TANZİMAT DÖNEMİNDE TÜRK EDEBİYATININ ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN NAMIK KEMAL'İN ROMANLARINDA YER ALAN HİKMETLİ SÖZLER

TANZİMAT DÖNEMİNDE TÜRK EDEBİYATININ ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN NAMIK KEMAL'İN ROMANLARINDA YER ALAN HİKMETLİ SÖZLER
26 Nisan 2025 - 12:35

Tanzimat döneminde Türk edebiyatının önemli isimlerinden Namık Kemal'in romanlarında yer alan hikmetli sözler


Açıklama bulunamadı.
Hayalale Valiyeva

Türk edebiyatının yenilenme döneminde "Vatan", "millet", "millet", "hak", "özgürlük", "bağımsızlık" ve "eşitlik" kavramlarını ilk kez şiire taşıyan, eserleri yalnızca Türk halkı tarafından değil, tüm Türk halkları tarafından büyük ilgiyle karşılanan ateşli bir vatansever olan Namık Kemal, Türk dilinin tarihinde de büyük rol oynamıştır. Namık Kemal'in edebi ve inkılap faaliyetlerine büyük değer verdiğini belirten Mustafa Kemal Atatürk, Namık Kemal'in bugünkü nesillere vatanın hürriyeti ve bağımsızlığı uğruna canını vermesini öğrettiğini söyledi.
Namık Kemal’in yaşadığı dönem (1840-1888) Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemine denk gelmiştir ve dolayısıyla bu dönemin dayanılmaz edebiyat ortamı, savaş meydanlarındaki feci ve ağır kayıplar, vatan aşkıyla yanıp tutuşan ve bütün bunlardan çıkış yolu arayan Namık Kemal gibi bir aydınının yaratıcılığını kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Bu nedenle onun edebi faaliyetleri her zaman ülkesindeki toplumsal sorunlarla uyum içinde olmuştur.
Açıklama bulunamadı.
Tanzimat edebiyatı 19. yüzyıl Osmanlı devletinin en zor dönemi olarak nitelendirilir. Rus, Fransız ve İngilizlerin Türklere karşı ittifakı, Osmanlı İmparatorluğu'nun tamamını yıkmayı planlıyordu. Bu birlik, Avrupa'da isyan fırsatı bekleyen milletleri desteklemiş ve isyanlar örgütleyerek etki alanlarını genişletmiştir. 1839'da Tanzimat Fermanı'nın ve 1856'da Islahat Fermanı'nın ilan edilmesiyle Türkiye'nin buhranlı günleri başladı. Osmanlı Devleti, iç ve dış güçlerin baskısı altında 19. yüzyılda gerilemeye başladı. Bu gerileme her alanda olduğu gibi Türk dili ve edebiyatı alanında da kendini hissettirmiştir. Eski Türk edebiyatı ile yeni Türk edebiyatı arasındaki mücadele Türk dilinde de kendini göstermiştir.
Diğer Tanzimatçılar gibi N. Kemal de mutlakıyetçi rejime karşı açıkça muhalefetini dile getirmiştir. Kendi neslinden ileri gelenlerin maruz kaldığı baskılar, N. Kemal'in de padişahın zulmüne karşı isyankar bir ruhla yetişmesine yol açmıştır. Bu gizli isyan daha sonra daha açık ve yaygın bir biçimde kendini gösterdi. "Yeni Osmanlılar Cemiyeti"nin aktif bir üyesi olan N. Kemal, hükümetin siyasi çizgisine uymayan gazete yazıları ve açıklamaları nedeniyle zulüm gördü ve memleketinden uzaklara sürgün edildi. Ancak 1876 yılında Sultan V. Murad tahta çıkınca kader N. Kemal'in yüzüne güldü. Genç Osmanlılara yakınlık duyan Sultan V. Murad'ın, N. Kemal'i şair olarak takdir etmesi üzerine, bir süre sonra Sultan V. Murad'ın emriyle bazı Türk adalarında vilayet beyliği görevine başladı. Resmi çevrelerde çalışmak onu yaratıcılığından ayıramıyordu. Dolayısıyla Namig Kamal'ın hem klasik hem de çağdaş üslupta yazdığı ve edebiyatın bütün türlerine hitap eden eserleri bakımından oldukça zengin bir yaratıcı üretim söz konusudur. Klasik üslupla kaleme aldığı eserlerinin, modern üslupla kaleme aldığı eserlerden hem nicelik hem de nitelik bakımından üstün olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Hem aruz hem hece ölçüsüyle şiirin güzel örneklerini veren, aynı zamanda çok sayıda güzel tiyatro oyunu ve romanın, eleştirel eserlerin, tarihî makalelerin ve çevirilerin de sahibi olan bir yazardır. Namiq Kamal'ın manzum şiirleri üç bölümde incelenebilir: Aşk, hikmet ve vatanseverlik temalarını işleyen eserler. Bunlar arasında Şinasi ile tanıştığı sırada yazdığı şiirler, divan gazelleri, bir dizi kaside, ayrıca gençliğinde Fuzuli, Naili ve L. Galib'e yazdığı yeminler yer almaktadır. Eski edebiyata karşı amansız ve uzlaşmaz bir düşman olarak karşı çıkan N. Kamal, "Divan"daki şiirlerinde Türk dilinin özünde bulunan nitelikleri korumaya çalışmış ve eski unsurlardan (-imale, -zihaf gibi) uzak durmaya çalışmıştır. N. Kamal, yazılı edebiyatın her zaman temeli ve ana kaynağı olan folkloru ustalıkla kullanmıştır. Tanzimat edebiyatında, Şinasi'yle başlayarak "dilde sadelik ilkesi"ni benimsemiş, Divan edebiyatının karmaşık mecaz sisteminden, Arap-Fars zarflarından, anlaşılmaz ifadelerden mümkün olduğunca, klasik şiir estetiğinin etkisinden de tam olarak uzaklaşamasa da, halkın konuşma dilini yazılı edebî dile aktarmaya çalışarak, sözlü dille yazı dili arasındaki keskin ayrımı ortadan kaldırmaya çalışarak Türk şiirine bir halkçılık kazandırmıştır. Eserlerinde halk ve millet adına konuşarak "Vatan" kavramı etrafında ülke çapında bir coşku yaratmayı başardı.
Açıklama bulunamadı.
N. Kamal'ın şiirlerinin henüz bir mecmua halinde toplanamamış olması büyük bir üzüntü vericidir. Divanı da uzun süre yazma olarak kalmış, ancak bir süre sonra kitap olarak yayımlanmıştır. Şairin şiirleri ilk kez R. Nur ve iki kez S.N. Ergün. Yüzyılımızın başlarında N. Kamal'ın eserleri sadece kendi anavatanında değil, Yakın ve Orta Doğu'nun birçok ülkesinde de yaygın olarak dağıtılıyordu. Sultanın zulmüne ve haksızlığına karşı yazdığı şiirler ve tiyatro eserleri, esaret altında inleyen Azerbaycan halkının yüreğine yerleşmiş, onları özgürlük mücadelesine teşvik etmiştir. Namık Kemal'in "Vatan veya Silistre", "Akif Bey", "Zavallı Çocuk" vb. oyunları o dönemde Azerbaycan tiyatro sahnesinde çok kez sahnelenmiş, hatta Güney Azerbaycan'da bile ilgiyle karşılanmıştır.
H. Cavid, O.F. Nemanzade, M. Hadi, A. Hüseynzade ve diğer Azerbaycan aydınları da N. Kemal'in edebi faaliyetlerinden etkilenmişler, yeri geldikçe onun eserlerine başvurmuşlar ve onlardan istifade etmişlerdir. 1905 yılında Azerbaycan'da "İrshad", "İkbal", "Füyuzat", "Hayat" vb. yayınlanmıştır. N. Kemal'in eserleri ve onunla ilgili yazılar basın kuruluşlarının sayfalarında sık sık yayınlanmıştır.
N. Kamal'ın eserlerine hayranlık duyan şairlerimizden biri de M.A. Sabir'di. Sabir'in, "Eylemlerimiz, düşüncelerimiz vatandır" dizeleriyle başlayan şiirini ithaf etmesi bu hayranlığın bir ifadesidir.
N. Kamal'ın eserlerine büyük ilgi duyan H. Zerdabi, "Hayat" gazetesinin sayfalarında onun eserleri hakkında bir dizi makale yayımladı. "Molla Nasreddin" bir hiciv dergisi olmasına rağmen N. Kemal'in devrim, hürriyet ve mücadele çağrısı yapan şiirlerini defalarca yayınlamıştır.
Namiq Kamal'ın şiir dili, kapsamlı araştırmalar için tükenmez bir hazinedir. İşte bu nedenle onun kapsamlı faaliyetleri, felsefi ve siyasal-toplumsal mücadelesi, estetik görüşleri, sanat eserleri fikir ve imge açısından geniş bir biçimde incelenmeye başlanmış ve büyük sanatçının yaratıcı özelliklerini inceleyen önemli eserler ortaya konmuştur.
N. Kemal'den sonra Türk edebiyatının gelişmesi yönünde pek çok çalışma yapılmışsa da onun halka, millete ve dile yaptığı hizmetler eşsizdir. N. Kamal, Türk dilinin bütün inceliklerini, zengin ve renkli anlatım biçimlerini çok iyi bilen bir sanatçıydı. Klasik anlatım araçlarını ustalıkla kullanmasının yanı sıra, günlük konuşma dilindeki kelime ve ifadeleri, ayrıca çeşitli kelime bileşimlerini yazılı edebi dile taşımış ve bunların dilde güçlenmesi ve yerleşmesi için elinden geleni yapmıştır. Namık Kemal'in şiirleri, Türk dillerinin eski dönemlerine ait leksik kategorinin özelliklerinin yanı sıra, Türk milli konuşma diline özgü özellikler de barındırmaktadır ki, bunların incelenmesi yalnızca Türk dilinin tarihi açısından değil, aynı zamanda genel olarak Türk dillerinin karşılaştırmalı-tarihsel sözlüğünün yazımı açısından da önem taşımakta ve bu konuda geniş malzeme sağlamaktadır. N. Kamal'ın şiir ve düzyazılarında, eski Türk anıtlarındaki ("Orhun-Yenisey" yazıtları, "Divanü-lüğat-it-türk" vb.) sözcüklerin anlamlarını yansıtan sözcüklere rastlamak yaygındır.
N. Kamal şiir dili üzerinde büyük bir duyarlılıkla çalışan sanatçılardan biridir. O, edebi eserlerinde olayların mahiyetine uygun ve onları tamamlayan kelime ve ifadeleri doğru bir şekilde kullanarak Türk edebi dilinin gelişmesinde de büyük çalışmalar yapmıştır.
N. Kamal'ın eserleri, kendine özgü anlatım tarzı ve sanatsal anlatım biçimlerinin özgünlüğüyle de dikkat çekiyor. Genel yaratıcılığında var olan sanatsal beceri, şiirlerinde yeni niteliklerle zenginleştirilerek yüksek bir düzeye taşınmıştır; bu da bize şairin şiirlerinin yazım üslubunun en önemli yönlerini saptama olanağı vermektedir.
Açıklama bulunamadı.
Deyimsel anlatım biçimlerine atasözleri, bilmeceler, yazarının bizzat kendisi tarafından oluşturulan atasözü kalıpları, vecizeler, ayrıca bazı anlatılar, edebi alıntılar vb. de dâhildir.
Halk bilgeliğinin taşıyıcısı olan atasözleri ve deyişler, özlü, mecazlı, derin anlamlı ve tutarlı bir konuşmanın örnekleridir. Bireysel kişiliklerin yarattığı anlatım araçları halk tarafından beğenilmezse halk dilinde yer bulamaz. Bir sanatçının büyüklüğü, onun dile hâkimiyetiyle ve yerel dilin sanatsal olanaklarını ustalıkla kullanma yeteneğiyle ölçülür. Zira hakiki sanat örnekleri ancak halk ortamında yaratılabildiğinden, dilsel araştırmaların konusu olmasalar bile sevilirler:
Zen yakan kalbimi tutuştur,
"Kendini yorgun hisseden kalbimi heyecanlandırdın"
"Ey sabırlı ve kararlı sevgili, zaten yanan yüreğimi bir kez daha ateşe verdin. Kendi hayatından yorulmuş yüreğimi yeni hayallerle doldurdun..." (İntibah, 11).
Örneklerden anlaşıldığı üzere N. Kamal'ın şiirlerinde olduğu gibi romanlarında da hikmetli sözlere sıkça yer verilmiştir. Eserlerinin başlıca temalarını millet, hürriyet, vatan ve hürriyet motifleri oluşturur; Halkına aşıladığı düşünceleri şu hikmetli sözlerle dile getirmiştir:
Hainin sözüne inanma, yüz verse bile aldanma (N. Kemal. "Gezmi") ;
Sanma ki gönül sendedir, Yare güvenilmez (N. Kemal. "Gülnihal");
Gayret bize, rahmet Allah'a mahsustur (N. Kemal. "Gülnihal") vb.
Bu ayetlerde verilen hikmetli öğütlere kayıtsız kalmak mümkün değildir. Şair, bu hikmetli sözlerle halkı hakikati görmeye çağırmış ve değerli öğütleriyle halkına fayda sağlamayı amaçlamıştır.
N. Kamal, arzu ve isteklerini benzetmelerle şu şekilde yansıtmaya çalışmıştır:
Ayağa kalk, çünkü burası senin yerin değil; Dünyaya gelmek bir beceri değildir.
Yukarıdaki örnek N. Kamal'ın "Gezmi" adlı romanının kahramanı Adil Giray Bey'in sözlerinden alınmıştır. Bu şiirin her nakaratında bir bilgelik ve yankı vardır: İlk nakaratında şair, dünyaya gelmenin bir beceri olmadığını, insanın bu dünyada yararlı işler yaparak kendini kanıtlaması gerektiğini söyler: Yüksel ki, olduğun kadar uzun olasın, Say ki, cahil olasın! (57).
Şair, ikinci mısrada insanlara gayret etmelerini, çalışmalarını, aksi takdirde boylarının uzamayacağını, yeteneksiz ve cesur olmayacaklarını öğütleyerek şu öğüdü veriyordu: Ayağa kalkın, çünkü dünya sefil ve sıkıcıdır, Aşk ona neredeyse bir deliliktir! (57).
Üçüncü nakaratında onlara ayağa kalkmalarını ve gelişmelerini söyler, çünkü dünyanın sefil olduğunu ve sempatinin dünyaya karşı olduğunu çok iyi anlamıştır:
Yüksel, bunun da bir anlamı olduğunu, İnsanlığın farklı bir zevki olduğunu söyledi (57).
Dördüncü nakaratında şair, insanlardan üstün olmanın bir üstünlük olduğunu, insanlığın ise ayrı bir haz olduğunu dile getirir. Şairin hitabının sadece üçüncü tekil şahısta olduğunu da belirtmek gerekir.
N. Kamal'ın romanlarındaki hikmetli sözlerin ve değerli deyişlerin çeşitliliği, onun karşılaştığı ve tanık olduğu olayların ve hikâyelerin çokluğuyla açıklanabilir:
Çalışkanlık kalpteki elmas gibidir,
Baskıdan, ağırlığın kuvvetinden ezilmiyor (N. Kemal)
Bu beyitte çalışkan ve gayretli insanlara ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, ne kadar saldırıya uğrarlarsa uğrasınlar, onların çalışma azminin asla azalmayacağını göstermektedir:
Zulüm ve haksızlıkla özgürlüğü yok etmek ne mümkün?
Gücünüz yetiyorsa insanlıktan çalışma kavramını çıkarın (N. Kemal. "Vatan, Silistre");
Şair, aşağıdaki örnekle, hiç kimsenin baskı ve haksızlıkla özgürlüğü yok edemeyeceğini, çalışkan olmayı ve insanca davranmayı öğütlemektedir:
Eğer kafesteki muhafız ejderhaya öfkelenirse sen cellatsın.
Mürejajahtır yine bin kerre zencir-i esaretten (N. Kemal. "Vatan, yuhut Silistre");
Eder tedvir-i alem bir mekanın gücüdür,
Cihan titer sebat-i pay-i erbab-i metanet (N. Kemal. "Vatan veya Silistre")
Anlamı şudur: / Canını alacak olan cellat bir ejderha bile olsa, bu, esirlik zincirlerinden bin kat daha iyidir / . Şair bu tür benzetmelerle kendi istek ve arzularını yansıtmaya çalışmaktadır. Bu tür ifadeler, her zaman düşüncelerin temeline bir mihenk taşı gibi oturur, hem aydını hem de cahili hayranlık duygusuna sürükler:
Felaketin intikamı anlayışlı insanlar demektir,
Çalışkan ve gayretli olmak önemlidir.
Kaza her türlü lütuf ve lütfu bir süreliğine saklar,
Hükümetin zaafından dolayı yaygara koparmayın ( N. Kemal. "Vatan veya Silistre")
/ Anlamı: Başına gelen musibetlerden intikam almak, anlayanlar için, daha çok çalışmak ve pişmanlıktan yararlanmak demektir. Kader her armağanı, her iyiliği zamanında saklar, Devletin zayıflığından ve yavaşlığından usanma .
N. Kamal'ın bu hikmetli sözlerini okuyan okuyucu, onun yaşadığı dönemin tarihi ve siyasi iklimi hakkında net bir fikir edinir. Dolayısıyla bu tür ifadeler o dönemdeki siyasal durumun ve kamuoyunun ruh halinin göstergesi niteliğindedir:
Kendini insan olarak bilenler halka hizmet etmekten asla yorulmazlar.
İyi bir adam olan Ianeten, ezilenleri geri tutmaz (N. Kemal. "Vatan veya Silistre")
Bu küçük beyitte ne kadar çok ahenk ve hikmet var.
N. Kamal bu sözleriyle, insan olan her güzel yürekli insanın, insanlara hizmet etmekten ve insanlara yardım etmekten yorulmadığını ifade etmeye çalışmaktadır.
Özlü sözler, hem anlam hem de yapı bakımından diğer kalıplaşmış söz birleşimlerinden, özellikle deyim veya kalıplardan ayrılır. Bilge sözler, derin ve tam bir öğretici anlam ifade eden cümleler halinde oluşturulmuş kararlı kelime bileşimleridir. Hikmetli sözler, şekil ve mahiyet itibariyle atasözlerine benzerler. Ancak atasözleri özel olarak bilinmez, halk hikayelerinde yer alır ve halk tarafından yaratılır. Oysa hikmetli sözler, onların daha anlamlı, daha güçlü bir biçimi olarak kabul edilebilir. Bilgelik dolu sözler, özellikle ünlü kişiler tarafından, belirli toplumsal olaylarla ilgili olarak yaratılıp eserlerinde kullanılır ve daha sonra hızla yayılıp popüler hale gelir:
Bedenin hamuru memlekete aittir.
Ne gam rah-i vatandan, eğer doğru ise dünyadan;
Derhal bir feyz-i baki, bir lezzet-i faniyi terk eder,
Yaşam kalitesini bilenler, başkalarından daha iyidirler. (N. Kemal. "Cezmi", s. 229)
Anlamı: / Beden hamurunun mayalanması vatan toprağıdır . Geçici bir haz uğruna kalıcı bir mutluluğu hemen terk edenler, Hayatın kıymetini güzellikten daha çok bilenler.
Şairin yukarıdaki beyitlerdeki hikmetli sözlerinin tercümesi şöyledir: /Hamuru vatan toprağı olan bir beden, sonra yolunda toz olup ölürse, üzülmeye değmez. // Hayatı, güzel ve şerefli bir isimden üstün tutanlar, o anda kalıcı mutluluktan bile vazgeçmiş olurlar./
N. Kamal'ın romanlarında çeşitli türde cümlelerle dile getirilen hikmetli sözlerin her biri, bir bütün olarak birleşmiş ve üyelerinden ayrılamayan belli düşünceleri yansıtır:
Sidk u sebat bizim mesleğimizdir, bunu yapamayız,
Bin tig'e karşı gelse zahabımız,
Bizden karanlık konuşanın karanlık eseridir (N. Kemal. "İntibah")
Anlamı: / Hakikat ve iman , bin kılıçla karşılaşsa bile sarsılmayacak, düşüncelerimiz sarsılmayacak ilkelerimizdir . Kötü söz söyleyen bizden kötü söz duyar .
N. Kamal'ın romanlarında kullanılan hikmetli sözlerin iyilik, ikiyüzlülük, zengin-fakir ilişkileri, mutluluk, vatan sevgisi, sömürü ve iktidar çevrelerine adanmış olduğunu da belirtmek gerekir:
Revnak dih-i feragat, baht-i daş ruz olur ( N. Kemal)
Anlamı: Karanlıktan vazgeçilerek aydınlık gündüz olur.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere N. Kamal'ın ortaya koyduğu her vecize, açıklanması istenen, bilinen bir kavram veya hükmü içermektedir. Onun güzel sözlerinden biri bugün bile Türkiye'de çok popülerdir: Medeniyetsiz yaşamak, vaktinden önce ölmek gibidir. (N. Kemal. "Vatan, Silistre").
Ayrıca 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan'da yayımlanan bazı gazetelerde N. Kamal'ın şiirlerinden seçilmiş hikmetli sözlere yer verildiğini de belirtmek gerekir. Örneğin "Füyüzat"ta yayımlanan şu hikmetli sözlere bakalım:
Şirkarların beşiği, çocukların eğlendiği yer, gençlerin yurdu, yaşlıların köşesi,
Nasıl ki bir çocuk anne-babasını, ailesini farklı duygularla seviyorsa, insan da vatanını aynı farklı duygularla sever ;
Her dinde, her millette, her terbiyede, her kültürde vatan sevgisi en büyük faziletlerden, en kutsal görevlerdendir;
Edebiyat bir milletin gücü ve ifadesidir; tiyatro ise edebiyatın tecessümü ve ifadesidir;
Tiyatro aşk gibidir, insanı hüzünle ağlatır ama yarattığı şiddet etkilerinde de bir haz vardır;
Tiyatro eğlencedir. Fakat eğlencelerin en hayırlısı vb.'dir. ("Füyuzat" dergisi, sayı 3).
Namık Kemal'in kullandığı ( ya da daha doğrusu kendisinin yarattığı) hikmetli sözler ve atasözleri, orada cereyan eden olaylarla ustaca ilişkilendirilmiş ve halk düşüncesinin ürünü olan bu ifadelerin derin estetik özü, N. Kemal'in kaleminde parlak bir şekilde tezahür etmiştir. Toplumun farklı sınıf ve katmanlarının temsilcilerinin bunları nasıl algıladıkları ve kendi çıkarları doğrultusunda nasıl yorumladıkları sanatsal genellemeler yoluyla sunulur. Bunlardan bir kısmı artık geçerliliğini yitirmiş olsa da , halk dilinde ifadenin vazgeçilmez araçları olarak varlığını sürdürmektedir .
KAYNAKLAR
Hacıyev T.İ. Azerbaycan edebi dilinin tarihi. Bakü, AUL Yayınevi, 1976, 152 s. Hacıyev T.İ. Yazarın dili ve ideolojik-sanatsal çözümlemenin dili. Bakü, Maarif, 1979, 130 s. Hacıyev T.İ. Türklerin ortak iletişim dili. Bakü, “Eğitim” 2013, s.76. Hüseynov R. Namık Kamal. Bakü, Yazıcı, 1990, 182 s. Aksoy O.A. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. 1,2.c., TDK Yayınları, Ankara, 1984, 486 s. O.F.'nin akını Namık Kemal, İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1988, 168 s. Akyüz K. Batı Etkili Türk Şiiri Antolojisi, Ankara, 3. basım, 1970, 1032 s. Dizdaroğlu H. Namık Kemal: Hayatı, Sanatı, Eserleri, İstanbul, Varlık Yayınevi, 1952, 101 s. Dogan A. Türkçenin Söz Varlığı, Ankara, Engin Yayınevi, 2002, 249 s. Ebuzziya T. Namık Kemal, İstanbul, 1888, 23 s. Eflatun CG Halk Şiiri Antolojisi, İstanbul, Varlık. 1959, 159 s. Yetişkin. M. Türk Dilbilimi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 5 Baskı, XXVIII, 407 s. Eyüboğlu K. On Üçüncü Yüzyıldan Günümüze Şiir ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler, İstanbul, 1975, 329 s. Fuat M. Namık Kemal, İstanbul. İnkılap, 1990, 276 s.


Not: Makale ilk olarak 22 Nisan 2025 tarihinde Turkustan.az portalında yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum