Uzman Türkolog Buse BAŞKURT: "Yetkin Kişi Mehmet Âkif ve Anektotlar"

Uzman Türkolog Buse BAŞKURT Hanımefendinin sitemiz okurları için kaleme aldığı "Yetkin Kişi Mehmet Âkif ve Anektotlar" adlı yazıyı kıymetli okurlarımızın istifadesine sunuyoruz.

Uzman Türkolog Buse BAŞKURT: "Yetkin Kişi Mehmet Âkif ve Anektotlar"
08 Ocak 2021 - 17:09 - Güncelleme: 08 Ocak 2021 - 17:15

Yetkin Kişi Mehmet Âkif ve Anektotlar

Hayatı boyunca çeşitli görevlerde yer alıp eğitimler alan Âkif, birçok meziyet kazanmıştır. Hayat, Âkif’in elinden babasını çok erken yaşta alıp onu yeni bir hayat kurma zorunluluğunda bırakmıştır. Bu durumun sonucu olarak Ziraat ve Baytar Mektebi’ne girmiştir. Onun halkın ve devletin içerisindeki eksikleri görmesini sağlayan farklı bir bakış açısı geliştirmesini sağlamıştır.  Onun gözlem yeteneği şiirlerinde kendisini açıkça belli eder. Arapça, Farsça, Türkçe ve Fransız gibi dilleri erken yaşta öğrenmiştir. Ancak ilk terbiyesini babasından alan Âkif için bütün öğrendikleri babasındandır. “Ne öğrendiysem babamdan öğrendim” demiştir.

Torunu Selma Argon’un deyişiyle Âkif; son derece şefkatli biridir, çocuklarıyla da ilgilidir, onların resim, keman dersleri almalarını sağlamıştır. Çocuklarına mutlaka dil öğrenmeleri konusunda destek olmuş ve her çocuğuna en az iki dil öğretmiştir. Âkif’in ruhunun derinliklerinde daima bir öğrenme ve öğretme güdüsü bulunmaktadır. O, her türlü başarının öğrenmeyle ve öğretmeyle olacağına inanmış ve yine her türlü aksaklık ve problemin yalnızca öğrenme ve öğretmeyle tamir edileceğini düşünmüştür. Bu yüzden ki çocukları başta olmak üzere Âkif halkına da daima öğretme ve eğitme iç güdüsüyle yaklaşmıştır. Aslında Âkif, halkını da çocukları gibi görmüş ve eğitimle onlara en iyisini vermek istemiştir. O, eserlerinde hep halkına seslenir. En çok da onlara “çalışma”yı öğüt eder. Gerek övgüyle gerek yergiyle çalışmaya teşvik etmek ister. O milletin içinde bulunduğu tembellikten ve umutsuzluktan kurtuluşun tek yolunun bir araya gelerek sadece çalışmak olduğunu belirtmiştir. Yıllar önce halkına seslenen bir şairin öğütleri günümüze de ışık tutması gereken niteliktedir. Çalışmayan insanın kalıcı eserler bırakması mümkün değildir. Elindekini koruması da ancak çalışmakla olacaktır.

 Âkif,  Fatih Kürsüsünde adlı eserinde;
“Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife bilir;
Çalış, çalış ki beka sa’y olursa hak edilir.” demektedir.

Âkif’in karakterini ortaya koyduğu olaylardan birisi de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “Kayıtsız şartsız itaat” yeminini değiştirerek “Sadece iyi ve doğru olanlara itaat” şeklinde değiştirmesidir. Onun bu tavrı inandığı ve doğru bulduğu esaslardan vazgeçmeyecek kadar kararlı ve dürüst bir duruş içinde olduğunu göstermektedir. Yine onun karakteriyle ilgili önemli anektotlardan birisi de şu şekildedir: Baytar mektebinde Hasan Efendiyle “Kim önce ölürse arkadaşının ailesine sahip çıkacak” diye birbirlerine söz verirler. Âkif’in çoğu kaynakta sekiz çocuğu olduğundan bahsedilir. O, arkadaşının ölümünden sonra çocuklarını kendi öz çocuklarıyla birlikte yetiştirerek onlara bakmış ve her birini meslek sahibi yapmıştır. Bu örnek Âkif’in son derece vefa sahibi ve sözünün arkasında duran bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Âkif’in vefasının örneklerinden biri de annesi Emine Şerife Hanım’ı hayattaki en büyük isteği olan hacca göndermesidir.

I.Dünya Savaşı sırasında Âkif’e önemli rol düşmektedir. I.Dünya Savaşı’nda müttefikimiz olan Almanya esir kamplarında İngiliz, Fransız ve Rus esirlerinin yanında Müslümanların da olduğunu fark etmiştir. Müslümanlar farkında olmadan Osmanlı Devleti ile savaşa girmiştir. Almanlar bu Müslüman esirlerin durumunu incelemek için bir heyeti Almanya’ya davet etmiştir. Müslüman esirleri bilinçlendirmek amacıyla Berlin’e gidecek olan heyeti o zamanın haber alma örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa seçmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa heyetin başında bizzat Âkif’in olmasını istemiştir. Bu seyahati sırasında Berlin’deki bütün masraflarını Almanya üstlenmişti ve devletin statüsü dâhilinde birinci sınıf otelde kalacak, birinci sınıf otellerde yemek yiyecekti. Ancak Âkif, bunları kabul etmiyor ve “Ben buraya gelseydim nerede kalabileceksem öyle bir otelde kalırım” diyor. İkinci sınıf bir otel bulmak mecburiyetinde kalıyor Almanya Devleti. Bir gün yolda bir dostunun oğluyla karşılaşıyor ve misafir ediniyor, otele çağırıyor birlikte yemek yiyorlar. Âkif, garsona “Bu delikanlının hesabını ayrı yaz, o Alman Devleti’nin davetlisi değil benim davetlimdir” diyor. Garson ona talimat verildiğini söylüyor ve “Sizin davetliniz bizim davetlimizdir” diyor. Fakat Âkif bunu kabul etmiyor ve misafir ettiği gencin hesabını kendisi ödüyor. Âkif her zaman hak ve doğruluk konusunda bu şekilde tutum sergilemiştir.

Âkif, 1921 yılında açılan millî marş yarışmasına, para ödülü almamak koşuluyla katılmayı kabul etmiştir. Orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü millî marş olarak kabul edilmiştir. Verilen ödülü almaz ve Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesâi Vakfına (İş Evi) bağışlamıştır. Kaynaklarda yer alan yakınlarının söylediğine göre Âkif, sokakta yardıma ihtiyacı olan birisine paltosunu verip koca bir kış paltosuz gezmiş ve tam anlamıyla Hz. Muhammed (sav)’in hayatını kendisine örnek alarak o şekilde yaşamaya özen göstermiş yüksek vicdan sahibi bir kişidir.

Millî Mücadele boyunca halka yaptığı konuşmalar son derece coşkulu ve umut verici konuşmalardır. Bu süreçte birçok şehirden askerlik şubelerine insanların onun sayesinde akın ettiği belirtilmiştir.

2021 yılı “İstiklâl Marşı Yılı” ilan edilmiştir. Bu yıl isteriz ki birçok kişiye Âkif’i tanıma yılı olur. Âkif, geçmişten geleceğe uzanan önemli şahsiyetlerden birisidir. Bu yıl, Âkif’in “Safahat”ıyla gencinden yaşlısına tanışmayan herkes tanışır. Bu yıl Âkif’in çalışma, doğruluk, hakkaniyet ve vicdan meziyetlerinin bütün ülkede yaşam tarzı olarak benimsendiği bir yıl olsun. Âkif’in tek mücadelesi kaybolmaya yüz tutan iradeyi ortaya çıkarabilmek ve halkın kaybettiği ümidini, içinde bulunduğu miskinliği üzerinden atarak çalışmaya başlamasıdır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de zor zamanlar geçmektedir. Âkif’i tanımak ve onu anlamakla bu millet çok şeyin üstesinden gelecek kuvveti kendisinde bulacaktır. Tarihte oldu, yine olacaktır. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden bir sesleniş yankılansın kulaklarımızda Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

Uzman Türkolog Buse BAŞKURT

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum