ZEYTİNCİ ÇOCUK OLMAK
Zeytinci çocuk olmak küçücükken zeytin dağına, zeytin tarlasına tüm hafta sonları gidersin. Kayaların arasından, dar patikalardan adım adım geçersin. Ayakların çalılara takılır, yol almayı öğrenirsin.
Akşamdan çiğ yağdıysa eğer sabaha daha çözünmemiş olurdu. Eğer merhametli bir annen varsa benim gibi elini avuçlarının arasında ısıtır, daha da olmadı ateş yakar çalı çırpıdan.
Sonra yeni ısınmış eline zeytin sepetini alıp, zeytinleri toplamayı daha küçücükken küçücük sepetlerle öğrenirsin çünkü senin için örülmüş küçük sepetler vardır. Küçük parmakların sert toprağa vura vura yerdeki zeytinleri alırsın.
Zeytin işlemek soğukta-sıcakta çekilmez, yağmurda olmaz; bu yaşlarda öğrenirsin. Zeytin çullarının rüzgâra uçacağını bildiğin için etrafına taş koymayı tecrübe ile öğrenirsin çünkü etrafa saçılan zeytinleri toplamak senin görevindir. Annen baban ne yapıyorsa öğrenmeye çalışırsın, kendinden büyük hayatta mücadele etmeyi öğrenirsin.
Zeytin çarşafının üzerine çöküp zeytin çıngıllarını ayıklamanın en kolay iş olduğunu bu yaşlarda öğrenirsin. Dinlenirsin, soluklanırsın, otur-kalk eğil derken belini bükmenin verdiği ağırlığı bu yaşlarda hissedersin.
Öğlen oldu mu bir de zeytin dağlarında yenilen ekmeğin, o yağlı zeytine banmanın verdiği tadı bu yaşta alır, bir daha hiç unutamazsın.
Kış senin için havaların soğumaya yüz tutması ile beraber gelen okuldan arta kalan zamanda zeytinliğe gittiğin bir mevsimdir.
O nedenle çoğu çocuk kışı sevmez burada, çünkü kış iş demektir.
Sabah soğukta annenin peşinden zeytinliğin yolunu tutmak demektir.
Yine de seversin zeytini, yağına ekmek banmayı. Senin için en güzel katık olur ömrün boyunca, en güzel anıların kalır dağlarda, taşlarda.
Çocukken hep mücadele etmeyi öğrenirsin, dayanmayı sıcağa soğuğa, sert rüzgâra karşı önlem almayı, merhameti öğrenirsin annenden. Dünyanın en tatlı yemeğinin emek verdikten sonra, yorulduktan sonra yenen katık olduğunu öğrenirsin.
Dr. Senem KARAGÖZ
Not: Fotoğraflar Dr. Senem KARAGÖZ'e aittir.