Türklerin İktisadi Uyanışı / Yusuf AKÇURA

Türklerin İktisadi Uyanışı / Yusuf AKÇURA
26 Nisan 2020 - 16:13

Türklerin İktisadi Uyanışı

Vakıalardan doğan fikirler, vakıalar haline geçmekte teehhür etmez; yani vakıalar fikirlerin müvellidi olduğu gibi, fikirler de vakıaların müvellididir. İntibah-ı iktisadi fikirlerinin geçen sene fikir halinden fiil haline geçtiğini gördük. İntibah-ı iktisadinin nişaneleri, Osmanlı memleketinin her tarafında, hemen her gaün bir suretle tecelli etti ve etmektedir. Birkaç yıl evvel, sırf müstehlik tanınan, yalnız bütçe yiyip yaşar bir tufeyli sanılan Osmanlı Türkü, geçen sene bakkal, aşçı, manifaturacı, tuhafiyeci, kavaf, marangoz, inşaat müteahhidi, kitabcı, tüccar, komisyoncu, iş beceren, hatta fabrikacı olabileceğim fiili ve mukni misallerle gösterdi. İstanbul, Üsküdar sokaklarını, Büyük Çarşı’yı, hatta Beyoğlu Cadde-i Kebiri’ni dolaşanlar, bir sene zarfinda Türk-Müslüman dükkanlarının göze çarpacak kadar arttığını müşahede ederler.

İntibah-ı iktisadinin asıl en mühim ciheti, sanat ve ticareti hor gören, bir Osmanlı Türk’üne layık meşgale ancak askerlikle memurluktur diyen hatalı ve zararlı zihniyetin değişmesidir. Osmanlı saltanatında Türk burjuvazisi hemen yok gibiydi. Zavallı Lehistan krallığında olduğu veçhile, Türkiye’de dahi burjuvazi sınıfını mahkum unsurlar teşkil ediyordu. Osmanlı, yalnız sipahi ve memurdu. Halbuki zamanımız devletlerinin temeli burjuvazidir; muasır büyük devletler, sanatkar, tüccar ve bankacı burjuvaziye dayanarak teessüs etmiştir. Türk intibah-ı millisi, Devlet-i Osmaniye’de Türk burjuvazisi tekevvününün mebdei itibar olunabilir ve Türk burjuvazisinin inkişaf-ı tabiisi sekteye uğramayacak olursa, Osmanlı Devleti’nin sağlam taazzuv temin edilmiş olur.

İntibah-ı iktisadinin husulüne, hiç şüphe yok ki istihlak-ı umumiyi tenkik ve menafi-i milliye-i iktisadiyeyi müdafaa zımnında teşekkül etmiş “İstihlak-ı Milli Cemiyeti”nin de tesir-i fikrisi dokunmuştur; fakat asıl müessir, yukarıda izah edildiği veçhile vekayi ve vekayiden sonra daha canlı ve daha sağlam mehafilin neşr-i fikr etmesi ve faaliyet-i ciddiyede bulunmasıdır.

Türklerde ve alelumum Müslümanlarda iktisadi faaliyetin artmasına sebep olarak, Türk-Müslüman müstehliklerin mümkün olduğu kadar ecnebi mamulatı satın almamalarını, ecnebi ve hatta Osmanlı fakat gayr-ı müslim ve gayr-ı Türk ticarethanelerle alışveriş etmemelerini gösterenler vardır. Buna, İrlanda’dan gelme bir tabirle “boykotaj” diyorlar. Gayr-ı müslim Osmanlıların en yüksek mehafili tarafından bile, Müslümanların Hıristiyan vatandaşlarına “boykotaj” yaptıkları iddia edilerek hükümet-i Osmaniye’ye istikada bulunulmuştur. Biz bütün bu rivayet ve şikâyetlerde, mevcud ve meşhud bir vakıanın arzuya göre tefsiri, ve esbabının matluba göre tayini nakısasından sakınılmamış olduğuna zahibiz. Bununla beraber, münasebet düşmüş iken, Türk intibah-ı iktisadiyesinin muvaffakiyeti için gayrıların rekabeti meselesine nasıl baktığımı beyan ve ilan etmeksizin geçmek istemem.

Bence, bugünkü günde Türkler, ne siyaseten ve ne de iktisaden taarruz hareketinde bulunmamalıdırlar. Türklerin iktisadi faaliyeti, hayat-ı iktisadiyelerini müdafaa etmek tenemmüv ve tekemmül ettirmek cihetine masruf kalmalıdır. Bu tedafüi vaziyet, makul, sebatlı ve devamlı muhafaza olunursa Türklerin esaret-i iktisadiyeden kurtulmasına yol açılmış olur. Hasım ve rakiblerinin Türklere isnad ettikleri taarruzi hareketlerin vücuduna inanıyorum; lakin biz o isnadlara vesile olabilecek efâlden bile müctenib davranmalıyız; çünki hakiki kuvvetlere istinad etmeyerek, sırf his ve heyecan ile yapılan efâl muvaffakiyetsizliğe mahkûmdur…

Yusuf AKÇURA

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum