Türk Devletleri Teşkilatı Uluslararası Güç Merkezi Haline Geliyor
Mingeçevirli aydın ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu üyesi İnkılab Şirinli'nin, Gebele'de düzenlenen Türk Devletleri Örgütü Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi'ne ilişkin yorumlarını sunuyoruz.
İnqilab Şirinli
Beynəlxlaq Jurnalistlər Federasiyasının üzvü, politoloq
12. TDC Zirvesi - Dayanışma, güç, güvenlik, istikrar ve refah
Türk Devletleri Örgütü (TDÖ) Devlet Başkanları Konseyi'nin "Bölgesel Barış ve Güvenlik" temasıyla Gebele'de düzenlenen 12. Zirvesi, birçok önemli olayla anıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, konuşmasında güvenlik, askeri ve savunma alanlarında iş birliğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Günümüzde barış ve güvenliğin her ülkenin kalkınması için temel faktör olduğunu belirten Aliyev, dünyanın karşı karşıya olduğu mevcut jeopolitik ve güvenlik sorunları ışığında, geçen yıl Şuşa'da düzenlenen gayrı resmi Zirve'de kabul edilen Karabağ Bildirgesi ve bugünkü Zirve'nin teması olan "Bölgesel Barış ve Güvenlik" doğrultusunda, Türk devletlerinin birleşik bir güç merkezi olarak hareket etmesinin son derece önemli olduğunu belirtti. "Ülkelerimiz arasında askeri, savunma ve güvenlik alanlarındaki kapsamlı iş birliğini göz önünde bulundurarak, 2026 yılında Türk Devletleri Örgütü (TDÖ) üye ülkelerinin ortak askeri tatbikatının Azerbaycan'da yapılmasını öneriyorum" diyen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, TTS'nin artık sadece bir iş birliği platformu değil, uluslararası düzeyde jeopolitik merkezlerden biri haline geldiğine dikkat çekti.
Dünyada yaşanan dinamik askeri-politik süreçlerin zemininde, 21. yüzyılın jeopolitik manzarası yeni güç merkezlerinin oluşumunu zorunlu kılmaktadır. Batı ile Doğu arasında artan jeostratejik rekabet, enerji ve iletişim koridorları mücadelesi ve bölgeler arası bağımlılığın güçlenmesi, uluslararası ilişkiler sisteminde yeni aktörlerin ön plana çıkmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu gerçekler bağlamında, Türk Devletleri Teşkilatı (TDTO) giderek tek bir siyasi, ekonomik ve kültürel güç merkezi haline gelecektir.
Yeni gerçeklikler bağlamında ekonomik entegrasyon
Türk dünyasının Kafkasya'dan Orta Asya'ya, Hazar Havzası'ndan Akdeniz'e uzanan engin coğrafyası, TDT'nin jeopolitik fırsatlarının yanı sıra, önemli stratejik konumuyla da jeopolitik değerini artırmaktadır. Bu coğrafya, hem strateji, hem enerji kaynakları hem de ulaşım-transit olanakları açısından dünyanın en önemli bölgelerinden biridir.
Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkelerin girişimleri sonucunda, Orta Koridor ve Zengezur Koridoru gibi projeler, Türk devletlerinin küresel ölçekte jeoekonomik etkisini artırmaktadır. Bu da nihayetinde ekonomik ilişkilerin derinleşmesini sağlayacaktır. TCT kapsamında kabul edilen 2022-2040 yıllarını kapsayan "Türk Dünyası Vizyon Belgesi", örgütün ekonomik entegrasyonunu da yeni bir aşamaya taşımaktadır. Detaylara dikkat edelim:
-Ticaret cirosunun artırılması,
-Birleşik gümrük ve lojistik sistemlerinin oluşturulması,
-Yatırımların artırılması ve teşvik edilmesi,
-Ortak yatırım fonlarının organizasyonu vb.
Listelenen alanların sistematik ve etkin bir şekilde yönetilmesi, kuruluşun ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanmasında önemli rol oynayacaktır.
Türk Devletleri Örgütü'nün toplam GSYİH'sinin 2 trilyon ABD dolarını aştığı düşünüldüğünde, bu etkenin küresel ekonomik sistemde önemli bir paya sahip olduklarını göstermektedir.
Başarılı siyasi dayanışma ve diplomatik koordinasyon
12. Zirve'nin analizi, küresel güç dengelerindeki değişimler ve son yıllarda ortaya çıkan yeni siyasi gerçekler ışığında, TDC'nin birleşik ve yekpare bir diplomatik tutumunun şekillendiğini göstermektedir. Kazakistan'ın tarafsız politikası, Özbekistan ve Kırgızistan'ın ekonomik ve siyasi alandaki faaliyetleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Macaristan'ın Türk dünyasına entegrasyonu, Türkmenistan'ın pragmatik konumu, Azerbaycan'ın güvenilir ve dengeli diplomasisi ve Türkiye'nin bölgesel liderliği bu dayanışmayı daha da güçlendirmektedir.
Türk Devletleri Örgütü'nün BM, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütlerle iş birliği yapması, örgütün uluslararası meşruiyetini güçlendirmektedir.
Kadim tarihi köklere dayanan kültürel değerler yeni bir aşamada
Türk dünyasının ortak dili, dini, tarihi ve kültürel değerleri, TDT'nin ideolojik ayağının oluşumunda önemli bir etkendir. Bu bağlamda bakıldığında, 12. Zirve'de kültürel ilişkilerin geliştirilmesi yönünde yapılan konuşmaların, "Türk dünyası - ortak bir kökten gelen bir gelecek" konsepti çerçevesinde tek bir kültür alanı fikrinin hayata geçirilmesine de "yeşil ışık" yaktığını söyleyebiliriz. Ortak iş birliğinin tartışılacağı bir platform olan Gabala Zirvesi, aynı zamanda kültürel diplomasi yoluyla Türk dünyasının zengin folklorunun, edebiyatının ve ulusal geleneklerinin korunması ve tanıtılmasının gelecekteki stratejik hedeflerin ayrılmaz bir parçası olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda, Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), Uluslararası Türk Akademisi, Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY), Türkiye Yatırım Fonu ve Türkiye Üniversiteler Birliği gibi kurumlar, bilimsel ve beşeri alanlarda entegrasyonun önemli unsurları olarak öne çıkmaktadır.
Küresel rekabet karşısında yeni ve birleşik bir güç merkezi
Rusya-Batı çatışması, Çin-ABD rekabeti ve Orta Doğu'daki güç mücadelesi bağlamında, TDT bağımsız bir jeopolitik platform olarak kendini sunma yeteneğini çoktan kanıtlamıştır. Bu durum, örgüte hem bölgesel güvenlik ve istikrarın garantörü hem de küresel diyalog için önemli bir köprü rolü kazandırmaktadır. Türk devletlerinin dijital gelecek, enerji, ulaştırma ve savunma sanayii alanlarındaki iş birliği, örgütün küresel güç dengesindeki ağırlığını artırmaktadır. Süreçlerin analizi, Türk Devletleri Örgütü'nün yalnızca kültürel-tarihsel bir birlik değil, aynı zamanda stratejik iş birliği platformu ve bağımsız bir güç merkezi olduğunu göstermektedir. Küresel rekabetin zirve yaptığı bir dönemde, TDT'nin birliği ve koordineli faaliyetleri, Türk dünyasını uluslararası arenada önemli bir aktör haline getirmektedir. Kısacası, küresel rekabet ortamında, Türk Devletleri Örgütü'nün tek bir güç merkezi haline gelmesi kaçınılmazdır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bu hususa dikkat çekmesi, jeopolitik ve stratejik hedefler, bölgesel barış, istikrar ve refahın güçlendirilmesi açısından önemli ve ileri görüşlü bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Kaynak: https://azertag.az/









FACEBOOK YORUMLAR