Yahya Kemal Beyatlı- Medeniyet ve Din

Yahya Kemal Beyatlı- Medeniyet ve Din
08 Ocak 2023 - 20:50 - Güncelleme: 09 Ocak 2023 - 10:25
— Medeniyet parça parçadır. Akdeniz'de olduğumuzdan
bir İslâm medeniyeti ve bir Avrupa medeniyeti olarak
iki zannediyoruz. Halbuki ötede koca bir Çin medeniyeti
var, bunlarla alâkadar değil. Esasını ararsanız medeniyet
birdir.
Alimler «medeniyet beynelmilel ve müşterektir», demişler.
Beynelmileldir. Yalnız iklim değiştiriyor. Vaktiyle
medeniyet Mısır’da imiş, itibardan düşünce Bağdat’a,
Irak’a gelmiş. Asur ve Kaide medeniyeti. Derken Yunan
medeniyeti diye harikulâde medeniyet zuhur etmiş. Kalitece
hepsine faik. Zira beşerî bir şey. İnsana yaklaştırmış.
Asur ve Kalde’de medeniyet hareketsiz, cansız. Eski
Yunanda vücut her tarafta oynuyor. Büyük heykeltraçlık
var.
Derken trajedi yapmış. Hem o zamanlarda. Hâlâ o
ayarda trajedi yapılamıyor. Sofokles tarzında bir eser
yapmak kabil değil. Nitekim bir «Venüs de Mile» yapılamıyor.
İnsan anlar ve iyi okursa ve temsil olunduğunu görürse
gözleri kamaşıyor. Medeniyet Eski Yunan’da birden
patladı. Partenon yapıldı. Müverrihlerden biri (nesri
o kadar sağlam ki, zannedersiniz, bugün yazılmış, hiçbir
pürüzü yok) der.

Buna Yunan mazisi diyorlar. Bu lâkırdı doğrudur.
Bunu kimse idrak edememiş. Yükseldi, birdenbire eski
medeniyetlerin hepsini sildi. (Orta çağ) karanlık bir
alem doğdu.'Her şey mühmel. Sonra bir şafak. Buna
Rönesans diyorlar.
Evvelâ İtalya’da doğdu. Herkes oradan feyz aldı. Sonra
Şimale gitti. Şimdi Şimaldedir, Anglo-Saksönlarda.
Tecrübe zamanla mantıki yendi. Onun için, mantıki
bıraktılar tecrübeye geçtiler. Mantıkin hududu var, tecrübenin
hududu yok.
Uçak yapmış, uçuyor. Yüzbinlercesi uçuyor. Tecrübenin
hududu yok,
Aristo mantıki (filan şey olmaz); diyor, duruyor.
Amerika medeniyeti öyle terakki etti ki eskiler bu- •
nu fark etmezdi ve bilmezdi. Atom’u geliştirdi. Kimbilir
daha neler bulacak. Bunu, tecrübe yapıyor, Amerika’da
öyle bir medeniyet teşekkül etti ki, Avrupa’ya geldik köy
zannettik, diyorlar.
Bu medeniyet, eski medeniyetler gibi yalnız manevî
değil, biraz da maddî. Ahlâkı kıvamında bırakmış.
Bunun haricinde müthiş bir hürriyet’e erişmiş. Medeniyetin
bu dei’ece terakkisinden sonra iptidaî milletlere
inanmak, yakılmak düşüyor, yetişmek kabil değil. Medeniyet,
toprağı akıllıca işlemesini biliyor.
Dünyanın altınını o çekiyor. Saklayacak yeri yok. Bir
şeye ihtiyacı yok. Herşey sanayileşmiş. Evvelce zannederdik
ki yağ, mandadan veya kojmndan olur. Yeni medeniyet
nebatî yağ yaptı. Görüyorsunuz, ne kadar sıhhî, yaptığı işe bak işe. Yarın belki büğda-yı, ekmeği değiştirecek.
Gelelim bu kadar ilerlemesine mukabil ilerlemediği
noktalar var. insanların nasıl idare edileceğini bilmiyor,
idare Hukuku lâzım. Keşke medeniyet bu kadar ilerlemese
idi de, (kendimizi idare) olsaydı.

— Göz neye bakarsa orasını görür. Eskiden gözler
.insanın içine dönmüştü. Milletler eskiden azlıktı. Atina
10.000 idi. Şimdiki Yunanlıların Yunanlılıkla münasebeti
yok. Roma’da en fazla millet 200.000.
Eflatun bir odalı evde oturur, elbisesi iki kat. Aklı
fikri felsefede. Eski Atina’da büyüklerin evleri basit. Gözlerin
teveccüh ettiği şey başka, onlar Amerika’yı keşfe
bakmıyor. Atina Cumhuriyeti, bir iki saat mesafede. Aklı
fikri trajedi ve heykel. Floransa’ya gittim. Fatih zamanı
DükaJar Sarayı var. Dükalar Sarayından Floransa hududu
görülüyor. Bu Floransa bütün dikkatini heykeltraşlığa,
şiire vermiş.

— îpek kozasını ham alıyor, kumaş yapıyorlar. Avrupa’da
fazla para var, îpek alıyorlar. Sata sata ipekçilikten
zengin oluyorlar. Parasını kime versin, ressam ve
tiyatrocuya veriyor.
Floransa’da İpekçi Sarayı yanında Dolmabahçe Sarayı
ahır kalır. Güzel Mimarî işte. Bütün Avrupa Kralları
bu ipekçilerin kızlarını alır. Medicis Floransa’dan. Hep
bunlard.an Avrupa Saraylarına Floransa’nın ihtişamını
götürdüler. Bu artan parayı artistlere vermesi şerefti. Bir
ipekçi galerisi var. Rafael ve Mikelanj’ın heykeli lazım.
Bunları koyacak.

— Amerikalılar işi çok maddileştirdi. Beşeriyet her
gün daha maddîliğe gidiyor. Lâkin Kiliseler dolu. Dinsizlik
yok. Kiliseler muhteşem. Şimdi inceldiler. Zengin olunca
incelik kolay. Fakirlikte güç. Hanımlar güzelleştiler.,
Amerikan kadını güzel kadın oldu.

— Gönül ister ki insanlık terakki etsin. San Pransisko’yu
telefonla istersin. Bundan ne çıkar? Perişan
halkı mesut göreyim, bana bu lâzım. Bazılarında var, diğerlerinde
yok. Gönül ne ister, bunu bütün beşeriyet temin
edebilsin.

— Beynelmilel medeniyet Şark’dân Şimale doğru gitmiş.
Oradan Fransa ve İtalya’ya geçerken zayıflamış.
Şimdi Angolasaksonlar'da. (Batı) dediğimiz Medeniyette
Yunanlılık var. Disiplinde Roma Hukuku var. Dininde
Yahudi dini. Irk’ında Cermanizm Var.( Avrupa başlıca
üç ırklı. Cermen. Kelt ve İslav Irkından teşekkül etmiş.
Bunların kaliteleri yüksek.)

— Doğu) ya gelince; Çök daha eşki, Asuf, Mıisır’a:
gitmiyelim. İslam (şark) ında başta Araptân gelnıiş, bir
başkalık var. İnsanın gözlerini kamaştırır. Bir Hazrcti
Muhammed çıktı. Arabistan’dan. ‘Cebelüttârık ye : sönrâ
Fransa’ya vardı. Ezah-i Muhammed’i oraya kadar ğelmiş:
Hem de Cebel-ül Tarık’a gelenler arasında Hazreti Muhammed’l
görenler olmuş. Bir de Ganj’âj »Çin’e ka:dar gitr
mis. Bu mucizeli bir işdir.
Gelgelelim kafasına. Arabın kafâsiy Yunan kafgisı
gibi değil. Bir zaman medeniyet Endülüs’e inmiş. Yunan
eserlerini o anlamış. Onu anlamak bir şeref oluyor. Yunan’a
ne diyelim? Onu yaratmış.
Arab onun mantığını anlamış, sanat tarafını anlamamış.
İbn-i Rüşid gibi muazzam bir kafa, Aristoyu okumuş,
anlamış, hazmetmiş.
İslam medeniyetinin iki üstadı var. önce Arab, sonra
Acem. Bizim de iki üstadımız var olmuş. Yalnız Arat
olmamış. Acem’in tahakkümünde Müsliiman olmuşuz.
Peygambere nebi dememişiz de Farsça Peygamber demişiz.
Namaz, oruç, abdest, hep Acem kelimesidir. İşte biz
Acem’in irşadıyle Müslüman olmuşuz. Fakat, Acemin esiri
değil, hâkimi olmuşuz. Gaznelilerde ve Selçuklularda
onları hakimiyetimiz altına almışız. O da bizi medeniyeti
ile ezmiş.

— Avrupa medeniyetinin en feyizli menbaı: Yunan
ve Roma. Bizim ise en feyizli menbaimız Arab ve Acem.
Buna, bir de Asyalılığı katın, Asya ahlak ve mizacını.
Mommsen der kİ: Asya’da Hind’de, Çin’de ve İran’da
büyük saraylar, süsler ve kumaşlar var. Felsefeye benzer
bir hususiyetleri de var. Fakat Hürriyet, demokrasi ve
Hukuk bir saniye yer tutmamıştır.
Beşeriyeti iyi yola, doğru yola sevk eden hukuk ve
hürriyet fikridir. Bizde hürriyet fikri; ferdin hürriyeti
fikridir. (Kendi hukukum) vardır. O egoizmdir.
— Roma’da kadın haremde idi. Muhterem mevkie
getirdi. Seksüel ahlâk yüksek. Şark sekse, başka türlü bakıyor.
Söğme hep seks ile ilgilidir. Batı bunu pek anlamaz.
Orada kadın muhteremdir. Dost veya zevce diye
bakar. Doğu öyle bakmaz.
— Hıristiyanlığa gelelim. Yahudi menşeinden bir
din olduğu halde hem yahudilikten ayrıldı. Hem de Avi’upaî
bir din oldu. Tohum toprağa karışınca başka şey
verir. Din, diyanet ihtiyacından doğuyor. Bir millet inanmak
ve teselli istiyor. îlk vesile’yi yakalıyor. Bizde ilk (vesile)
islâmlılık oluyor, islâmlılıkta, hıristiyanlığın zaman
ve manâ farkı var. İsa ve Meryemleri kendi hayaline uydurdu.
İsa heykelleri maddidir. Hollanda’da oralı gence benzer.
Meryem, Hollanda’lı kadındır. Çinde Meryem, Çin
kadınıdır. Bizde de başka türlü değildir. Din Arab dini
değil, biz onu kendimize uydurmuşuz.
— Ispanya’da Arablardan üç şey kalmış;
(1) Boğayı, almışlar. Arablardan kalma, tspanyollar
başka şekil vermişler, Ispanya’da çok münteşir. Araplar
bunu döğüştürüyor. Onlar da çingenelerden almışlar.
Bulgaristan’daki çingenelerden bize başka türlü geçmiş.
Horoz döğüşü gibi.
(2) İspanyol dansı,. Arablardan kalma.
(3) Mani, Makam okuma. Ispanya’nın belli başlı
özellikleri de, bu üçüdür.
— Çingene zengin olunca Osmanlı düğünü yapıyor
ve OsmanlI elbisesi giyiyor,
— Araplar Ispanya’nın yarısına hakim oldular. Bir
kısmında îspanyollar var. Araplar nerede durmuşlar.
Hurmanın bittiği yerde.
— (Toro) önce Arablarda var. ispanyollara bu oyunu
vermişler. Şimdi halkın sevdiği, tuttuğu oyun.
— Trablus Şam’daki bir kadayıf cinin fikrindeyim:
1923 de Vâlâ Nureddin’e sorrnuşlar: — Türkler dini kaldırdılar
mı? Cevap; — Yok Canım mürtecilerin lafı. Ne
dini kaldırdılar, ne de devletten ayırdılar.
Ramazan’da kandiller yanıyormu? Simit çıkıyor mu?
Davullar çalıyor mu? sorusuna «evet» deyince: — O halde
din yerinde duruyor, demiş.
Biz işin eşkâline bakarız. Böyle Müslümanız, manâsına
bakmayız.

— Bir katolik papazı, o kıyafette Madrid’e geldi. Fakülte’de
Arab ortantalisti. Papazın ağzından Islâm ve
Arap muhabbetini hissettim. Ezanın ispahya’da ve Fransa’da
kaç sene okunduğunu! Bordeaux, da, Poitiers’de orada
burada, altı sene Ezan-ı Muhammedi okunmuş. Poitiers
dediler. Abdürrahman-ı sani hatırıma geldi. Nerede
ise Paris’e gideceklermiş. O kadar yakın.

— İnsan Kurtuba’da yüksek, binalardan alçak binalara
iniyor. Sokakta Karpuz-yiyen adamı görünce kendimizi
Anadolu’da sandık. Camii kebir’e doğru gittik. Kala
kala köprü başlıkları kalmış. Kızılırmak ve Yeşilırmak’a
benzer. Yazın kurur. Ortada ince, pis bir su akar.
Camii kebir’i dolaşıyorum. Camii Kebir yok. Fotoğrafçı
camii Kebir’e dair resimler satıyor M...... nerede dedim,
kışlayı gösterdi, inkisar-ı hayale uğradım. Kilise avlusu
ve kuyu gibi bir yer. Kapıdan girdik, tş değişti. Bir sütun
ormanı. Ufuklara kadar gidiyor. Devam ediyor, içine daldım.
Abdürrahman-ı Saliş zamanında yapılmış ve tevsi
edilmiş.
Süleymaniye, Bayezid, Sultan Ahmed gibi bir bina
değil. Sütunlar gidiyor. Tavanı da gayet alçak. Türkle
Arab’ın farkını orada gördüm. Türk, (ayakta dönüyor)
gibi.
Bunlar orada (oturmuş) gibi. Kurtubayı îspanyollar 1226 da almışlar. İspanyolların âdeti var.
Bunun etrafına
ayrı şapeller yapmışlar, daralmış. Ortasına o zamanki
müslümanlığı ezmek için Rönesans bir bina yaparak
bu eseri küçük düşürmek istemişler. Kral Charle,
yıktığınız şey yapılmaz, fakat bu yaptığınız her zaman yapılır, demiş.

Kaynak: Süheyl Ünver, Yahya Kemal'in Dünyası, Tercüman Yay, İstanbul, 1980, s.35-41.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum