A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

[email protected]

İYİLİK.. YALNIZ İYİLİK..

08 Mayıs 2020 - 14:52

İYİLİK.. YALNIZ İYİLİK..

İyiliği iyilik gibi "iyi yapmak" önemlidir.

"İyilikte yarışın!" diyen eski zamanların güzel ilkesi meydanda, seyirci önünde yarışın demezdi.

İyiliğe doğru koşun manasında anlaşılırdı.

Kazananı-kaybedeni olan hoyrat bir yarışın iyilik olmayacağı açıktır.

 

Ankara Belediyesi'nin başlattığı İstanbul ve bir kaç küçük-büyük belediyenin de katıldığı yardım kampanyaları böyle "iyilik gibi bir iyilik"tir.

İyiliği başa kakan, ben yaptım kabalığından, "iyiliksiz iyilik" olmaktan nasıl çıkaracağımızın yolları bu ülkede kolaydır.

Çünkü büyük bir tarih, vakıf kültüründen başlayarak çeşitlendirdiği yardımlaşma şekilleriyle, oluşmuş gelenekleriyle henüz tam unutulmuş değildir.

 

Son yıllarda olanı Türk anlayışının devamı gibi yaşamadık.

Politika ve ben ben ben diyen mağrur-bencil politikacı tipi ve ona bağlı hareket eden zenginler nesli bu bozgunda başı çekiyordu.

Yalnız tabii ki yeni başlamış bir bozulma değildi, öteden beri vardı.

Fakat son yıllarda azgınlaştı ve toplumu bu tür sahteciliğe alıştırdık.

Üstelik din sosuyla bezeyerek yaptığımız için toplumun çoğunluğu kolayca kabul etti ve alıştı.

 

Dikkat edin insanımız, bundan dolayı eziktir.

İsim vermek istemem ama netleştirmek için artık herkesin durumunu öğrendiği bir isim üzerinden hatırlatmada bulunmak yanlış olmayacak.

Melih Gökçek'in, "Ben gidersem size kimse yardım etmez!" diyerek halkı ve aynı gerekçeyi kullanarak partisini de ikna ettiği ve bir kaç seçimi kıl payı da olsa kazandığı herkesin dilindeydi.

200 bin ailenin oyunu böyle elde tutmaya çalıştığı konuşulurdu.

 

O gitti, Mansur Yavaş geldi ve vatandaş gördü ki yardım kesilmedi, azalmadı, arttı.

Gelirler azalmasına rağmen arttı.

Ayrıca belediye başka kesimlerin problemleriyle de ilgilendi ve korona günlerinde onlara da çeşitli şekillerde yardım kapıları açtı.

Bunu da kimseyi incitmeden, iyilik gibi yapmanın da yolunu bularak yaptı, yapıyor.

Kimseye bana borçlusun demeden yapılan iyilik iyiliktir.

Melih Bey örneğindeki ve merkezî yönetimin de benimseyip uyguladığı yaygın yardım, ahlâkî değildi.

 

Şu yanlışlarımızı artık çok iyi düşünmek zorundayız:

"Sen çalışmasan da ben sana bakarım.." demekle başladık.

Çalışmayı, çalışarak kazanmayı kutsal sayan anlayışa ters hareket ettik.

İnsanlarımızı tembelleştirdik.

Toprağını sen ekmezsen de ben sana Avrupa fonlarından şu kadar vereceğim diyerek üretimi bıraktırdık.

Tarımla beraber hayvancılık da bu küçük arazi sahiplerinden uzaklaştı, sadece büyük çiftliklere kaldı.

Artık, milyonlar ele bakar, muhtaç, dilenci halindedir.

 

Olacak iş değildi, yaptık.

Giderek "Bana bağlısın, ben varsam sen doyarsın, yoksa aç kalırsın." noktasına geldik.

Herşeyden önce insan haysiyetine aykırıdır.

Tekrar edeyim, ahlâkî de değildir.

Ahlâkî olmayanın dine uygunluğu zaten söz konusu olamaz.

 

Beni sevindiren bu durumun değişiyor olmasıdır.

Belediyelerin, her türlü kısıtlamaya rağmen iyi gitmesini bunun için önemsiyorum.

Dün yazdığım hususları bugün tekrar etmek istiyorum.

Konuşulsun, tartışılsın ve hayatımızda siyaset dışı bir yaşama güzelliği halinde yeniden yerleşsin,devam etsin istiyorsak bunu yapacağız.

Ankara, İstanbul, Mersin, İzmir, Gaziantep belediyeleri ve adını, yaptıklarını belki duymadığımız pek çok belediye, bu konuda olağanüstü işler yaptı, yapıyor.

 

Ankara Belediyesi'nin, yirmi bin kişiye bir aylık iftar kampanyası üç günde tamamlandı.

Millet, güvendiği, hayrını çar çur etmeyeceğini, çalmayacağını düşündüğü yere böyle yardıma koşar.

Doğrudan yardımlar yanında, esnafı ve borçluyu rahatlatacak, Osmanlı âdeti, "Bir borçlunun borcunu sil" kampanyası da çok tuttu.

Dikkat buyurun, burada bu borçları ödeyenlerin adı gizlidir.

Borçlular da kimin ödediğini bilmez.

Bu bir yaptığını bin gösteren son yılların gösterişçi dindarlığına ters bir anlayıştır.

 

Türk, yüzyıllar içinde gösterişçiliğin ayyuka çıktığı geçmiş yıllardaki gibi değil, bu "sağ elin verdiğini sol el görmesin!" zihniyetiyle hareket etti.

Belediyelerin bu yüzyılların getirdiği anlayışa, köklü geleneğe uygun hayır öncülüğü beni çok heyecanlandırdı.

İncelmiş, yüksek insani değer yüklü kültüre ve bu yönde şekillenen Türk inanışına dönüşe zemin hazırlayacak bir örnek olduğu için çok sevindirdi.

 

Eskiler, 'Hal sârîdir" derlerdi.

Yani yapılanlar, edilenler ve onları yapıp edişlerimiz de virüs gibi yayılır.

Bu da Ankara'dan başka şehirlere geçti, örnek alındı ve İstanbul Belediyesi de aynı anlayışa, binlerce ailenin su ve gaz faturalarının ödenmesi kampanyasıyla katıldı.

 

Müsaadenizle bunların yapılan herşeyden daha önemli olduğunu söylemek zorundayım.

Çünkü bu yapılanlarda tarih var, kültür var, ecdâda benzeme var.

A. Yağmur Tunalı