TARİHTE KÜRTLER VE BÖLÜCÜ SÖYLEMLER

Kürt adı, VIII. Yüzyıl Göktürkler döneminde yazılmış ve Yenisey/Elegeş Bengü taşında taşlar kazınarak kayıt altına alınmıştır. “Ben Kürt Hakanı Alp Urungu” diye başlayan yazı Türklerin ana vatanı Orta Asya Gök Türk topraklarında Gök Türk alfabesiyle yazılmış ve yazıda Kürt adlı bir Hakan milletine/kabilesine seslenmiş.

TARİHTE KÜRTLER VE BÖLÜCÜ SÖYLEMLER
01 Ocak 2022 - 10:59 - Güncelleme: 01 Ocak 2022 - 11:21
KÜRTLERİN AYRI BİR MİLLET OLDUĞU BÖLÜCÜ SÖYLEMLERİ BİZİMKİLERE DE SİRAYET ETMİŞ
İsmail UÇAKÇI
Son yıllarda yazılan kitaplar, yayınlanan makaleler, sempozyum, konferans gibi etkinliklerde sunulan bildirilerde, televizyon programlarında, dergi, gazete haberlerinde, devlet yönetimi, tarihçiler, siyasetçiler, televizyonculardan sıkça duyar dinler, okur olduk.
Kürt sorunu safsatasını, Kürt halkları zırvasını, Kürtistan söylemlerini, Kürtleşen Türkler hikayesini ve Türkler Anadolu’yu işgal etti; Anadolu’nun eski sakını Bizans’ı oluşturan Ermenileri, Rumları, Keldanileri, Nasturileri, Süryanileri ve Kürtleri Türkleştirdi masallarını sıkça dinlemeye, Kürtlerin, Türklerden ayrı bir millet olduğu kendilerine özgü ırk, tarih, dil, coğrafya, kültürleri bulunduğu safsatalarını ve bu safsataların devletin tepesindeki kişilerin dahi tasdiklediğini duymaya başladık.
Tarihte Büyük Ermenistan, günümüzde kısa adı BOP. olan Büyük İsrail diasporasının tezlerini:
Kürtlerin devletine ve milletine sorun yarattığı, Kürt halkları denilerek içerisinde farklı milletlere bağlı kabileleri barındırdığı, Kürtleşen Türkler denilerek Kürtlerin başka bir millet havasıyla verildiği, aralarına ise karışmış bazı Türk kabileleri bulunduğu hikayelerini sık sık dinler ve okur olduk.
Diasporacıların bu söylemlerindeki meramlarının tarihte Büyük Ermenistan, günümüzde Büyük İsrail kurma ve bu devletlere Anadolu’yu da toprak yapma olduğunu anlamamıza karşı bizim tarihçi, siyasetçi ve vatandaşın Kürdistan, Kürtleşen Türkler diyerek diasporacıların tezlerini gündemlerine almaları ve dolaylı destek vermeleri konusunu doğrusu anlayamadık.
Kürt kim, Türkleşen kim konusunu:
Kürt adı, VIII. Yüzyıl Göktürkler döneminde yazılmış ve Yenisey/Elegeş Bengü taşında taşlar kazınarak kayıt altına alınmıştır. “Ben Kürt Hakanı Alp Urungu” diye başlayan yazı Türklerin ana vatanı Orta Asya Gök Türk topraklarında Gök Türk alfabesiyle yazılmış ve yazıda Kürt adlı bir Hakan milletine/kabilesine seslenmiş. Eğer Kürtler, Türklerden ayrı bir millet olsalardı ve diaspora tarihçilerinin iddia ettiği gibi Mezopotamya kökenli olsalardı Orta Asya Türk topraklarında bulunmaz, Gök Türk Devletine Hakan yapılmazdı.
Bundan 1250 yıl evvel yazılmış ve taşlar kazınarak kayıt altına alınmış bu tarihi belgede Kürt’le, Türk’ün, Orta Asya Türk Coğrafyasında, Göktürk Devleti içerisinde bulundukları, Gök Türk alfabesi kullandıkları, Türkçe konuştukları, Hakan denilerek Türk unvanı, Alp Urungu adı alarak Türk ismi kullanmışlardır. Eğer, Kürtler farklı bir millet olsalardı kendilerine özgü dilleri, unvanları, alfabeleri olur ve bunlarla hitap ederlerdi.
Orta Asya Türk topraklarında olduğu Anadolu Türk topraklarında da Türk’le, Kürtün aynı boydan, aynı soydan olduğuna ilişkin pek çok tarihi gösterge ve belge bulunmaktadır. Doğu Anadolu’da kurulmuş ve Anadolu’yu Türklere ilelebet vatan yapmış, Çepni Boy mensupları başkenti Erzurum olan Saltuklu Devletini, Döğer Boy mensupları başkenti Mardin olan Artuklu Devletini, Türk Beyi Selaheddin Eyyubi başkenti Şam olan Eyyubi Devletini, Yıva Boy mensupları başkenti olan Tebriz olan Karakoyunlu Devletini, Bayındır Boy mensupları başkenti Diyarbakır olan Bayındıriye (Akkoyunlu) Devletini, Bayındır Boy mensupları Tebriz şehrinde  Safevî Devletini, Bayat Boy mensupları da başkenti Ağrı olan Bayazitoğulları Devletini kurmuşlar ve devletlerini yüzlerce yıl koruyup, kollayarak Türklere vatan yapmışlardır.
Saltuklu, Artuklu, Zengi, Eyyubi, Karakoyunlu, Akkoyunlu (Bayındır), Safevi, Beyazitoğlu devletleri hanedan soyunun günümüz uzantıları Kürtçe adı verilen Kurmançi, Zaza, Sorani gibi bölgesel ağızları kullanıp, kendilerini Kürt adıyla tanımlarlarken, diaspora tarihçilerinin Kürt Devleti ve Kürt Beyi diye tanımladıkları Selahettin Eyyubi ve devleti için de, zamanın bir şairi,
“Arap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi
Ehl-î salip (Haçlı) davasıyla Eyyubun oğlu tarafından perişan edildi”.
Diyerek Selahettin Eyyubi’nin ve devletinin Türk olduğu, kardeşlerinin de Turan Şah, Tuğ Tekin, Börü gibi Türk isimleri taşıdığını vurgulamıştır.
Tarihte Kürtle, Oğuz-Türk hep aynı anılmıştır:
16. Yüzyılda Amasya İli idari sahasında kurulmuş eski adı Kürtler Kayı olan Karaçavuş köyü ve köyün kurucu oymağı, Sivas/Yeniil Kazası idari sahasında kurulmuş Kürt Bayatı adlı köyü ve kurucu oymağı, Yeniil Kazası Şarkpare-î sağir ve kebir adlı yerleşim yerinde yurt tutmuş Kürt Beğdilisi adlı kabile, Urfa yöresinde yurt tutmuş Kürt Döğer ve Ekrâd-ı Döğer adıyla anılan aşiret, Ayıntab (Antep)/Nizip ve Urfa yöresinde  Bayındır Kürtü adlı aşiret ve kurdukları Bayındır Kürtü adlı köyler, Çorum yöresinde Ekrâd-ı Eymür, diğer bir adıyla Eymür Yörükleri adlı aşiret ile kurduğu köyler ve  Birecik (Urfa) Sancağı Adilpazarı karyesinde oturan Salurlu Ekrâd-ı Aşireti üyeleri Kürt-Oğuz Boy adını kullanarak Türk’le Kürtün aynı boydan ve aynı soydan olduğu gerçeğini yüzlerce yıldan beri yaşayıp, yaşatarak günümüze kadar süre getirmişlerdir.
Kalender-î Kürtleri, Karaca Kürtler, Kürt Döğerler, Kürt Avşarlar, Kürt Beğdilisi, Kürt Bayadlar, Çorum Kürtleri, Kozan Kürtü, Badılı Kürtleri, Şadili (Koçgiri) Kürtleri, Karakeçili Kürtleri, Milli Kürtleri, Kavili Kürtleri, Hormekli, Kürtleri, Rişvan Kürtleri, Havidi Kürtleri, İzzeddin Beğ Kürtleri, Cibran Kürtleri, Canbekli (Cihanbeyli) Kürtleri, Balabanlı Kürtleri, Keşanlı Kürtleri, Haymana Kürtleri gibi adla anılan yüzlerce Türk ve Oğuz soylu aşiret Kürt (Ekrâd) adıyla tarih sayfalarında yer almışlardır.
Oğuzların Bayat Boy beyi ve Kalender-î Tarikatı kurucusu Ünlü Eren Kalender Karaca Kürt Baba ve aşiretine bağlı Kalender, Karaca Kürt, Kürt Ali Uşağı, Çadırlı Kürt, Şeyh Hasanlar gibi adlarla anılan obalarının Kürt adıyla anılması ve bunların ekseriyetinin günümüzde Zaza, Kurmançi gibi bölgesel ağız kullanıp, kendilerini Kürt adıyla tanımlamaları Türk-Kürt ayniliği konusuna başka bir kaynaktır oluşturmuştur.
1579 yılında kaleme alınmış Şerefname adlı Kürt Boylarını inceleyen eserde Kürtlerin, Oğuz Kağan ve Büyük Türk camiasının bir parçası olduğu bilgileri aktarılmış, Prof. Dr. De Groot'un bütün eserlere kaynaklık eden Kürtler konusundaki 'Die Hunnen' adlı eserinde "İşte Oğuz Türkmen Ekrâd-ı (Türkmen Kürtü) veya Oğuz Kürt Boyları” diye bilgiler yer almış, Ünlü Gezgin Evliya Çelebi seyahatinde Diyarbakır yöresini konu ederken bölgeden Kürtistan-ı Türkmenistan diye zikretmesi Türk-Kürt ayniliği konusuna kaynak olmuştur.
Konya, Aksaray, Ankara yöresinde yaygın bir nüfusa sahip olan Keşan Ekrâd Kürtleri Aşiretinin kurduğu köylerin “Kayı, Bayat, Döğer, Alayundlu, Salur, Ergenekon, Danişmentli” gibi Oğuz Boy adları, Aksaray/idari sahasında bulunan Ekecik Dağı üzerinde kurulmuş pek çok köyde yurt tutmuş obaları Hunluoğlu, Tataroğlu, Çerkezoğlu, Timur Veledi, Türkman Ömer, Pirlioğlu, Karaca Kürt, Hacı Bektaşoğlu, Dabanoğlu” gibi Türk kabile isimleri taşımaları Türk-Kürt ayniliği konusuna başka birer kaynaktır.
Kürtler ayrı bir millet söylemleri, ayrılıkçılık eylemleri Kürt-Ekrâd adı almış bazı Dağlı Türkmenlere sirayet etmiş; 1890’lı yıllarda Doğu Anadolu bölgesinde Ermeni ayaklanmaları ve Rus baskısına karşı ataları tarafından oluşturulmuş Hamidiye Alaylarına Şeyh Hasanlar Aşiretinin 6 Alay Asker vermiş olmasını, Haydaran Aşiretinin 5 Alay asker vermiş olmasını, Cibran Aşiretinin 4 Alay Asker vermiş olmasını ve 36 gönüllü her Alayın 1200 kişiden oluşmasını ve dolayı ile Kürt adı almış bu Oğuz evlatlarının 43 000 kişilik gönüllü güç meydana getirerek Ermenilere ve Ruslara karşı devletleri, milletleri ve topraklarını kahramanca savundukları tarihi gerçeğini unutmuşlardır.
1919 yılı Kurtuluş Mücadelesi, Erzurum ve Sivas Kongresinde Cibranlı Aşireti reisi Halit Bey, Haydaran Aşireti reisi Hacı Mustafa Bey ile Nasuf Bey, Silvan Aşiretleri reisi Sadık Bey gibi pek çok Kürt Aşireti beyinin destek olduğu, Diyarbakır’da Müdafa-î Milliye Hareketinin Başkanlığını Diyarbakırlı Paşo (Paşa) Ağa Aşiretinden Cemil Paşa zade Mustafa Beyin yaptığı ve Kuvaî Milliye Hareketi Şubeleri Batı’dan çok evvel Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde başlatıldığı, diğer bir anlatımla Kürt atalarının Bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında öncü olduğu gerçeğinden bahsedilmeyerek Kürt adı alıp, alt kimliğini kullanan Oğuz Türkmen evlatlarının devletine ve milletine bağımlılığına engel olmaya çalışılmıştır.
Bölücülük söylem ve eylemleri devletin tepesine sirayet etmiş:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 26 Eylül 1932 yılında Diyarbakır Gazetesine verdiği; “Ben Türk eli’nin kahraman bir bucağındayım. Yazık ki buraya Bekir diyorlar. Fakat, biz öz diyarımızın ne olduğunu biliriz. Bizim diyarımız Oğuz Türkü’nün öz kaynağıdır. Bizde bu yüce kaynağın çocuklarıyız.
Buraya konduğumuzdan beri ne olduğumuzu anlatmaya çalıştık ve anlatıp duruyoruz ki, Türk êli büyüktür. Yeryüzünde yalnız o büyüktür. Her yeri dolduran Türklerdir. Her yanı aydınlatan Türk’ün yüzüdür”. Diyerek Türk-Kürt ayniliğini, kardeşliğini vurgulamış ve Türk Milletini bir bilek, Türk Boylarını da bu bileğin eli ve parmakları” diyerek Türk-Kürt aynililiği konusundaki tarihin gerçeği olan tezi savunmak yerine Kürtistan, Kürt Açılımı gibi bölücü tezleri savunur olmuşlardır.
Pirvenk Aşireti üyesi olan ve Kürt Alevî’si inanç kültüründe bulunan eski Kara Kuvvetleri Komutanı 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel gibi “Dünya üzerinde Kürt diye adlandırılan müstakil hüviyetli bir ırk yoktur. Kürtler, yalnız vatandaşımız değil, soydaşımızdır, Şark meselesinde benim bilgim çoktur ve bunların aslı Türk’tür” diyerek, Diyarbakır Gazetesine demeç vermesi ve daha sonraki konuşmalarında ayrılıkçılara hitaben Kürtleri ayrı bir millet sayıp Ankara sokaklarında gezenlerin yüzüne tükürün” sözleri Türk-Kürt ayniliği konusunu gayet açık olarak özetlemiş ve adeta günümüzdeki meslektaşlarına çok ezelden cevabını vermiştir.
Tarihçi ve aydın geçinen diaspora kalemlerine; kendisi, Diyarbakır/Çermik İlçesi eski adı Alos olan Başarı köylü Canbekli/Kurmançi Kürt Aşireti Odabaşı oymağı üyesi Ünlü Sosyolog, Kürt-Türk bilgesi Ziya Gökalp’in;
Türklük hem mefkurem hem de kanımdır
Sırtımdan alınmaz çünkü kürk değil
Türklük hadimine Türk değil diyen
Soyca Türk olsa da piçtir Türk değil...
Diyerek yazdığıBana Türk Değil Diyene” adlı şiiri Türk-Kürt ayniliği konusuna iyi bir belge ve günümüzde Kürt, Türk ayrılığı yapan meslektaşlarına iyi bir cevap olmuştur.
Kürtlerin kendine özgü dilleri var, dolayı ile ayrı bir millet diye yazıp çizen diaspora uzantıları: Türk Boylarından Oğuz, Kırgız, Uygur, Kazak, Özbek, Bulgar ve Macarların dil ya da lehçeleri ile Kürtçe adı verip, ortak ve suni bir yaratmaya çalıştıkları Kurmançi, Zaza, Sorani adı verilen bölge ağızlarının birbirlerini anlayamayacak kadar değişmişliğine bakmamaları cehaletlerine neden olmuştur.
Kürtler Şafi Mezhebine bağlı, dolayı ile Türklerle inanç birliği yok diyerek diasporanın tezlerini savunan din adamları: “Karakeçili Aşireti, Keşan Aşireti, Cemikan Aşireti, Saltuklu Aşireti, Acem Aşireti, Avdan Aşireti, Badılı Aşireti, İzolu Aşireti, Atmalı Aşireti, Aziyan (Azlar) Aşireti, ve Divan Aşireti” gibi pek çok aşiretin Kürtçe adı verilen bölge ağızlarını kullanıp, inanç kültürü olarak bir kısmının Şâfi Mezhebi, bir kısmının Hanefi Mezhebi inanç kültüründe bulunduklarını görmeyerek Kürt adı almış Oğuz evlatlarının kafalarını karıştırmaya, devletinden ve milletinden soğutmaya çalıştıkları görülmektedir.
Yine Kürtün Alevi’si olmaz diye yazıp, çizen ve Kürtler de olduğu gibi Alevi, Sünni konularını da diaspora tarihçilerinden aldığı anlaşılan Milliyetçi görünümlü sığ tarihçiler ve insan sayısının son yıllarda fazlalaştığı görülmektedir. Alevi, Sünni adının Ermeni diasporası tarafından 1880’li yıllardan sonra verildiğini, Millet esasıyla öğretilerini sunan Baba-î, Kalender-î, Haydar-î, Bektaş-î, Safevi gibi tarikat taraftarlarına Alevi, Ümmet esasıyla öğretilerini sunan Mevlevi, Halvet-î, Nakş-î, Kadr-î, Uşak-î gibi tarikat taraftarlarına da Sünni adının verildiğini dahi bilmedikleri anlaşılmaktadır.
Bu meyanda Baba-î, Kalender-î, Haydar-î, Safevi tarikatları üyeleri açtıkları Türk-İslam ocaklarında tarihten beri inanç kültürlerini yaşayıp, yaşatmış oldukları, geçmişte ve günümüzde kendilerine karşı yapılan baskılar ve böylesi fütursuz söylemlere rağmen yüzlerce yıldır Hoca Ahmet Yesevi öğretileri ile Türk’ün ocağını, diğer bir anlatımla Tür-İslam Ocaklarını yakmaktadırlar.
Kürtlerin, Anadolu’nun eski sakinleri olan Bizans ahalisi olduğu cehaletlerini sıralayarak, bu ahaliyi Türkleştirdiniz yoksa  nerede bu ahali diye sorabilmişler: 1914 yılında 13.390 bin nüfusu bulunan  Osmanlı’nın bu nüfustan 1.173 bininin Ermeni, 1.564.999 nüfusun Rum olduğu ve bu nüfustan Ermeniler ve Keldanilerin 1915 tehciri ile değişik ülkelere, Rumların da 1923 Mübadelesi ile Yunanistan’a gönderildiği, Anadolu’da sadece 77 000 Ermeni, 180 000 Rum nüfusun kaldığı arşiv bilgilerini esas almamışlar ve bunların Keldani (Nasturi), Süryani nüfusları gibi önemli bir bölümünün zaman içerisinde kendi istekleriyle Anadolu’dan ayrılarak kendi istekleriyle başka ülkelere göç ettikleri, arşiv bilgilerini görüp, sorularına cevap aramamışlar ve Türkiye’nin nüfusunun % 98’inin Türk-İslam olduğu tarihi tezi ve gerçeğini görememişlerdir.
Selçuklu, İlhanlı, Beylikler devri, Osmanlı kaynaklarına bakma zahmetine girmemişler, Kürt’ün, Türk’ün kim olduğu yönünde ki bilgilerini diaspora tezlerini savunun devlet adamları, Mithat Sancar gibi HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’dan almışlar, Atatürk’ün, Ziya Gökalp’in, Cemal Gürsel’in ve dünyaca ünlü  bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar Hoca’nın Türk ve Türk dünyası sevgisi hayatım boyunca benim için güç kaynağı olmuştur. Türk dünyası birliğini görmek isterim ben hayattayken; çocukluğumdan beri hayalim olmuştur, inşallah olur.”sözlerine itibar etmeyerek Türk-Kürt ayniliği ve kardeşliğini bozmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır.
Kürt’ü, tehcir, göç gibi nedenlerle Anadolu’da nüfusu kalmamış Ermeni, Keldani, Nasturi, Süryani gibi azınlıklardan saymışlar ve Kürt adı almış bu Oğuz Türkmen evlatlarının binlerce yıllık Türk kültürünü yaşayıp, yaşattıklarının farkında bile olmamışlardır. Güneş ve Ay tutulmalarında, evlerinin damları (yükseltileri) na çıkarak erişkin erkeklerin geçmişte ok, günümüzde silah atarak, yaşlı erkeklerin ezan okuyarak, davul ya da teneke çalarak, kadın ve çocukların zılgıt çalarak tepki verdikleri gelenek-göreneklerini niye yapıyor bunlar diye sorgulamamışlar ve bu geleneğin kadim bir şaman Türk geleneği olduğunun bile farkında olmamışlardır.
Çocuklarına neden, “Satılmış, Satı (Sato), Dursun, Durak, Durmuş, Yeter, Durdane, Arap” gibi menşei Türklere ait isimler koyduklarını sorgulamamışlar, doğum, düğün, oyun, ölüm geleneklerinde uyguladıkları onlarca şaman, gök tanrı geleneklerini işliyorlar ve aileyi sona erdirirlerken, yani eşlerin bir birinden boşanırlarken, neden “Üçten dokuzu şart olsun, diye üç defa bağırıp, sonra Boş ol, boş ol, boş ol” diye tekrar yapıyorlar sorularına karşılık bulamamışlardır.
Kürtler Türk’tür:
Sözcük olarak Kürt adının tarihte ve günümüzde Türk dünyasında kullanılması, yaşadıkları coğrafya, tarihçeleri, kurduğu devletleri, dilleri, inanç biçimleri, kültür unsurları bunun ifadesidir. Burada kısa örneklerini, kitaplarımızda ayrıntılı olarak verdiğimiz gibi Kürt, diğer bir adıyla Ekrâd adı almış insanlarımız içerisinde kısmen de olsa Kırgız, Kazak, Uygur boylarına bağlı aşiretler bulunduğu anlaşılsa da ekseriyeti Oğuz Boylu aşiretlerden meydana gelmektedir.
Kürt, diğer bir adıyla Ekrad sözcüğü, Türk kültüründe Dağlı Türkmen manasında ve alt kimlik olarak kullanıldığına ilişkin arşivlerde onlarca bilgi ve belge bulunmaktadır. Batı Anadolu Türklerinin Yörük, Manav, Çıtak, Gacel adı kullandıkları, Orta Anadolu Türkleri Kalender, Abdal, Çelebi adı, Muğla yöresi Türklerinin Teke adı, Karadeniz Türklerinin Çepni adı, Akneniz Türklerinin Varsak adı, Hatay yöresi Türklerinin Haydari, Selman (Nusayri) ve Türkmen adı, Halep Türkmenlerinin Arap adı, Adana Türklerinin Fellah ve Türkmen adı kullanması gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yurt tutmuş Türklerinde Kürd, Ekrad, Kurmançi, Zaza, Baba Kürdi, Dadaş, Kara Kalpak, Gaggoş, Tatar gibi isimlerini alt kimlik adıyla kullandıkları tarihi kaynaklardan anlaşılır.
Nerede bu Bizans ahalisi siz Türkleştirdiniz asimile ettiniz diyorlar? Tarih ve sosyal bilimlere vakıf olmayan saf Anadolu insanının kafasını karıştırmaya ve dolayı ile yanlarına almaya çalışıyorlar.
Binlerce yıl Türk devletleri hakimiyetinde kalmış ve daha bağımsızlığını kazanıp, kendi devletlerini kuralı bir asrı geçmemiş “Ermenistan, Suudi Arabistan, Libya, Cezayir, Ürdün” gibi onlarca Türk yurdunda bu gün nasıl Türk nüfus bulunmuyorsa ve daha Türk hakimiyetine geçeli yarım asır olmamış Kıbrıs Adası güneyinde Türk nüfus, kuzeyinde Rum nüfus kalmamışsa, fethinden bin yıla yakın bin zaman geçmiş ve bu süre içerisinde pek çok defa tehcir uygulanıp, mübadele yaşanmış Anadolu Türk topraklarında Bizans ahalisini arayarak tarih ve sosyoloji biliminden yoksun Kürt adı almış saf Anadolu Türkmenlerinin kafasını bulundurmaya ve böylelikle bölücü emellerinde kullanmak istiyorlar.
Sonuç olarak:
Diaspora tarihçilerine; Türk Atası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarih yazmak, tarih yapmaktan daha mühimdir, Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” vecizesini;
Türk Milliyetçiliği kartviziti taşıyıp, Kürdler arısında Ermeni aşiretleri var, Kürtleşen Türkler, Kürt Alevileri kıripto gibi sözlerle diasporacılın tezlerini aktaran sığ tarihçilere, siyasetçilere Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in “Türkler ne kadar Türk’se Kürtler o kadar Türk’tür, diğer bir anlatımla Kürtler ne kadar Kürt’se, Türklerde o kadar Kürt’tür” tarihi ve sosyolojik gerçekleri hatırlatmak Türk-Kürt ayniliği ve kardeşliği konusunda yararlı olacaktır.

Araştırmacı Yazar
İsmail UÇAKCI
Türk Tarih Kurumu Arşiv Şef (Emekli)

Yararlanılan Kaynaklar:
İsmail Uçakcı, Oğuz Boyları, Aşiret, Oymak, Oymak, Cemaatler. Şecere Baskısı.
Yusuf Halaçoğlu, Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar. Cilt.4.
Aldulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası,s.131.
İsmail Uçakcı, Orta Anadolu Halk Kültüründe Deyimler ve Hikayeleri, 2021 baskısı.
Veli Saltık, Tunceli’de Aşiret, Oymak, Ocaklar.
www.dersimgazetesi.net.28 Temmuz, 2018.
İbrahim Çakmak, Doktora Tezi, https://www.urfanatik.com/haber/3595896/isim-îsim-urfa-yoresindeki-asiretler-ve-mezhepleri.
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-62/turkiyede-kalan-ermeni-nufus
M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kürdlerin Türklüğü.
M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi,
Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin Etnik Yapısı.,55. Baskı,s.154.
Milliyet Gazetesi, 2003 yılı, 25 Ocak sayısı, sayfa 4. Diyarbakırlı Tiyatrocu Batki Kürdçe Başladı, Türkçe Bitirdi.
Tuncer Gülensoy, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ağızları Üzerine Düşünceler,
İsmail Onarlı, Türkmen İnanç Önderi Şeyh Hasan (Sultan Onar, Ocakları Ve Aşiretleri),
Yaşar Kalafat, Şark Meselesi Işığında Şeyh Sait Olayı, Karakteri, Dönemindeki İç ve Dış Olaylar.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum