TÜRKÇÜLÜK ve TURANCILIK NEDİR NE DEĞİLDİR / Mustafa KIZIKLI

TÜRKÇÜLÜK ve TURANCILIK NEDİR NE DEĞİLDİR / Mustafa KIZIKLI
22 Kasım 2019 - 18:47 - Güncelleme: 22 Kasım 2019 - 18:53

TÜRKÇÜLÜK ve TURANCILIK NEDİR NE DEĞİLDİR

Türk milliyetçiliği kavramlarının içi boşaltılıp aşındırılırken, Ülkücülük iddiasına olan birileri tarafından alabildiğine yıpratılmış Ülkücülükle beraber, Turancılık ve Türkçülük kavramları da bundan nasibini alıyor. Bu aşındırma bazı odaklarca bilinçli olarak yapılırken, kendisini Türkçü ve Turancı diye niteleyen bazı aklı evveller tarafından da bilinçsizce yapılıyor.

Mesela Turancılığı, Türk devletlerinin sınırlarının birleştirilmesi sananlar var. Savaş gerektiğinde yapılır ama Türklere özgürlük adı altında herkesle savaşılması, kan akıtılmasına inananlar var. Türkçülüğü ve Milliyetçiliği de ırkçılık sananlar var. Bu sanma ve sanrıları yetmiyor gibi saçma sapan söylem ve eylemleriyle de bunu yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.

Yusuf Akçura’nın Mısır’da çıkan “Türk” gazetesinde yayımlanan Üç Tarz-ı Siyaset adlı makalesi, bir öncü olarak, siyasî alanda Türkçülük meselesini ilk defa ortaya atmıştı (1904). Akçura, Türk birliği siyaseti uygulandığı takdirde, Osmanlı ülkesindeki Türklerin hem dinî, hem ırkî bağlar ile pek sıkı birleşeceğini ileri sürüyordu. Türk olmadığı halde bir derece Türkleşmiş diğer Müslüman unsurlar Türklüğü daha çok benimseyeceklerdi. Türkçülük, henüz hiç benzeşmemiş ve fakat milli vicdanları bulunmayan unsurları da Türkleştirebilecekti.

Daha sonra ise Türkçülüğü sistemleştiren Ziya Gökalp’ın tarifine göre “Türkçülük, Türk milletini yükseltmek demektir”.

 “Yükseltmek”, çok geniş açılımları olan bir kavramdır. Bunun içine Türk milletinin “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkması”ndan kültür, ekonomi, siyaset, sanat, estetik vb. alanlarına kadar pek çok konu başlığı sığdırılabilir.

Aynı Ziya Gökalp, Türk Milleti inin öznesi olan “Millet”i de “Millet dilce, dince, ahlakça ve güzellik duygusu bakımından müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir topluluktur” şeklinde tanımlar. Görüldüğü gibi burada ırkçılık yoktur, ki Atatürk de bu kavramdan yola çıkmıştır ve bu sebeple "Ne mutlu Türküm diyene" düsturunu söylemiştir.

Daha sonraları Nihal Atsız’da buna benzer ifadeler kullanmasına rağmen, bazen de bu ifadelerle çelişmiştir.

Turancılığa gelince, başka milletlerin de Turan ülküsü vardır ama Türk Turancılığında özellikle iki isim öne çıkar.

Kırım’da yetişen İsmail Gaspıralı’nın temel düşüncesi, yalnız Kırım Türklerinin değil, bütün Türk dünyasının, hatta İslam aleminin uyanıp ayağa kalkması idi. Bunu sağlamak için ortaya koyduğu “dilde, fikirde, işte birlik” sloganı Turancılığın temelini oluşturur.

Yazılarında ve şiirlerinde, Türklerin tarihteki ve gelecekteki büyük ülkelerini ifade eden “Turan”ı kelime ve kavram olarak ilk kullanan fikir adamı Hüseyinzade Ali Bey’dir. Ali Bey, Üç Tarz-ı Siyaset’in yayımlanmasından kısa süre sonra, Türk gazetesinde A. Turanî takma adıyla yayımlanan Mektub-ı Mahsus adlı yazısında “Müslümanlar ve bilhassa Türkler, her nerede olursa olsun, ister Osmanlı’da, ister Türkistan’da, ister Baykal Gölü’nün etrafında ve Karakurum civarında olsun, yekdiğerlerini tanıyacak, sevecek, Sünnîlik, Şiîlik ve daha bilmem nelik namlarıyla mezhep taassubunu azaltıp Kur’an-ı Kerim’i anlamaya gayret edecek, dinin esasının Kur’an olduğunu bilecek olurlarsa elvermez mi?” diyordu. O dönemde yazdığı şiirlerinden biri de “Turan” adını taşıyordu. Bu bakımlardan Hüseyinzade Ali Bey’i ilk Turancı saymamız gerekiyor.

Turancılık kısaca, İsmail Gaspıralı ve daha sonra Prof.Dr. Turan Yazgan’ın ifadesiyle “Dil birliği, Eğitim birliği, Alfabe birliği, Kültür birliği, Ekonomi Birliği” şeklinde anlaşılmalı, anlatılmalı ve Turancı olan her kimse bu yolda çalışmalıdır. Yani dünyadaki her Türk devletinin kendi yönetimi olmalı ama işbirliği sağlanmalıyken, başka ülkelerde olan, özgür olmayan Türk toplulukları da eğitim, kültür, siyaset ve çeşitli organizasyonlarla işbirliği içinde desteklenmeli ve kendi bölgelerinde özgür ve etkin güç olmaları için çalışılmalıdır.

Dolayısıyla Türkçülük de, Turancılık da hayalci değil, akılcı, reel politik, jeopolitik, sosyolojik unsurları dikkate alarak, bilimsel ve gerçekçi düşünceler ve yöntemler manzumesi olmak zorundadır.

Bunları anlattıktan sonra Türkçülük ve Turancılığın ne olmadığını da dipnot olarak pekiştirmek gerekir.

Türkçülük ırkçılık değildir.

Başka insanları ve milletleri eylemlerinin haricinde sırf başka millettendir diye hakir görmek değildir.

Türkçülük bir siyasi partiye veya kişiye ait değildir.

Türkçülük bir ideoloji veya doktrin değil, anlayıştır.

Turancılık bütün Türk devletlerini bir çatı altında toplamak değildir.

Turancılık yakarak yıkarak, başka milletlerin enkazları, acıları üzerine kendi milletini, refahını bina etmek değildir.

Mustafa KIZIKLI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum