Türk Kelimesi Ve İslam Öncesi Türklerde İnanç Ve Nebi / Nihat YİĞİT

Türk Kelimesi Ve İslam Öncesi Türklerde İnanç Ve Nebi / Nihat YİĞİT
28 Nisan 2020 - 01:39 - Güncelleme: 28 Nisan 2020 - 01:46

TÜRK KELİMESİ ve İSLAM ÖNCESİ TÜRKLERDE İNANÇ ve NEBİ

 

TÜRK – TÜRÖK – TÜRÜK

Ülkemizde yaşadığımız sosyal bir sorun Türk kelimesinin algılanışı beni yıllardır rahatsız etmiştir. Bir kesim Türk, Türklük kelimelerini önemli bir milli bir aidiyet olarak ortaya koyarken, bazı kesimler Türk kelimesini kullanmaktan imtina etmektedir. Nedeni herkesçe malum olan “ırki (!)” temelli bir anlam yüklendiği için. İçine sinmediği halde kullanmak zorunda veya kullananlara karşı katlanmak zorunda olanlar olduğu gibi, direk karşı olanlar veya Türk kelimesine savaş açanlar da mevcut. Türk kelimesi yerine “ümmet” kavramını tercih edenler, ille milli kimlik olacaksa Osmanlılık’ı öne sürenlerin mücadelesi maalesef günümüzde de devam ediyor.

Ülkemizde sadece Türkler yaşamıyor, başka etnik unsurlar da var diyerek etnik kökenleri sayarak Türk kelimesini tamamen etnik temel üzerine oturtanlar da mevcut ki; genel anlamda bu temel üzerine oturtanlar çoğunluktadır. Milli kimliğimiz Türk kelimesinin birleştiriciliği tezi veya ayırıcı tezi arasındaki çatışma devam etmektedir.

Gerçekten Türk kelimesi “ırki (!)” temelli bir sözcük müdür? Bu sözcüğü millet olarak kullanmanın dinimiz İslam açısından bir sakıncası var mıdır? Bu sorulara yanıt aramaya çalıştım. Ortaya koyduğum tezde İslam dinimiz konusunda başkanlığını Sayın Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın yaptığı Süleymaniye Vakfı İlmi araştırmalarını, Türk tarihi konusunda ise merhum Prof. Dr. Sayın Kazım Mirşan’ı referans aldım. Sebebi her iki hocamızın çalışmaları duygusal olmayan, rivayetler, efsaneler, destanlar üzerine değil belgelere dayalı olmasıdır. Dini konularda Sayın Bayındır ve araştırmalarını sürdürdüğü ilim ekibi Kur’an ve hadisi, tarihi konularda Sayın Mirşan bitik taşları yani asli kaynakları referans alıyor, alanlarındaki başka kaynakları ise asli kaynakla test ediyorlar. Hata oranı oldukça düşük. Hatta Sayın Bayındır ve ilim ekibi hadisleri de Kur’an’ la test ederek sahih veya uydurulmuş olanları ayıklamak gibi ciddi bir çalışmayı ortaya koyuyorlar. Yani bilimsel. Konumuz Türk kelimesi olduğuna göre öncelikle Türk kelimesini kökenbilim (etimoloji) alanında ele almak gerekiyor. Türk sözcüğüne birçok kaynakta (Divan-ü Lügatüt Türk, Kutadgu Bilig vs) değişik anlamlar yüklenmişse de özellikle Sayın Kazım MİRŞAN’ın bitik taşlardan yola çıkarak bütüncül perspektifle ortaya koyduğu anlam akla daha uygundur. TÜRÜK, başta dil yapısı olmak üzere, kültür ve uygarlık alanlarında ortak değerler sergileyen bir ulusa verilen addır. Peki bu ortak değerler nedir? Nasıl bir kaynaktan beslenmiştir. Türk deyimi türlü Türk boylarının ortak adı olmak üzere, Urkun yazıtlarında T-Ü-R-Ü-K şeklinde, runik harflerle yazılarak kullanılmış bulunuyor. Bu sözcüğün en sonundaki “ÜK” tamgası “ÖK” tamgasının değişik bir şekli olarak yazılmaktadır. T-Ü-R sözünü ise boy adlarından TÜRGİS, TÜRİS sözlerinde ve “türleri” anlamında olan TÜRGİ deyiminde de görmekteyiz. Örneğin, TÜRGİ AYIRĞUN KÖL (türleri ayıran göl) Hazar Denizi. Buna göre, TÜRÜK adının etimolojisini TÜR-ÖK şeklinde yorumlayabiliriz. Bu da bize “Rab türü” anlamını vermektedir. Urkun yazıtlarında geçen ÖKÜK TÜRÜK (Rabbani Türk) deyimi de bu yorumumuzu onaylamaktadır.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum