AMERİKA ZİYARETİNİ DOĞRU ANLAMAYA ÇALIŞMAK
Ekranlara bakınca "Yok öyle bir şey!" diyebilirsiniz.
Maalesef böyle.
Medyanın dörtte üçünü oluşturan yandaş kanalları ve TRT'yi seyrederseniz dünyanın bir yarısını fethetttiğimizi düşünebilirsiniz.
Diğer yarısı da "Ne olur bizi de fethedin!" diye yalvarıyor gibi bir hisse kapılırsınız.
Az biraz abartmayla böyle.
Kalan iki üç tv kanalında da yine iktidar goygoycuları var.
Desteklemenin de bir âdâbı var, bilmiyorlar.
Slogan bağırmanın da bir yeri, ölçüsü var, bilmiyorlar.
Kamuoyu araştırmacısıymışlar, onu biliyorlar mı bilmem ama konuşmayı ve değerlendirmeyi bilmiyorlar.
Gazeteciler var gazeteciliği bilmiyorlar.
Bu "sahibinin sesi" manzarasında akıl bizden uzağa düşüyor.
Olanları anlayamıyor ve değerlendiremiyoruz.
Yarınları kurgulayamıyoruz.
Sonra olanlar oluyor.
Yanılma aldatılma itiraflarını dinlemeye başlıyoruz.
Bu zevat başlıyor, gözü yaşlı bu aldatan aldatılanları övmeye...
Birileri ne yapsa haklı ve içerde kazançta.
Böyle bir hipnoz ve cinnete düştük ve çıkamıyoruz.
Yine hatırlatacağım:
Devlet hayatında hataların hesabı görülmezse böyle olur.
Aldatılmak senin benim içindir.
Devlet adamı aldatılıyorsa bir bedel ödeyecektir.
Ödenmiyorsa düzen bozulur.
Birilerinin hatası bile doğrudan fazla alkış alır hale gelir.
Buradan çıkmak zorundayız.
Amerika ziyareti de bu goygoyculuğun zehirli alkışına takıldı.
Anlayamıyoruz.
Anlatamıyoruz.
Konuşamıyoruz.
A. Yağmur Tunalı