Tarihimize Neden Sahip Çıkmıyoruz? / Hüseyin Cemre BEYTEKİN

Tarihimize Neden Sahip Çıkmıyoruz? / Hüseyin Cemre BEYTEKİN
05 Mayıs 2020 - 17:25 - Güncelleme: 05 Mayıs 2020 - 17:45

Tarihimize Neden Sahip Çıkmıyoruz?

Her şehrin bir yaşanmışlığı bir geçmişi bulunur. Şehir dediğimiz metfun geçmişi ile günümüze ışık tutan geniş kitleleri içerisinde barındıran birer yaşam alanlarıdır. Şehri ihya etmek elbet zordur lakin geçmişi korumakta insanlarımız için birer borç görevidir. Hani hep deriz ya nesli ihya etmek geçmişi bilmekten geçer diye evet geçmişimizi bileceğiz,  bilmeliyiz de ama lafta kalmamalı bıraktıkları ulu mabetlere sahip çıkıp gelecek nesillere aktarmalıyız. Gel gör ki Şehzadeler şehri olmak ile övünen Manisa’mızın şehzade sarayına neden sahip çıkmadık ya da neden çıkamadık? Neden tarihi yapılarımızı aslına uygun restore edemedik? Yarınlarımıza bırakacağımız bu şehirde neleri anlatacağız çocuklarımıza geleceğimize neleri aktaracağız? Biz sahip çıkmadıkça geçmişimiz yıkılıp harap olmaya bitap düşmeye mahkûm ve mahzun olacaktır.

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, ağaç, bulut, bitki ve açık hava

Manisa’mızın bence de en havalı en temiz mekânlarından biri olması gereken yığınla insanımızın hınca hınç dolması gereken bir mekân var. Neresi mi? Tabii ki de Manisa Ulucami.

Bu ulu mabedin gölgesinde fetih rüyaları gören Saruhan Bey’in Ulucami’si sahip çıkamadığımız yıprattığımız ve unuttuğumuz Ulucami. Geçmişe meydan okuyan güzelim ulu mabet görünüşü ile kendisine hayran Manisa Ulucami yıllara meydan okuduğu kadar değer verilmeyişinden ötürü unutulmaya yüz tutar hale gelmiştir. Dualarla asra meydan okumak için yapılan Ulucami’miz hak ettiği değeri ne yazık ki görememektedir. Son 50-60 yıldır yapılan yanlış uygulamalar neticesinde aslını orijinalliğini kaybeden Manisa Ulucami ve külliyesi restore edilmeyi bekliyordu. Çok yorgun düşmüş olan ulu mabet rutubet görüyor sıvaları dökülüyordu.

Yapılan yanlışlıklar neticesinde aslını kaybeden Ulucami’nin mihrap kısmı kalın bir sıva tabakası ile örtülmüş. Geçmişi silmeye çalışırcasına yapılan bu yanlış geçmişe atılan tokadın ta kendisidir. Elbette bu durum Fatih sultan Mehmet Han’ın buradaki izlerini silmeye yetmemiş. Ulucami’nin iç dizaynında geçmişte yapılan yanlışlıklar camiyi yorgun düşürmüştür.

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

Bir diğer önemli durum ise içerisinde barındırdığı o müthiş minber. Kündekari (geçirme) yöntemi ile yapılan bu eser kaç asırdır görünümü korumaktadır ama gereken ilgi ve alakayı görememektedir. Bursa Ulucami minberini yaptıran kişi ile Manisa Ulucami minberini yapan usta aynı ustadır. Bunları tanıtmalıyız belirtmeliyiz insanımıza tarihi anlatmalı ve yaşatmalıyız.

 

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, ağaç ve açık hava

1974 yılında büyük bir fırtınada cami minaresinin külahının bir kısmı yıkılmıştı. Ancak aslına uygun bir biçimde restore edilmediğinden estetik güzelliğinden eser kalmamıştır. Cami minaresinin gövde kısmı ise sırlı renklerle kaplı olup geçmişte uzaklardan ışıldağını görebilmek mümkün idi ancak sahip çıkamadığımız ulu mabedimiz bize küsmeye devam ediyor.

İbni Batutuların, Evliya Çelebilerinde uğradığı bu ulu mabed eski haline orijinalliğine kavuşmayı çok istiyor. Son yıllarda yapılan birtakım uğraşılar neticesinde ulu mabedin restore edilmesine karar verildi. Tabi bu durum bizi sevindirmekten öte daha da heyecanlandırdı. Ulu mabedimiz tekrar eski ihtişamına zarafetine ululuğuna yakışır bir biçimde restore edilecek. Tarih sahnesinden silmeye çalışanlara tokat gibi bir cevap olan ‘’Manisa Ulucami Restore Ediliyor’’ sözü her birimizin dilinde artık açılacağı günü bekliyor.

Sonuç olarak tarihimize ve eserlerimize sahip çıkmanın yegâne temeli onu yaşatmak ve ayağa kaldırmaktır. Sahip çıkmaz isek birileri gelir o mabedleri talan edip yok eder. Tarihimize sahip çıkalım yaşatalım yaşatmaya devam edelim.

Hüseyin Cemre BEYTEKİN

05/05/2020

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum