Türkiye'de Yerli Bir Felsefe Yapmanın İmkânı Olarak Nurettin Topçu ve Felsefesi

Türkiye'de Yerli Bir Felsefe Yapmanın İmkânı Olarak Nurettin Topçu ve Felsefesi
20 Ocak 2022 - 09:28
Türkiye’de Yerli Bir Felsefe Yapmanın İmkânı Olarak Nurettin Topçu ve Felsefesi
                                 Zübeyir OVACIK
                   Yrd. Doç. Dr, ASÜ, Felsefe Bölümü
 
İnsan aklının bütün bir varlığa yönelik bilinçli bir sorgulaması olarak felsefe, elbette sadece teorik konuları gündemine alan bir etkinlik değildir. Felsefe kelimesiyle işaret edilen şey, varlığın teorik ve pratik boyutlarının her ikisini de gündemine alan özel bir düşünce etkinliği olsa gerektir. Dahası insan, ahlak, siyaset gibi meseleleri ele alan pratik felsefe, felsefi etkinliğin öznesi olan insanı ve hayatı daha çok gündemine almakla bir anlamda felsefenin cazibesine çarpan etkisi de yapmaktadır. Pratik felsefenin temel sorusu ise, insan için iyi hayatın ne olduğu sorusudur. Bu soru, pek tabii ki, insanın bireyselliğini ve toplumsallığını gündeme alarak tartışılacaktır. Peki, iyi hayat bütün bireyler ve toplumlar için aynı şeye mi işaret etmektedir? Felsefenin evrenselliği ve yerelliği başlığı altında da bu meseleyi geniş bir açıdan tartışmak mümkündür. Daha özelinde “Türkiye’de felsefe yapmak ne anlama gelmektedir?” şeklinde bir soru sorduğumuzda ele almak istediğimiz meseleyi daha yakından tartışma imkânı elde etmişiz demektir.
Felsefe elbette yoğun eleştirel yapısıyla var olan düşünce ve değer kalıplarını da temelden sorgulayacaktır. Zira bir yapı söküm imkânı olarak felsefe için soru sorulamayacak hiçbir dokunulmaz alan yoktur. Peki, felsefenin bu özelliği filozofun kendi toplumsal dinamikleriyle kavga etmesini zorunlu mu kılmaktadır? Bu soruyu Türkiye özelinde sorduğumuzda Türkiye’de felsefenin ideolojik bir araçsallaştırmanın nesnesi kılındığını söylemek mümkündür. Öyle ki modernleşme süreci içerisinde felsefe özel bir misyon yüklenmiş gibidir. Bu çerçevede Türkiye’de felsefenin hal-i pür melali Batı felsefesinin distribütörlüğünden ibaret midir sorusu gündeme alınmayı hak etmektedir. Felsefe bilgisinin sübjektif karakterde bir bilgi olduğu, bu anlamda felsefi sentezi gerçekleştiren filozofun bireysel tecrübesinden ve içinde yaşadığı toplumun dinamiklerden yola çıkarak bu sentezi gerçekleştirdiği dikkate alındığında problem daha da bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bir filozof, kendi yaşadığı toplumun değerlerini hangi bağlamda gündemine alacaktır? Bu çerçevede Türkiye’de felsefenin serencamı trajiktir. Zira yerel dinamikleri ihmal etmenin bir avantaja dönüşmesi bile söz konusu olabilmektedir!
Bütün bu girizgâh, felsefenin yapı söküm imkânını içinde yaşadığı toplumun değerleriyle barışık bir şekilde gerçekleştiren Nurettin Topçu’nun özgünlüğü için kuruldu. Zira Nurettin Topçu ismi, Türkiye’de özgün bir felsefenin imkânını ortaya koyan parlak bir isim olarak karşımızda durmaktadır. “FelseTürkiye’de Yerli Bir Felsefe Yapmanın İmkânı Olarak Nurettin Topçu ve Felsefesi Zübeyir OVACIK / Yrd. Doç. Dr, ASÜ, Felsefe Bölümü Foto N. AYGÜN, Aksaray 2015 86 genç kalemler fenin hayatla ilgisi hiçbir devirde kesilmek şöyle dursun, bilakis her zaman felsefe hayatın ifadesi olmuştur.”1 ifadeleriyle felsefenin fonksiyonelliğini dile getiren Topçu, içinde yaşadığı topluma karşı duyduğu “sorumluluk” çerçevesinde felsefeyi bu toplumun meselelerinin çözümünde önemli bir enstrüman olarak kullanmıştır. Fransa Sorbonne’da felsefe doktorası yapan ilk Türk olan Nurettin Topçu, yerli olmanın bedelini ödemiştir. Nurettin Topçu, Türkçeye İsyan Ahlakı şeklinde tercüme edilen “Confirmisme et Revolte” adlı Fransızca tezi, Sorbonne Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi olarak kabul edilir. Hüseyin Kahraman, Nurettin Topçu adlı eserinde şu anekdota yer verir: “Çalışması Sorbonne Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçilir. Üniversitenin geleneklerine göre birinci olan öğrenciler mutlaka ödüllendirilir. Bunun üzerine yetkili Profesör, Nurettin Topçu’nun yanına gelerek durumu anlatır ve ödül olarak neyi istediğini sorar:
- Efendim, bir altın saat mi? Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir mavi yolculuk mu? Hangisini tercih ederseniz onu alacaksınız veya o ülkeye seyahat edeceksiniz!
Nurettin Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde bu soruya şöyle cevap verir:
-Hiçbiri değil!
-O zaman ne istiyorsunuz?
-Sorbonne Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört saat ay-yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum.
-Derhal bu isteğiniz yerine getirilecektir.”2
Teorik yetkinliğinin yanı sıra bir ahlak abidesi olarak nitelendirilebilecek olan Nurettin Topçu, ideolojik gerekçelerle üniversitelerde görev yapması engellenmiştir. Ülkesinin eğitim ve kültür meseleleriyle özden ilgilenen ve bu anlamda Türkiye’nin Maarif Davası adlı bir eser de kaleme alan Topçu, “eylemsiz doçent” olarak iki yıl Hilmi Ziya Ülken hocanın kürsüsünde bulunmasının dışında Galatasaray Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesi başta olmak üzere orta öğretimlerde felsefe hocalığı yapmıştır.Yine Yarınki Türkiye adlı bir eser de kaleme alan Topçu’ya göre, kütleyi millet haline getiren şuura döl yataklığı yapan Fransızlarda dil ve kültür, Almanlar da ırk davası iken, İngilizlerde ise ekonomik hırstır. Biz de ise İslam dininin âleme yayılma idealidir.3 Nurettin Topçu, bir Anadolu felsefesi inşa ederken Batı düşüncesinin kavram ve kategorilerini devre dışı bırakmamıştır. Nitekim o, on sekizinci yüzyıldan beri Batı’da ön plana çıkan materyalist-pozitivist felsefelere karşı bir tepki olarak çıkan Fransız filozofu Maurice Blondel’in sistemleştirdiği idealist spiritüalist karakterdeki Hareket Felsefesini4 esas alarak, özgün bir sentezle bir Anadolu felsefesi inşa etmiştir. Böylelikle o, felsefenin evrensel mirasını yerel dinamiklerle de sentezleyerek Türk Felsefesinin imkânına ilişkin kapıyı sonuna kadar açmakla “yerli bir felsefe” için eşsiz bir katkıda bulunmuştur. Vefatının üzerinden kırk yıl geçmiş olan Nurettin Topçu, keşfedilmeyi ve rahmet dualarını fazlasıyla hak etmektedir.
Topçu; “Ne milliyetçi, ne muhafazakâr ne de sosyalisttir; bu ideolojilerin temel görüşlerini, fikri plandaki tezlerini barındıran hassasiyetleri bünyesinde belirginleştirmiş, en başta felsefeci kimliğiyle öne çıkan bir düşünce adamıdır. Topçu, belki de ideolojilerin karakteristiğine girmediği için ayrıksı gibi dursa da esasında Anadoluculuk görüşünün önemli taşıyıcılarından biri olurken asla klasik bir Anadolucu da olmamıştır. Anadoluculuk onun hassasiyetini kaldıracak, “yenileyici”, “reformist” tavırlarını taşıyacak, ideolojik taraflarını kuvvetlendirecek zemine, genişliğe, kabul edilebilirliğe sahip değildir”5 .

Dipnot ve kaynakça:
* Yrd. Doç. Dr. ASÜ, FEF, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi.
1 Nurettin Topçu, Felsefe, İstanbul: Dergah Yayınları, 2002, s.30.
2 Hüseyin Kahraman, Nurettin Topçu, İstanbul: Kaynak Yayınları, 2010, s. 17-18.
3 Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye, İstanbul: Dergâh Yayınları, 1997, s.121.
4 Nurettin Topçu, İsyan Ahlakı, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2002, s.14.
5 Ercan Yıldırım, Zamanın Ruhuna Karşı İsyan Ahlakı: Nurettin Topçu İslamcılığı”, İtibar, Sayı 52, Ocak 2016, s.45.

Makalenin yayınlandığı Kaynak: (Aksaray Üniversitesi) Genç Kalemler (Tarih, Düşünce ve Kültür Dergisi), Sayı II, Güz 2015, s.85-86
İnternet açık erişim  ve yayın tarihi: 20 Ocak 2022, 9.37 https://www.academia.edu/23703839/_Aksaray_%C3%9Cniversitesi_Gen%C3%A7_Kalemler_Tarih_D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnce_ve_K%C3%BClt%C3%BCr_Dergisi_Say%C4%B1_II_G%C3%BCz_2015?email_work_card=title
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum