UZAKDOĞU'DAN TÜRKİYE'YE UZANAN DOSTLUK JAPONYA

Recep Kankal'ın trdergisine yazdığı yazı: UZAKDOĞU’DAN TÜRKİYE’YE UZANAN DOSTLUK JAPONYA

UZAKDOĞU'DAN TÜRKİYE'YE UZANAN DOSTLUK JAPONYA
20 Mayıs 2020 - 20:05 - Güncelleme: 20 Mayıs 2020 - 22:50

BİR ASRI AŞAN GEÇMİŞE SAHİP OLAN TÜRKİYE-JAPONYA ARASINDAKİ DOSTANE İLİŞKİLER, SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE KÜLTÜREL, MALİ, SİYASİ VE DİPLOMATİK SAHADA İVME KAZANARAK DEVAM ETMEKTEDİR.

Asya’dan Avrupa’ya, Güney Afrika’dan Uzakdoğu’ya dünyanın birçok yerinde barış ve dostluk köprüleri kuran Türkiye, diplomasiyi ikili dostlukların gelişimi için bir araç olarak kullanmıştır. Kimi zaman hediyelerle başlayan bu dostluk adımları ikili ilişkilerin gelişmesinde etkili olmuştur. “Uzakdoğu’daki Yakın Dostumuz” olan Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler 1924 yılında kurulmuş, Japonya nezdindeki ilk temsilciliğimiz 1925 yılında faaliyete geçmiştir.

Türkiye ile Japonya arasındaki münasebetlere genel anlamda bakıldığında dostluğun temelleri 19. yüzyılın sonlarına uzanmaktadır. Sultan II. Abdülhamid döneminde gelişen Japonya ile olan dostane ilişkiler, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Japonya’nın Osaka kentinde toplanan G-20 Liderler Zirvesi’nde Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile olan görüşmelerinde de devam etmiştir.

Japon Prensi İstanbul’da

Türk-Japon ilişkilerinin ilk temsilcisi olarak kabul gören heyet 1871’de kapitülasyonların işleyişi ile ilgili bilgi almak üzere İstanbul’a gelir. 7 sene sonra Japon okul gemisi Seiki’nin İstanbul’a uğraması ve 1881’de Yoshida Masaharu’nun İstanbul’u ziyareti de Japonya ilişkilerin gelişmesinde başlangıç adımları sayılır.

Japon İmparatoru Mikado Meiji’nin dışa açılma politikasının bir sonucu olarak tezahür eden ilk resmi ziyaret Meiji’nin amcası Prens Akihito Komatsu’nun 1887’de eşiyle birlikte Osmanlı topraklarına gelmesiyledir. Prens, ziyaret esnasında Japon İmparatorluğu’nun büyük nişanı olan Krizantem (Kikuki-Daijusho) ile Meiji’nin mektubunu II. Abdülhamid’e takdim etmiştir. Prens Komatsu’nun İstanbul’u ziyaretinden sonra iki devlet arasındaki münasebetlerin gelişmeye başlaması üzerine II. Abdülhamid Mirliva Osman Paşa komutasında Ertuğrul Firkateyni’ni Japonya’ya göndermeye karar vermiştir.

Bir Musibetten Dostluğa Ertuğrul Firkateyni

 

Ertuğrul Fırkateyni.

Firkateynin gönderilişi Japonya ile dostane münasebetleri güçlendirmeyi de hedefliyordu. Osman Paşa komutasındaki Ertuğrul Firkateyni, 7 Haziran 1890’da İstanbul’dan ayrılışından yaklaşık on bir ay sonra Yokohama’ya ulaşır. Osman Paşa, İmparator Meiji ile Tokyo’daki sarayda görüşüp, Sultan II. Abdülhamid’in el yazısıyla kaleme aldığı mektubu ile Osmanlı imtiyaz nişanını takdim eder ve Meiji de heyettekilere çeşitli hediye ve nişanlar verir.

15 Eylül 1890’da dönüş yolculuğuna başlayan Ertuğrul Firkateyni, Yokoharna’dan Kobe’ye giderken ertesi gün Wakayama Eyaleri’nin Kushimoto açığında Kashinozaki Feneri’ni geçtiği sırada kayalıklara çarparak ciddi bir hasar görür ve büyük bir patlama sonucu batar. Bu talihsiz ve elim kazada Osmanlı mürettebatındaki 531 kişi şehit olmuştur. Kazanın olduğu Kashinozaki köyünde facia haberi gelir gelmez, ahali hemen kurtarma için seferber olur. Türk şehitler Kashinozaki Feneri’nin bulunduğu bölgeye defnedilerek burada hemen büyük bir şehitlik de oluşturulur. İmparator Meiji ve eşi kazazedelerin tedavi edilmeleri hususunda gerekli emirleri vererek hadisenin takibinde olmuş ve faciayı II. Abdülhamid’e telgrafla bildirmiştir.

Faciadan son derece üzgün olan hem Mikado Meiji ve ailesi hem de Japon halkı maddi ve manevi yardımlarıyla Hiei kruvazörü kumandanı Tsunatsune Tanaka ve Kongo kruvazörü kumandanı Sonosuke Hidaka başkanlığındaki Japon heyeti, Kushimoto halkının yardımları ile kurtulan 69 kişiyi İstanbul’a getirirler. II. Abdülhamid, Hiei ve Kongo gemisi kumandan ve subaylarını 4 Ocak 1891 gününün akşamı huzuruna kabul eder. Merasim sırasında Japon Miralayı, Meiji’nin gönderdiği kıymetli bir kılıcı Sultan Abdülhamid’e takdim eder.

Osmanlı kazazedelerini İstanbul’a getiren Hiei ve Kongo kruvazörlerinin mürettebatı arasında, ilerleyen tarihlerde Osmanlı ile Japonya arasındaki ticari ilişkilerin kurulmasında önemli rol oynayacak olan Amiral Michitune Tanaka ve Gazeteci Shotaro Noda’da yer almaktaydı. Amiral Tanaka bir ay boyunca İstanbul’da kalmış ve Japonya’ya döndüğünde Yamada Torajiro’nun İstanbul’a gidişinde rolü olmuştur. Hiei ile gelen Noda ise Harbiye’deki Harp Okulu’nda Osmanlı subaylarına Japonca öğretmek için İstanbul’da kalmıştır.

 İlk Japonca Lügat

Sultan II. Abdülhamit’in talebi ile İstanbul’da kalan Noda, iki yıl devam eden Japonca dersleri sonunda 7 Türk subayına Japonca öğretmiştir. Sonraki senelerde Harbiye Mektebi’nde Japonca dersleri veren Mülazım-ı Sâni Mustafa Asım Efendi tarafından 1893 tarihli Türkçe-Japonca-Fransızca bir sözlük basılır. Japonca hakkında bilgiler de içeren sözlük, II. Abdülhamit’e ithaf edilerek yayınlanmıştır. Mecmua-i Lügat adlı bu eser, Osmanlı literatüründe bilinen en eski tarihli Türkçe-Japonca sözlük olarak kayda geçmiştir.

Japonya’da Bir Osmanlı Gezgini

Japonca öğrenen Osmanlılar arasında meşhur seyyah Abdürreşid İbrahim Efendi de vardır. 1903-1908 arasında Tokyo’da Japonca öğrenen seyyah, Japon imparatoru Meiji ve II. Abdülhamid’e mektuplar yazmış, imparator ailesiyle dostluk kurmuştur. Abdürreşid İbrahim, Tokyo’dan sonra Konya’nın Böğrüdelik Köyü’ne yerleşir erleşmesine ancak 1933’te yeniden Japonya’nın yolunu tutar. Tokyo’da cami yaptırmak için çalışmalara başlar ve Tokyo Cami 1937’de onun gayretleriyle ibadete açılır.

Tokyo’da Üç Osmanlı

Osmanlılar, Japonlara karşı dostane ilişkiler beslemiş, eğitim için Uzakdoğu’ya öğrenciler göndermiştir. Abbas Hilmi Paşa tarafından tahsil görmek ve Japonları yakından tanımak üzere 1910’ların başında Tokyo’ya üç genç gönderilmiştir. Bunlardan biri yukarda bahsi geçen seyyah Abdürreşid Efendi’nin oğlu Münir İbrahim, diğerleri Kerim Efendizade Hasan Efendi ve Kayserilizade Mehmed Tevfik efendilerdir. Tokyo’da Japonca ve İngilizce dersler gören bu gençlerden biri ticaret, diğeri elektrik, diğeri de maliye ilimlerini tahsil için giderler.

Bu talebelerin birinden babasına gelen bir mektup, Japonların Türklere olan güvenine örnek teşkil etmektedir. Mektupta Türklere ticari ilişkilerde fayda sağlamak ve kolaylık için gösterdikleri yakınlıktan bahsediliyor. Şöyle ki Yosin Kaisin Deniz Şirketi müdürü Yosin, Baron Feld Mareşal Arisa’ya bir Türk deniz şirketiyle anlaşarak büyük bir Bahr-ı Sefid Seyrüsefain Şirketi oluşturmaya pek hevesli olduğunu belirtir. Baron Arisa gönüllü imparatorluk donanmasının fahri reisi olup, Japonlar nezdinde önemli biridir. Gelecek senelerde kendi filosundaki vapurlarından hangisini Türkiye arzu ederse kiralama veya satın almak suretiyle onları göndermeye hazır olduğunu ve Türkiye tarafından belirtilecek şartlar ne olursa olsun kabul edeceğini ifade etmiştir.

İstanbul’da Üç Japon

Japonya’ya giden Osmanlılar olduğu gibi pek çok eserinde Türkiye’den ilham almış önemli Japonlar da İstanbul’a gelmiştir. Tüccar Yamada Torajiro dışında aynı dönemlerde, 19. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başında Ito Chuta ve Otani Kozui de bulunmaktadır. İşadamı ve çay merasimi üstadı Yamada Torajiro, İstanbul’u çağdaş bir Japon’un gözünden okuyan “Türkiye’ye Resimlerle Bir Bakış” isimli bir eser kaleme almıştır. İlk Japon mimarlık tarihçisi sayılan Profesör Ito Chuta da Osmanlı topraklarını anlatan bir seyahatname, mimari eserlerle ilgili çizim ve fotoğraflar bırakmıştır. Budist din adamı ve araştırmacı Otani Kozui ise önce Atatürk ile Ankara Sanayii Ziraiye şirketini, sonra Bursa’da Mehmet Memduh Bey ve Kavalalı Hüseyin Bey ile ipek dokumacılığı fabrikasını kurmuştur. II. Abdülhamid’den Atatürk dönemine, bu üç Japon’un ülkemizde etkileri halen süren önemli katkıları olmuştur.

Yakın Tarihte Gelişen Türk-Japon İlişkileri

 

Ertuğrul Şehitliği.

Bir asrı aşan dostluk mazisine sahip olan Türkiye-Japonya arasındaki ilişkiler 1990lı yıllardan itibaren Japonya’nın Türkiye’ye verdiği kredilerle canlanmıştır.

2000’li senelerin başında Türk-Japon ilişkilerinin ivme kazanarak gerek ticari gerekse kültürel anlamda daha da geliştiği görülmektedir. 17 Şubat 2003 tarihinde başlayıp 31 Mayıs 2004 tarihinde sona eren Japonya’da Türkiye Yılı kutlamaları dostane ilişkilerin en güzel anılarından biri olmuştur. Bu kutlamalar vesilesi ile her iki ülke de karşılıklı özel gümüş hatıra para bastırmıştır. Kültürel diplomasi adına önemli bir iz bırakmıştır.

Japonya ile Türkiye arasındaki köklü ilişkilerin geliştirilmesi ve Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak amacıyla 2003 yılında “Japonya’da Türkiye Yılı” ilan edildiği gibi, 2010 senesinde de “Türkiye’de Japon yılı” olarak kutlanmıştır.

İleriye yönelik yapılan işbirliği fırsatları ve yürütülen projeler iki ülke arasındaki önemli adımlar olmuş ve bunun en somut örneği 2013 senesinde açılışı yapılan, dünyanın en prestijli projelerinden biri olan, Asya ile Avrupa’yı deniz altından tünelle bağlayan “Marmaray Projesi”dir. Ayrıca 2013’te “Stratejik Ortaklık” düzeyine yükseltilen siyasi ilişkilerimiz son dönemde karşılıklı üst düzey ziyaretlerle hızla gelişerek devam etmektedir.

Ertuğrul Firkateyni faciasının 125. yıldönümü olan 2015 yılı içerisinde her iki ülkede çeşitli anma etkinlikleri ve ziyaretler de gerçekleştirilmiştir. Aynı sene Japon-Türk ortak yapımı olarak “Ertuğrul 1890” adıyla tarihi ve dramatik bir film sahneye yansıtılmıştır.

Japonya’da 2019 Türk Yılı ilan edilmesinin ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sırasıyla Tokyo ve Kyoto’da “Hazineler ve Osmanlı İmparatorluğu’nda Lâle Geleneği” adlı sergiyi açtı. Japonya’nın Osaka kentinde düzenlenecek G-20 zirvesine iştirak eden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan program sonrası eşi Emine Erdoğan ile sergiyi ziyaret etti. G-20 zirvesi öncesi açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanımız Erdoğan; Türk ve Japon şirketlerini, üçüncü ülkelerde çeşitli sektörlerde projeler gerçekleştirmesi için teşvik ettiklerini, Japon yatırımcılara değerli fırsatlar sunduklarını, bununla birlikte Japonya ile enerji konusundaki iş birliğini derinleştirmek için tam kararlılığa sahip olduğumuzu vurguladı.

Bir asrı aşan geçmişe sahip olan Türkiye-Japonya arasındaki dostane ilişkiler, Sultan II. Abdülhamid döneminden günümüze kültürel, mali, siyasi ve diplomatik sahada ivme kazanarak devam etmektedir.

 

KAYNAK: http://trdergisi.com/uzakdogudan-turkiyeye-uzanan-dostluk-japonya/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum