).
Fransız Devrimi’nde 1793 yılı terör dönemi olarak isimlendirilmiştir. Jules Verne’in romanı da devrimin başlangıç kısmını ya da sonlarını değil, tam da terör dönemini konu edinmiştir. Yazarın eleştirisinin, devrime değil de teröre yönelik olduğu söylenebilir. Ancak yine de toplumu sömüren ve ezen rahip ve soyluları iyi karakterler olarak göstermesi, yazarın iç dünyası hakkındaki ip uçlarını fazlasıyla vermektedir. Devrim yanlıları için ise “şehirdeki baldırı çıplaklar, hizipçi ve toplumun bütün döküntüleri” ibaresini kullandığı görülmektedir (sh. 158). Yazarın, olumlu ve olumsuz karakterleri devrimdeki terör olgusuna göre kurguladığı ihtimali kuvvetli görünüyor.
1793 ve 1794’teki Devrim Mahkemeleri, herkesi suçlamaya müsait Şüpheliler Yasası ve giyotin üçlüsünü romanda hayli görüyoruz. Giyotin için “ölüm makinesi” (sh. 158) demeyi tercih etmiş. Roman içinde Şüpheliler Yasası’nın metnine de yer verilerek (sh. 48), bu maddelerin “korkunç” olduğu nitelemesi yapılmış (sh. 49). Meydanda idamı seyre gelenler için “çoğunun ifadesi insanlık dışı bir tutkuyla vahşi bir tatmin arayışını yansıtıyordu” diyor (sh. 55). Paris’te sabah vakti toplu idamların yapıldığı gün için “Bu sabah makine rahatça çalışıyordu; köylüler, soylular ve rahipler cumhuriyetçi bir eşitlik içinde idam ediliyorlardı” ifadesi kullanılmış (sh. 64).
Her ne kadar macera romanlarının yazarı olarak bilinse de, Jules Verne’in eserlerinde sosyal, siyasal ve din içerikli kültürel mesajlar verildiğini biliyoruz. Fransız Devrimi hakkında temel bilgileri olmayan bir okur, Chanteleine Kontu’nu sosyal olaylardan soyut bir macera romanı olarak algılayacaktır. Bu algı ise romanı ve yazarı tanımamak anlamına gelir. Oysa hakikatte macera örgüsünün arka planında devrin siyasal ve sosyal atmosferi ve bununla birlikte olumlu ya da olumsuz mesajlar mevcut. Sadece macera romanı olarak okunursa algılama eksik kalacaktır. Döneme ilişkin ek okumalarla desteklemenin isabetli olacağını belirtmemiz lâzım.
1 Jules Verne, Chanteleine Kontu, Çeviren: Servet Ugan, Alfa Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2020
FACEBOOK YORUMLAR