KURALLAR VE KURUMLAR İŞLEMEZSE...
Şu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi denen ne idüğü belirsiz işin sistemi vesairesi yok.
Boşuna aramayın.
Olsa görünürdü, bilinirdi, söylenirdi.
Kurumlar ve kurallar zaten rafa kaldırılmıştı.
Şimdi herşey daha karışık.
Devlet öncelikle kurumlar ve kurallar demek.
Daha önce iyi miydi?
Bundan bin kere iyiydi ama yeterli bulmaz ve eleştirirdik.
Eskiden kurumlar ve kurallar vardı ve bir kısmı üzerinde çok oynanırdı.
Ama işlerdi.
Ordu, Dışişleri ve Maliye her zaman siyasetin zor dokunduğu sağlam bir sistemle yürürdü.
Herkes bunu kabul ederdi.
Bu üçü Tanzimat'tan beri geleneği devam eden sağlam kurumlardı.
Şimdi onlar da gitti.
Devlet öncelikle kurumlar ve kurallar demek.
Bürokrasi dediğimiz yapı budur.
Arızaları giderirsiniz ama bürokrasinin iskeletini yıkarsanız kaos ortaya çıkar.
Şimdi o durumdayız.
"Tayyip Bey'den başka sistem de, kural ve kurum da yok" diyenler doğru söylüyorlar.
Her konuya o dahil ve her konuda o karar veriyor.
Böyle bir devlet yapısı yürüyemez.
Bir kişiye bu kadar yüklenme olur şey de değildir.
Yazıktır.
Osmanlı devlet sisteminde Padişah herşey zannedilir.
Değildir.
Devleti Başbakan (Sadrâzam) yürütür.
Bürokrasi kuvvetlidir.
Herşey bürokrasiden geçer.
Padişah da sadrazam da "Ben yaptım oldu" demez., diyemez.
Padişah bazı konularda kanun yapma gücüne rağmen bürokrasiden işaret alır.
"Kanundur" dendi mi akan sular durur, Padişah da durur.
Türk Devletlerinin tarih içindeki temel özelliği budur.
Bu kanun anlayışını yerle bir ettik.
Halbuki demokrasi döneminde daha ileri bir katılım beklenir.
Daha ileri bir etkileşim ve iletişim hızı beklenir.
Bir adama yüklenmek ne dünün işidir, ne bugünün.
Aksayan yönleri düzeltilecek denen bu sistemsizliktir.
Olmayan sistem düzeltilemez.
Yani dostlar, üç beş bakan değiştirmekle hiçbir şey düzelmez.
Mesele bakan meselesi değildir.
(Bakanlar da bakan gibi değil zaten ya)
Vesselam üzerinden müzakere yürütülecek bir bütün yoktur.
24 Haziran seçimlerinden sonra "Göreceksiniz bu sistemsizlik, en fazla beş yıl gider.Türk devlet geleneğinin kırıntılarıyla bile reddedilir."demiştim.
Bu işlerde uzman sayılmayacak, fakat az çok tarih okumuş, Türklüğün geleceğiyle yakından ilgili bir milliyetçi sıfatıyla ben bile bunu demiştim.
Yani kehanet değildi.
Görünen köy budur.
Galiba beş yıl bile gitmeyecek.
Gitmesin, gidemez, gitmemelidir.
A. Yağmur Tunalı