YAĞMUR BİRCAN YAZDI: KURBAN BAYRAMI
O günden bu yana Kurban Bayramı Müslümanlar tarafından hicri takvime göre Zilhicce Ayı’nın onuncu gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dini bayramdır.
30 Temmuz 2020 - 16:50
KURBAN BAYRAMI
“Her Ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O ‘nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir ilahtır, O’na teslim olun. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf eden ve Allah’a gönül vermiş olan kimselere müjde et.”
Kurban Bayramı’nın tarihi oldukça eskidir. Kurban kesme ve adak adama iki insanla başlamıştır. Peygamber efendimiz tarafından dini bir görev olarak tebliğ edilen kurban ibadetinin temelleri Hz. İbrahim ile oğlu arasında meydana gelen hadise kadar uzanır. Hadis şöyledir;
Hz. İbrahim’in yıllarca çocuğu olmamıştır. Hz. İbrahim’le Rabbine şöyle dua ediyordu; “Ya Rabbi! Bana Sait erden olacak bir evlat ver!” Hz. İbrahim in duasının üzerinden yıllar geçmiş, Hz. İbrahim’in hicreti Mısır’a kadar uzanmıştı. Bir süre Mısır’da kalan insanlara Hacer isminde birisi daha katılmıştı. Bir rivayete göre o bir kral kızıydı. Başka bir rivayete göre ise Mısır’ın doğu illerinden koparılmış ve mısır sarayına gönderilmiş cariyeydi. İşte bu cariye, İbrahim’in eşi olmakla şereflendi. Bir süre sonra Yüce Allah onları bir çocuk nasip etti. Adını İsmail koydular. Hz. İsmail’in doğumundan sonra Hz. İbrahim’in kardeşi Sare, o ona Hacer’le İsmail’i başka bir yere götürmesini söyledi. İbrahim de eşini ve çocuğunu alıp yola çıktı. Günlerce yürüyerek ovalardan, tepelerden, ıssız çöllerden geçtiler. Mekke yakınlarına kadar geldiler. Sonunda bugün Kabe’nin bulunduğu yere vardılar ve bir ağacın altında durdular. Hz. İbrahim ana ile oğlun yanına biraz yiyecek ve su bıraktıktan sonra oradan uzaklaştı. Hacer Hz. İbrahim’in arkasından “Bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Biz bu dağ başında ne yaparız nasıl yaşarız?” diye bağırmıştı. Bir süre sonra Hz. Hacer tekrardan seslendi” yoksa bizi buraya bırakmanı Allah mı emretti?” dedi. Hz. İbrahim döndü mü “evet, Yüce Allah emretti” dedi.
Bunun üzerine Hz. Hacer “öyleyse Allah bize yeter. O bizi korur bizi, besler dedi. Hz. Hacer ağaçlar ve taşlardan bir kulübe yaptı. Orada yaşamaya başladılar. Fakat bir süre sonra suları bitti İsmail susuzluktan ağlamaya başladı. Hz. Hacer de bu duruma çok üzüldü ve aceleyle dışarı çıktı. Hızla Sefa tepesine yürüdü, tepenin üzerine çıktı fakat etrafında ne birileri ne de su vardı. Tepeden indi. Koşarak bu sefer karşıdaki Merve tepesine tırmandı. Orada da su bulamadı. Uzaktan uzağa kulübede ağlayan İsmail’in sesi geliyordu. Hacer Sefa ve Merve tepeleri arasında kendini kaybetmiş gibi tam yedi kere gidip geldi. Güneş iyice yükselmişti. Halimsizlik içinde kulübesine döndü. Kurmaya gelince İsmail’in yanı başına bir sok öldü. Hz. Hacer suyun aktığını görünce boşa gideceğinden korktu ve Arapça “zemzem” yani “dur dur ” demeye eliyle su tutmaya başladı. Hacer Allah Teâlâ ya şükretti. Ben Kabe’de bulunan Zemzem kuyusu işte bu sudur. Artık Hz. İsmail’e büyümüş koca bir delikanlı olmuştu. Hz. İbrahim bir gün Mekke’de bir rüya gördü. Rüyasında oğlu İsmail’i Allah Teâlâ ‘ya kurban ediyordu. Önce bu rüyanın doğurduğundan şüphe etti. Ancak aynı rüyayı daha sonraki gecelerde de görünce bunun Yaratan’dan gelen bir emir olduğunu anladı. Yüce Allah Hz. İbrahim’i çok ağır bir sınavla çekiyordu. Oğluna iptal bıçak almasına birlikte dağdan odun getireceklerini söyledi. İsmail ip, balta ve bıçak aldı. Beraber yola çıktılar. Babası İsmail’e yaklaştı ve şöyle dedi: “Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin? “. İsmail’e babasına: “ey babacığım, ne Emr İsmail’e babasına: “Ey babacığım, ne emrolunuyorsa yap! Sen beni inşallah sabredenlerden bulacaksın dedi “.
Hz. İbrahim de oğlunu alıp Minâ’da kurban edileceği yere götürdü ve İsmail ‘in ellerini ayaklarını bağladı. Daha sonra Hz. İbrahim oğlunun gözlerini bağladı. Onu kurban etmek üzere sağ yanı üzerine yatırdı. Bıçağını çekti, oğlunun boğazına sürdü ama bıçak kesmemişti. Hz. İbrahim babasına kendisini yüzüstü göndermesine yüzünü görmemesini söyledi. İbrahim’i daha sonra Hz. İbrahim oğlunun gözlerini bağladı. Onu kurban etmek üzere sayının üzerine yatırdı. Bıçağını çekti, oğlunun boğazına sürdü ama bıçak kesilmişti. Hz. İbrahim babasından kendisini yüzüstü göndermesine yüzünü görmemesini söyledi. Hz. İbrahim oğlunun dediğini yaptı fakat bıçak yine kesmedi. Hazreti İbrahim’in ve İsmail’in bu samimi teslimiyeti ve itaatlere Rabbimiz tarafından kabul gördü, onlara şöyle seslendi: “Ey İbrahim! Gerçekten rüyan doğru onayladım. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır”.
Her ikisi de Allah’ın bu teslimiyet imtihanını kazandı. Buna karşılık Allah onlara katında Cebrail ile bir kurban gönderdi.
O günden bu yana Kurban Bayramı Müslümanlar tarafından hicri takvime göre Zilhicce Ayı’nın onuncu gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dini bayramdır.
Herkesin Kurban Bayramı kutlu olsun .
Yağmur BİRCAN
“Her Ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O ‘nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir ilahtır, O’na teslim olun. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf eden ve Allah’a gönül vermiş olan kimselere müjde et.”
Kurban Bayramı’nın tarihi oldukça eskidir. Kurban kesme ve adak adama iki insanla başlamıştır. Peygamber efendimiz tarafından dini bir görev olarak tebliğ edilen kurban ibadetinin temelleri Hz. İbrahim ile oğlu arasında meydana gelen hadise kadar uzanır. Hadis şöyledir;
Hz. İbrahim’in yıllarca çocuğu olmamıştır. Hz. İbrahim’le Rabbine şöyle dua ediyordu; “Ya Rabbi! Bana Sait erden olacak bir evlat ver!” Hz. İbrahim in duasının üzerinden yıllar geçmiş, Hz. İbrahim’in hicreti Mısır’a kadar uzanmıştı. Bir süre Mısır’da kalan insanlara Hacer isminde birisi daha katılmıştı. Bir rivayete göre o bir kral kızıydı. Başka bir rivayete göre ise Mısır’ın doğu illerinden koparılmış ve mısır sarayına gönderilmiş cariyeydi. İşte bu cariye, İbrahim’in eşi olmakla şereflendi. Bir süre sonra Yüce Allah onları bir çocuk nasip etti. Adını İsmail koydular. Hz. İsmail’in doğumundan sonra Hz. İbrahim’in kardeşi Sare, o ona Hacer’le İsmail’i başka bir yere götürmesini söyledi. İbrahim de eşini ve çocuğunu alıp yola çıktı. Günlerce yürüyerek ovalardan, tepelerden, ıssız çöllerden geçtiler. Mekke yakınlarına kadar geldiler. Sonunda bugün Kabe’nin bulunduğu yere vardılar ve bir ağacın altında durdular. Hz. İbrahim ana ile oğlun yanına biraz yiyecek ve su bıraktıktan sonra oradan uzaklaştı. Hacer Hz. İbrahim’in arkasından “Bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Biz bu dağ başında ne yaparız nasıl yaşarız?” diye bağırmıştı. Bir süre sonra Hz. Hacer tekrardan seslendi” yoksa bizi buraya bırakmanı Allah mı emretti?” dedi. Hz. İbrahim döndü mü “evet, Yüce Allah emretti” dedi.
Bunun üzerine Hz. Hacer “öyleyse Allah bize yeter. O bizi korur bizi, besler dedi. Hz. Hacer ağaçlar ve taşlardan bir kulübe yaptı. Orada yaşamaya başladılar. Fakat bir süre sonra suları bitti İsmail susuzluktan ağlamaya başladı. Hz. Hacer de bu duruma çok üzüldü ve aceleyle dışarı çıktı. Hızla Sefa tepesine yürüdü, tepenin üzerine çıktı fakat etrafında ne birileri ne de su vardı. Tepeden indi. Koşarak bu sefer karşıdaki Merve tepesine tırmandı. Orada da su bulamadı. Uzaktan uzağa kulübede ağlayan İsmail’in sesi geliyordu. Hacer Sefa ve Merve tepeleri arasında kendini kaybetmiş gibi tam yedi kere gidip geldi. Güneş iyice yükselmişti. Halimsizlik içinde kulübesine döndü. Kurmaya gelince İsmail’in yanı başına bir sok öldü. Hz. Hacer suyun aktığını görünce boşa gideceğinden korktu ve Arapça “zemzem” yani “dur dur ” demeye eliyle su tutmaya başladı. Hacer Allah Teâlâ ya şükretti. Ben Kabe’de bulunan Zemzem kuyusu işte bu sudur. Artık Hz. İsmail’e büyümüş koca bir delikanlı olmuştu. Hz. İbrahim bir gün Mekke’de bir rüya gördü. Rüyasında oğlu İsmail’i Allah Teâlâ ‘ya kurban ediyordu. Önce bu rüyanın doğurduğundan şüphe etti. Ancak aynı rüyayı daha sonraki gecelerde de görünce bunun Yaratan’dan gelen bir emir olduğunu anladı. Yüce Allah Hz. İbrahim’i çok ağır bir sınavla çekiyordu. Oğluna iptal bıçak almasına birlikte dağdan odun getireceklerini söyledi. İsmail ip, balta ve bıçak aldı. Beraber yola çıktılar. Babası İsmail’e yaklaştı ve şöyle dedi: “Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin? “. İsmail’e babasına: “ey babacığım, ne Emr İsmail’e babasına: “Ey babacığım, ne emrolunuyorsa yap! Sen beni inşallah sabredenlerden bulacaksın dedi “.
Hz. İbrahim de oğlunu alıp Minâ’da kurban edileceği yere götürdü ve İsmail ‘in ellerini ayaklarını bağladı. Daha sonra Hz. İbrahim oğlunun gözlerini bağladı. Onu kurban etmek üzere sağ yanı üzerine yatırdı. Bıçağını çekti, oğlunun boğazına sürdü ama bıçak kesmemişti. Hz. İbrahim babasına kendisini yüzüstü göndermesine yüzünü görmemesini söyledi. İbrahim’i daha sonra Hz. İbrahim oğlunun gözlerini bağladı. Onu kurban etmek üzere sayının üzerine yatırdı. Bıçağını çekti, oğlunun boğazına sürdü ama bıçak kesilmişti. Hz. İbrahim babasından kendisini yüzüstü göndermesine yüzünü görmemesini söyledi. Hz. İbrahim oğlunun dediğini yaptı fakat bıçak yine kesmedi. Hazreti İbrahim’in ve İsmail’in bu samimi teslimiyeti ve itaatlere Rabbimiz tarafından kabul gördü, onlara şöyle seslendi: “Ey İbrahim! Gerçekten rüyan doğru onayladım. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır”.
Her ikisi de Allah’ın bu teslimiyet imtihanını kazandı. Buna karşılık Allah onlara katında Cebrail ile bir kurban gönderdi.
O günden bu yana Kurban Bayramı Müslümanlar tarafından hicri takvime göre Zilhicce Ayı’nın onuncu gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dini bayramdır.
Herkesin Kurban Bayramı kutlu olsun .
Yağmur BİRCAN
FACEBOOK YORUMLAR